Cihat Yaycı: Türkiye’ye karşı bir kumpas girişimi
Emekli Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Libya’ya giden Türk yük gemisi Rosaline-A'nın yasa dışı silah taşımak şüphesiyle kontrol edilmesiyle başlayan krize ilişkin açıklamalarda bulundu.
Libya’ya giden Türk kargo gemisi Rosaline-A’nın Libya açıklarında Avrupa Birliği’nin (AB) Libya’ya silah ambargosunu denetleyen Irini operasyonu kapsamında durdurulması nedeniyle patlak veren krizde Türkiye, olayın uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtti.
AB tarafından gelen açıklamalarda Ankara’nın gemiye yönelik arama talebine yanıt vermediği iddiası dillendirildi.
1988 tarihli Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşme (SUA) belli şartlarda bir ülkenin gemisine suç işlendiği şüphesiyle çıkılabileceğini, bunun için bayrak devletinden izin alınmasını, bu izin talebine 4 saat içinde yanıt verilmesini öngörüyor.
‘BELİRLİ DURUMLAR’
Cumhuriyet'ten Hüseyin Hayatsever'in haberine göre, Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, şöyle konuştu:
“SUA sözleşmesine göre 4 saat meselesi ancak şu durumlarda geçerli olur: Geminin deniz haydutluğu ya da köle ticareti yaptığı, kitle imha silahı taşıdığı ya da uyuşturucu madde taşıdığı şüphesine dair somut delillerle bayrak devletinden izin istenir ve 4 saat beklenir.
Burada acil bir durum yok, delil de yok. Türkiye’ye karşı bir kumpas girişiminde bulunulmuştur.
Bu olayın BM’ye şikâyet edilmesi, uluslararası ceza mahkemelerine başvurulması, tazminat davası açılması lazım. Türk gemisine yönelik bu ihbar kim tarafından yapılmıştır? Bu kumpasın arkasında FETÖ olduğu muhtemeldir. Bu kumpasın amacı Türkiye’yi ağır yaptırımlara maruz bırakmaktı.”
Olayın baş sorumlusunun Yunanistan olduğunu belirten Yaycı, “Gemi Alman gemisi, çıkan personel İtalyan, emri veren Yunan komutan. İlk muhatap Yunanistan. Nota verilen ülkelere Yunanistan’ın neden ve hangi sebeplerle dahil edilmediğini anlayamadım” dedi.