Muharrem Sarıkaya aşı karşıtlığının nedenlerini yazdı: Aklımın ucundan geçmezdi ama...
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, koronavirüs aşısıyla birlikte başlayan "aşı karşıtlığı" tartışmalarını köşesine taşıdı.
Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, koronavirüs aşısıyla birlikte başlayan "aşı karşıtlığı" tartışmalarını köşesine taşıdı.
Aşı araştırmasının sonuçlarını yorumlayan Sarıkaya, "Öğrenim düzeyi ve gelir seviyesi yüksek kesimde bu denli aşı retçi bir tutumun gelişmiş olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Ama oluyormuş." değerlendirmesinde bulundu.
Sarıkaya'nın bugün "Aşıya en çok karşı çıkanlar: Çok okumuş ve çokbilmişler" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
"COVİD-19’e karşı üretilen aşılar yeni bir tartışmanın daha kapısını araladı.
Buna ister infademi, yani yanlış bilgi salgınının neden olduğunu varsayın, isterseniz kulaktan dolma bilgilerin ve dini inançların etkinliğinden söz edin.
Ben de akademik çalışma ve verilerine güvenilir bilim insanlarının yaptığı 181 sayfa tutan aşı araştırmasını okuyana kadar öyle sanırdım.
Araştırma, aşı karşıtlığı konusundaki ezberlerimizi bozuyor…
Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı Başkanı Prof. Dr. Zafer Öztek’in yönetiminde Prof. Dr. Kezban Özçelik, Prof. Dr. Sarp Üner ve Prof. Dr. Sevgi Turan ve arkadaşlarının araştırması, saha çalışmalarının yanında, medya içerik taramalarını da kapsıyor.
Dikkat çeken ise Türkiye ile birlikte dünyada da aşı karşıtlığının milenyum ile yükselişe geçmiş olması. Hatta Türkiye’deki aşı karşıtlığının yükselişi, dünyaya göre 10 yıl da gecikme ile başlamış.
GEOMETRİK ARTIŞ
İlk vakaları da 2015’te Ordu’da bir savcının, diğeri de Hatay’da bir vatandaşın açtığı dava… Buna göre 2011’de aşıyı reddeden kişi sayısı 183 iken, 2013’te 913’e yükselmiş.
Ordu’daki dava sonrası ise neredeyse geometrik artmış; 2015’te bir anda 5 bin 91 kişiye çıkarken, 2016’da 10 bin üzerine ulaşmış. Şimdi dikkat edin, bir yıl sonra 2017’de retçilerin sayısı 23 bini geçmiş. En yaygın olduğu bölge ise Doğu ve Güneydoğu iken, araştırmada yer alan en etkili cümle şöyle:
“Ülkemizde bu ivme ile aşı retleri devam ederse yaklaşık 5 yıl sonra bağışıklanma oranı %80’lere iner…”
Bu aşamada aşı karşıtlığına nelerin bu denli etki yaptığına da bakılmış.
KARŞITLIĞA YARGI DA KATKISI
Anayasa Mahkemesi dahil, yargının o dönem aldığı kararın etkisiyle birlikte medyada aşı ile ilgili haberlerin sunum tarzı ve televizyonların kadın programlarında yanlış bilinç aşılamasının, olunması gereken gerçek aşıya karşı tereddüdü yarattığı sonucuna varılmış.
Araştırmaya katılan aileler ile yapılan görüşme sonucu tereddüt edenlerin nedenlerine bakıldığında varılan sonuç da bir o denli dikkat çekici.
Öncelikle güvenliğinden endişe duyuyorlar, ikinci olarak çocuğunun risk altında olmadığını varsayıyor, dini ve felsefi nedenlerle aşıyı ret ise en sonda yer alıyor.
Aşı retçilerinin ağırlıklı bölümü de aşıyı hiç yaptırmayanlardan daha çok eksik aşı yaptıranlardan oluşuyor.
Yani birini yaptırmış, bazıları içindeki prospektüsünü okuduktan sonra diğerlerini yaptırmaktan vazgeçmiş…
Aşı karşıtlığının en çok beslendiği yer olarak da internet karşılarına çıkmış.
Bir balığın içindekinden daha az civa veya halıların altındaki yapıştırıcı madde benzeri içerikten neredeyse yok denecek kadar barındırıyor olmasına karşın, “vücudumuza civa giriyor; beni kanser yapacak” endişesi karşıtlığa yol açan tereddüdün en önemli zemini olmuş.
EN BÜYÜK NEDEN GÜVEN
Buna bir de ekrandaki kadın programlarında sürekli boy gösteren ticari doktorlar eklenince iş çığırından çıkmış. Prof. Dr. Kezban Çelik ile yaptıkları araştırma üzerine konuşurken aşı karşıtlığının sosyolojik olarak en önemli nedeninin “hiçbir şeye güvenmemek” olduğunu belirtti. Buna da topluma verilen siyasi mesajların yol açtığını vurguladı. Aşı karşıtlığının hangi gelir düzeyinde daha yüksek olduğunu sorduğumda ise verdiği yanıt şöyle oldu: “Orta sınıf okumuş, gelişmelerden bilgi sahibi, mimar, mühendis, mavi yakalı olanlar ile elit diye tanımladığımız kesimde daha yüksek.”
DİNİ VE FELSEFİ ETKİ
Din etkisi altındaki sosyolojik kesimdeki karşıtlığın daha düşük kaldığını, hatta “hastalıktan korunmak için gerekirse yapılmalıyız” Hadisinden etkilenen çok kişinin aşı karşıtlığına sanıldığı gibi direnç göstermediğini de belirtti.
Bir grubun aşının domuzdan üretildiğine ilişkin yanlış bilgi nedeniyle aşı tepkisi veya reddine yöneldiğini söyledi.
Sağlık çalışanlarının tutumu, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere yapılan çelişkili açıklamalar, internette dolaşan yanlış bilgilerin de buna etki yaptığını belirtti.
NİYE BEDAVA VERİYOR?
“Doğalcılar” olarak bilinen bazı kesimlerin de aşı karşıtlığını tetiklediğini belirtti.
“Her şeyden para alan devlet, Bakanlık niye aşıyı bedava veriyor? Onlar da kapitalizmin oyununa gelenler, bize zarar vermek istiyorlar” düşüncesini yansıttıklarını da vurguladı.
Aşı karşıtlığının en yaygın kesimlerini sıralamasını istediğimde, “Yanlış bilgi kirliliği, eksik bilgi ile prospektüs okuma, batılı karşıtlığı ve dini felsefi etki” dedi.
Öğrenim düzeyi ve gelir seviyesi yüksek kesimde bu denli aşı retçi bir tutumun gelişmiş olacağı aklımın ucundan geçmezdi.
Ama oluyormuş…"