Emin Çölaşan'dan Adalet Bakanlığı'na anlamlı çağrı
Emin Çölaşan, Adalet Bakanlığı'na çağrıda bulunarak tutuklu ve hükümlüler için kitap kampanyası yapılması gerektiğini ifade etti.
Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugünkü yazısında Adalet Bakanluğı'na çağrıda bulundu.
Çölaşan, "Şimdi Adalet Bakanlığı'na bir önerim var: Türkiye çapında bir kitap bağış kampanyası düzenlesinler… Çok sayıda yayınevi ve yazar böyle bir kampanyaya katılır. Ellerinde birikmiş veya satılmamış olan binlerce, belki on binlerce kitabı Bakanlığa armağan ederler." ifadelerini kullandı.
Emin Çölaşan, "Böyle bir kitap bağış kampanyası hiç kuşkunuz olmasın, sayıları 300 bin'e yaklaşan tutuklu ve hükümlüyü de mutlu edecek, önlerine yeni dünyalar açacaktır." ifadeleriyle böyle bir girişimin önemini vurguladı.
Emin Çölaşan'ın yazısı şöyle oldu:
Sevgili okurlarım, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül çeşitli zamanlarda ve kısa aralıklarla yargıda reform paketlerinden söz ediyor.
Bu konuda çalışmalar yapılıyormuş…
Bu sözleri hep duyuyoruz ama karşımıza herhangi bir somut gelişme çıkmıyor, öneriler gelmiyor.
Türkiye'de insanlar ne yazık ki yargıya güven kavramını kafalarında çoğunlukla yitirdiler.
“Adalet böyle karar verdi, saygı duyuyoruz” diyen pek kimse yok.
Haklılar da!..
★★★
Öyle kararlar çıkıyor ki, insanın aklı almıyor.
Hakim ve savcıların hiçbir güvencesi yok. Yargıya siyaset bulaştı.
İktidarın istemediği bir karar veren hakim, geleceğine ne yazık ki güvenmiyor.
Daha da vahimi var…
İktidar partisi üyesi olan kimseler hakim ve savcı yapıldı.
Hakimler ve Savcılar Kurulu tümüyle iktidarın elinde.
Bu gerçekleri çok üzülerek yazıyorum.
Böyle bir yargıdan tarafsızlık beklemek mümkün mü?
★★★
Sevgili okurlarım, bugüne kadar cezaevleriyle ilgili çok sayıda yazılar yazdım…
Ve bu yazılar beni bir anlamda cezaevlerinde yatmakta olan 300 bin'e yakın hükümlü ve tutuklu ile birlikte onların yakınlarının “Dert babası” yaptı!..
Bana mektupla veya faksla ulaşıyorlar. O mektupların tamamını dikkatle okuyorum.
Sıkıntıları çeşitli ve çok büyük.
“Sevgili Emin Bey, Sayın Çölaşan, esselamünaleyküm abi” diye başlayan yüzlerce mektubu özenle saklıyorum.
Böylesine resmiyetten uzak, içtenlikle yazılmış ikinci bir arşivin başka bir yerde olacağını zannetmiyorum.
★★★
Sıkıntıları arasında koğuşların çok kalabalık olması, bazılarının bu nedenle yerlerde yatıyor olması, koronanın yaygınlaşması, görüş gün ve saatlerinin kısıtlanması, aile bireylerini görememekten doğan sorunlar en ön sıraları alıyor.
Ama bir önemli sıkıntı var ki, her 100 mektubun en az yarısında aynı sorun dile getiriliyor:
“Kitap özlemi… Kitap kısıtlamaları, kitap arayışları.”
O kalabalık kargaşa ortamında tutuklu ve hükümlüler okumak için kitap istiyor.
Cezaevi kütüphaneleri yetersiz.
Bakanlığın bu konudaki bütçesi de yetersiz.
Mahkumlara dışarıdan yakınları ve başkaları tarafından gönderilen kitaplar pek çok kısıtlamaya tabi…
Çoğu zaten ellerine geçmiyor.
Oysa onlar okumak istiyor.
(Burada bir parantez açıyorum. Bana cezaevlerinden gönderilen ve tamamını biriktirdiğim mektupları, eğer isterlerse Adalet Bakanlığı yetkililerine sonra iade etmeleri koşuluyla veririm… Bu vesile ile cezaevlerinde yaşanan sorunları birinci elden okumuş olurlar. Parantezi kapıyorum.)
★★★
Şimdi Adalet Bakanlığı'na bir önerim var:
Türkiye çapında bir kitap bağış kampanyası düzenlesinler…
Çok sayıda yayınevi ve yazar böyle bir kampanyaya katılır.
Ellerinde birikmiş veya satılmamış olan binlerce, belki on binlerce kitabı Bakanlığa armağan ederler.
Bizler de medyada bu kampanyaya destek verir, vatandaşlara çağrıda bulunuruz.
Kampanyaya valilikler, kaymakamlıklar ve sivil toplum kuruluşlarının katılımı da sağlanır.
İnanın çok sayıda kitap gelir. Bağışlanan kitaplar cezaevlerine aktarılır.
★★★
Yapılacak iş çok basittir…
Adalet Bakanlığı sağlam bir adres verir, kadrosunu düzenleyip ona göre örgütlenir…
Kitapların cezaevlerine dağıtımı biraz zahmetli bile görünse, koskoca Bakanlık bu işin üstesinden elbette ki gelir.
Böyle bir kampanya gerçekleştiği takdirde Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve ekibi, büyük bir başarıya imza atmış olur. Yeter ki ciddi bir örgütlenme yapılsın.
★★★
Bunları söylerken hayal aleminde yaşamıyorum.
Olmayacak duaya amin demiyorum.
Şimdi bir düşünün, tutuklu veya hükümlü olarak koğuşta yatıyorsunuz. Kimse açlıktan ölmediğine göre devletin verdiği üç öğün yemekle karnınız iyi veya kötü doyuyor, yetersiz de olsa suyunuz akıyor…
İstediğiniz gazeteler parasını ödemeniz koşuluyla ertesi gün koğuşa getiriliyor…
Ama en büyük sıkıntılarınızdan biri, o özgürlüksüz ve her açıdan kasvetli ortamda kitap okuyamamak…
Böyle bir kitap bağış kampanyası hiç kuşkunuz olmasın, sayıları 300 bin'e yaklaşan tutuklu ve hükümlüyü de mutlu edecek, önlerine yeni dünyalar açacaktır.
★★★
Burada bir not daha düşeyim…
İşin içinde Bakanlık olmazsa böyle bir kampanya başarıyla yürümez… Çünkü başkaları tarafından cezaevlerine gönderilen kitaplar çoğunlukla geri çevriliyor.
Haydi Abdulhamit Bey, başlatın şu işi…
Başarırsınız.
Kendi adıma söz veriyorum, her türlü desteği veririm, başkalarına da verdiririm.
Çok sayıda insanın hem okumasına katkıda bulunmuş olur, hem de hayır duasını alırsınız.
Yapacağınız açıklamayı merakla bekliyorum!