İnsanlar COVİD-19 olduklarını neden gizliyorlar?
Koronavirüs olduğunu gizlemek damgalanma korkusu ve dezenformasyon gibi nedenlerle ilgiliyken psikolojik destek ve psikolojik danışmanlık önemli hale geliyor.
Bir asır öncesinde kalan ve yaşayan kimsenin hatırlamadığı pandemi gerçeği insanlığın karşısına COVİD-19 ile yeniden çıktı... Yapılan testlerle her gün çok sayıda insan bu virüsü taşıdığını öğreniyor. Sonucu pozitif olan kimi bireyler ateş, öksürük ve halsizlik gibi belirtiler gösterirken kimilerinde herhangi bir hastalık semptomu gözlenmiyor. Bu yüzden insanların hastalığı diğerlerine taşımaması için hijyene özen göstermesi, maske takması, temastan kaçınması ve kalabalık ortamlarda bulunmaması önem kazanıyor.
Bu olağanüstü dönemde, test sonucu pozitif çıkan kişilerin bazen çevresinden bunu gizlediği ve diğer insanlarla sosyal etkileşimlerine devam ettikleri görülebiliyor. Bu bireylerin, bilinçsizlik faktörü dışında diğer bireyleri de hastalık tehlikesiyle karşı karşıya bırakmasının nedenleri neler? Medyada sıklıkla karşımıza çıkan bu durumun arkasında birkaç psikolojik etken rol oynuyor.
Damgalanma Korkusu
Koronavirüs taşıyan ve bu süreci hastane dışında atlatan bireylerin, çevresindekilerle sonuçlarını paylaşmasının sebeplerinden ilki, damgalanma korkusu ya da yargılanma endişesi. Koronavirüsün yüksek bulaşma riskinden dolayı dışlanmaktan endişe duyan bireyler, aile ve arkadaşlarına sonucu söylemek istemiyor. Koronavirüs testi pozitif çıkan kimi bireyler, insanların kendilerinden korktuğunu belirtiyor. Aynı şekilde, hastalığı atlatanlar tamamen tedavi olduktan sonra bile koronavirüs taşıyıcısı olarak etiketlenmekten ve uzun vadede damgalanmış olmaktan korkabiliyor. Artık taşımadıkları virüsü başkalarına bulaştırmaya devam edecekleri ima edildiği için de kendilerini sürekli stres altında hissediyor.
Yanlış Bilgiler
Koronavirüsle oluşan belirsizlik ortamı, insanların konu hakkında pek çok farklı teori ortaya atmasına sebep oldu. Bunlardan bazıları, hiçbir bilimsel temele dayanmayan komplo teorileri. Koronavirüsün aslında gripten farksız olduğu ve büyük bir ölüm riski yaratmadığı teorileri de bunların arasında yer alıyor. Bu komplo teorilerine inanan bireylerse yanlış bilgiler yüzünden verileri önemsemiyor ve virüs tehlikesini hafife alıyor. Maske, sosyal mesafe ve hijyen gibi temel tedbirleri uygulamayan bu bireyler, koronavirüsün yayılmasını hızlandırıyor. Kendileri pozitif çıktığındaysa test sonuçlarını umursamayarak bunu çevresinden gizleyebiliyor. Ayrıca test sonuçları, bizi diğer bir soruna yönlendiriyor: koronavirüs testlerinin güvenilirliği. Sosyal medyada geçtiğimiz günlerde sıklıkla tartışıldığı gibi, koronavirüs testleri her zaman ilk seferde doğru teşhis koyamayabiliyor. Testin tekrarlanması, daha güvenilir sonuçlar veriyor. Bu yüzden özellikle herhangi bir semptom göstermediği halde test sonucu pozitif çıkan bireyler, testin güvenirliğini sorguluyor. Doğru teşhis endişesi yaşayan bu kişiler, koronavirüs taşıyıcısı olduklarına kendileri de inanmadığından sonucu çevreleriyle paylaşmaktan kaçınıyor. Bu dikkatsizlik ise virüsün daha hızlı yayılmasına sebep oluyor.
Gelir Endişesi
Vatandaşların büyük bir kısmı, koronavirüs sürecinde işlerinin sıkıntıya girdiğini belirtiyor. Hastalıkla beraber istirahat iznine ayrılma ve sosyal izolasyon zorunluluğu, hayatlarını fiziksel emekle kazanan kişilerin istihdamını kesintiye uğratabiliyor, bu da hem işverenleri, hem de çalışanları zor durumda bırakıyor. Geçim sorunları yaşayan bireyler, koronavirüs belirtileri gösterdiğinde bu sonuçları işini kaybetme kaygısı nedeniyle gizleyebiliyorlar. Aynı zamanda ilaçların yan etkisi ve hastalık semptomlarını yaşayan bu kişiler, bilişsel yeteneklerinin kısıtlandığını ve bunun sonucunda evden çalışma imkanı bulunsa bile çalışmalarını sürdürmekte zorlandıklarını belirtiyor.
Psikolojik Desteğin Önemi
Psikolojik sağlamlığın öneminin bir kere daha anlaşıldığı pandemi döneminde, pek çok birey psikolojik destek almaya yöneldi. Sosyal hayatlarında ve duygu durumlarında zorlanmalar yaşayan pozitif vakalar ise terapi desteğine daha çok ihtiyaç duyuyor. Kadıköy ve Pendik’teki şubeleriyle hizmet sunan Dünya Danışmanlık ve Psikoloji Merkezi’nin kurucusu Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Erdem, konuya ilişkin şunları paylaştı: “Toplumca birbirimize desteğin önemini çok net bir şekilde gördüğümüz bir sürecin içinden geçiyoruz. Bu süreçte Covid pozitif olan bireylerin karantina sürecindeyken komşularının kapılarına pişirdikleri yemeği koyduklarını görüyoruz. Diğer taraftan, bazı kişilerin de virüse yakalananların apartmanlarında dahi yaşamalarına tepki gösterdiği gibi duyumlar da alıyoruz. Koronavirüs bağlamında damgalama veya ayrımcılığın sistemli bir problem olduğu kanısında değiliz; ancak böyle zorluklar yaşayan, hastalığa yakalanıp psikolojik sorunlardan mustarip hale gelen veya bu süreçle ilgili kaygılarını yönetmekte zorlanan bireylerin mutlaka psikolojik danışmanlık almasını tavsiye ediyoruz. Biz de bu süreçte, psikolog randevu talebinde bulunan bireylerin sayısında belirgin bir artış gözlemlerken tedbirler kapsamında yüz yüze ve online olarak psikolog desteği sunuyoruz.”