Ahmet Şık, Sezgin Baran Korkmaz'ı yazdı: İşte tüm detaylarıyla kirli geçmişe dair iddialar...
Ahmet Şık, T24’te yayınlanan yazısında Sezgin Baran Korkmaz’a ilişkin ayrıntılı iddialara yer verdi. Şık, “Geçmişi gölgeli bir sermaye sahibinin parası ve yöntemleri mi yoksa gölgede olmadığı düşünülenin parası ve yöntemleri temiz?” dedi.
Bağımsız İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, SBK Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sezgin Baran Korkmaz’a ilişkin bugün T24’te yayınlanan yazısında Korkmaz’ın medyada ‘iki farklı’ kişi olarak yansıtıldığına dikkat çekti.
“Madalyonun bir yüzünde ABD'de başlayan ve uluslararası nitelik kazanan bir dolandırıcılık ve bu suçtan elde edilen gelirin aklanması ile ilgili bir soruşturma ve dava zincirinin halkalarından biri olduğu kuşkusu uyandıran Sezgin Baran Korkmaz vardı. Madalyonun diğer yüzündeki Korkmaz ise memleketi Kars'ta ayakkabı boyacılığıyla başlayan iş kariyerini yüz milyonlarca dolarlık bir holdinge dönüştüren ‘yardımsever’ bir zengin olarak karşımıza çıkıyordu” diyen Şık “A'dan Z'ye Sezgin Baran Korkmaz olayı” başlıklı yazısında değerlendirmelerde bulundu.
‘MASAK'IN TEMİZ RAPORUYLA TEDBİR KALDIRILDI’
Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK) Korkmaz hakkında temiz raporu vermesinin ardından Korkmaz hakkındaki şirket ve kişisel banka hesaplarındaki blokaj ve tedbirlerin kaldırıldığını belirten Ahmet Şık şunları kaydetti:
“Korkmaz'ın alaycı bir dille yaptığı paylaşımlarının ne anlama geldiği de üç hafta sonra tedbir kararının kaldırılmasıyla anlaşıldı. İstanbul 3'üncü Sulh Ceza Hâkimi Yasin Karaca tarafından alınan kararda dikkat çekici olan ayrıntı ise MASAK'tan gelen bir yazıya atıf yapılmasıydı. 5 Kasım 2020 tarihli MASAK yazısının suçlama konusunu oluşturan aklama suçuna yönelik bir tespit bulunmadığı anlamına gelen bu yazının yanı sıra dosya kapsamında yapılan değerlendirmelerde de "aklama suçunu oluşturan öncül suçların işlendiğine dair somut bulguların tespit edilemediği" belirtiliyordu. Soruşturma sürecek olmasına rağmen tüm tedbir kararları kaldırılmıştı.
Karar aynı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından Türkiye Bankalar Birliği Başkanlığı'na da gönderilerek, Korkmaz ve diğer 13 şüpheli hakkındaki şirket ve kişisel banka hesaplarındaki blokaj ve tedbirlerin "ivedi kaldırılması" talimatı verildi. Belgede imzası bulunan kişi ise 16 Ekim'de Adalet Bakan Yardımcısı olduğu duyurulan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz'dı. Yılmaz'ın terfi ettirilmesiyle ilgili bağ kurulmaya çalışılsa da yapılan aslında rutin bir işlemin gerçekleştirilmesinden ibaret bir uygulamaydı.”
‘İFADESİ BİLE ALINMADI’
Hakkında yürütülen soruşturma kapsamında Korkmaz’ın ifadesinin bile alınmadığını ifade eden Ahmet Şık, “Hakkında hayli yüklü bir ceza öngören bir soruşturmada tutuklanmak bir yana, şüpheli Sezgin Baran Korkmaz'ın ifadesini bile alınmadığı da kararın içinde yazıyordu” dedi.
Şık’ın yazısından ilgili bölüm şu şekilde:
“Bu karardan 10 gün sonra, 17 Kasım 2020'de, Sezgin Baran Korkmaz hakkındaki yurtdışına çıkış yasağı da 7'inci Sulh Ceza Hâkimi Ramazan Çiçek tarafından kaldırıldı. Bu kararda Korkmaz hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlamasından da soruşturma yürütüldüğü belirtiliyordu. Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesinde düzenlenen bu suçun cezası 4 yıldan az olmamak kaydıyla 8 yıla kadar hapis cezasıydı. Örgütün silahlı olması halinde cezaların yarı oranına kadar artırılabileceğini düzenleyen kanunun 5'inci maddesinde örgüt yöneticilerinin işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılacağı da belirtiliyor. Hakkında hayli yüklü bir ceza öngören bir soruşturmada tutuklanmak bir yana, şüpheli Sezgin Baran Korkmaz'ın ifadesini bile alınmadığı da kararın içinde yazıyordu.”
‘TÜRKİYE’NİN ÖZETİ’
Ahmet Şık yazısının son bölümünde "Geçmişi gölgeli" bir sermaye sahibinin parası ve yöntemleri mi yoksa gölgede olmadığı düşünülenin parası ve yöntemleri temiz?” diye sorarken, olayı ‘mevcut Türkiye’nin özeti’ olarak değerlendirdi.
Şık şu ifadeleri kullandı:
“Buraya kadar anlatılanlar bize iki farklı Sezgin Baran Korkmaz portresi sunuyor. Madalyonun bir yüzünde ABD'de başlayan ve uluslararası nitelik kazanan bir dolandırıcılık ve bu suçtan elde edilen gelirin aklanması ile ilgili bir soruşturma ve dava zincirinin halkalarından biri olduğu kuşkusu uyandıran Sezgin Baran Korkmaz vardı. Madalyonun diğer yüzündeki Korkmaz ise memleketi Kars'ta ayakkabı boyacılığıyla başlayan iş kariyerini yüz milyonlarca dolarlık bir holdinge dönüştüren "yardımsever" bir zengin olarak karşımıza çıkıyordu.
Sermayeden mafyaya, yargıdan medya ve siyasete uzanan hayli karışık ilişkiler ve iddialar barındıran bu hikâyenin somut ve kuşku duyulmayacak tek sonucu ise resmi ve sivil denetim organları olan yargı ile medyayı kontrol ve tekeline alan bir siyasal iktidarın yarattığı mevcut Türkiye gerçeğini anlatması. Hal bu iken ve ortaya çıkan bilgilerden yola çıkarak son operasyonu da merkeze alan birkaç soru daha sorarak bu uzun yazıyı noktalayalım:
SBK Holding ile ilgili 5 Kasım 2020'de mal varlıkları üzerindeki tedbir kararının kaldırılmasını sağlayan MASAK raporu mu yalan ya da yanlış yoksa son operasyonun yapılmasının dayanağı haline gelen sonuncu MASAK raporu mu?
İlk operasyonda tedbir kararının kaldırılmasıyla soruşturmanın kadük bırakılmasında mı yoksa son operasyonla tekrar devreye sokulan soruşturmada görev ve rol alan yargı mensupları mı hukuka uygun davrandı?
Her iki soruşturmada da siyaset ne kadar etkiliydi?
"Geçmişi gölgeli" bir sermaye sahibinin parası ve yöntemleri mi yoksa gölgede olmadığı düşünülenin parası ve yöntemleri temiz?
Ve bu mafya yöntemlerinin anlatıldığı bu hikâyenin mafyası kim?”