Suikast eğitimi veren SADAT hakkında verilen soru önergeleri yanıtsız kaldı
Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu SADAT’ın üzerindeki şüpheleri dile getiren siyasiler yasal zemini olmayan devlet dışı silahlı oluşuma dikkat çekti.
Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu SADAT’ın üzerindeki şüpheleri dile getiren siyasiler yasal zemini olmayan devlet dışı silahlı oluşuma dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanı, emekli general Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu SADAT hakkında verilen soru önergelerinin yanıtsız kaldığı ortaya çıktı.
Cumhuriyet, Erdoğan’ın eski başdanışmanı, Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu ve dönemin AKP hükümetinde yer alan yetkililerin isteği üzerine kurduğunu açıkladığı Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Şirketi’nin (SADAT) “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” hizmetleri verdiğini ve başında cumhurbaşkanı bulunan İslama dayalı konfederasyon kurulması öngörülen konferans düzenlediğini duyurmuştu. SADAT’ın bu “hizmet ve kararlarına” yönelik açıklama yapılmazken, SADAT’a ilişkin geçmişte verilen soru önergelerinin de yanıtsız kaldığı ortaya çıktı.
‘PARAMİLİTER ŞİRKET’
2012’de dönemin Milli Savunma Bakanı’na soru önergesi veren ve “SADAT’ın kimden izin aldığı ile yürürlükteki yasalara göre böyle bir şirketin kuruluşunun mümkün olup olmadığı” sorularını yönelten eski CHP milletvekili Osman Korutürk, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, “Yasalara göre Türk Silahlı Kuvvetleri’nden başka bir teşkilatın silah kullanması ve silahlı eğitim vermesi yasaktı. Buna kısaca ‘MSB’den izin alınmamıştır’ diye cevap verilip yasal duruma hiç değinilmeyince, bu defa dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’a soru önergesi verdim. Ondan hiçbir şey çıkmadı. Bir yanıt alamadım” dedi.
SADAT’ın, ABD’nin Irak’ta kullandığı Blackwater tarzı paramiliter bir şirket olduğunu vurgulayan Korutürk, “Yasalara göre izin verilmeyen bir faaliyeti yapmak üzere şirket şeklinde bir örgüt kurulmuş, ilan veriyor. İlanda İslam coğrafyası diye bir kavramdan bahsediyor. ‘Hükümetin görüşü nedir’ diye sordum. Hükümet buna görüş bildiremedi. Şirket de faaliyetlerine devam etti. Daha da ilerledi” dedi.
Soruların bugün de bir yanıtının olmadığını düşündüğünü aktaran Korutürk, “suikast teknikleri hizmeti”nin normalde suç olması gerektiğini belirtti. Korutürk, “Kime eğitim veriyor? Yasal ortamlara mı terör örgütlerine mi yoksa terör faaliyetinde bulunacak kimselere mi? Bunlar çok vahim şeyler. Her önüne gelenin, istediği şekilde Türkiye’nin anayasal yapısını değiştirmeye kalkışması, ‘konfederasyon yapılsın’, ‘İslam devleti kurulsun’ diye ortaya çıkması yasalarımıza uygun mu değil mi savcılarımızın bakması gerekir” diye konuştu.
‘KUŞKULU TUTUM’
SADAT’ı ve faaliyetlerini 2016’da Meclis gündemine taşıyan İYİ Partili Aytun Çıray ise Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, soru önergesinin yanıtsız kalmasına tepki göstererek, “Bu tür şirketlerle ilgili vergi veren insanlar bilgi sahibi olmak isterler. O günden bugüne SADAT’la ilgili cevap verilmemiş olması, bu konuda kuşkuları besleyen bir tutum” dedi.
Amerika ve Rusya’da, SADAT benzeri özel harp şirketleri bulunduğunu, bu şirketlerin, devletlerin karışmak istemediği işlerde “dış dünyada devlet politikalarının uygulanmasına katkıda bulunmaya çalıştıklarını” söyleyen Çıray, “SADAT, Türkiye’deki rejimi yönlendirecek tarzda açıklamalar ve faaliyetlerde bulunuyor, uluslararası örgütler kurmaya çalışıyor, siyasi islamcı faaliyetlerde bulunuyorlar. Esas problem burada” dedi.
SADAT’ın, “özel güvenlik şirketi gibi davranmaktan ziyade devlet içerisinde özerk bir silahlı kuvvet gibi davrandığını ve siyaset üretmeye çalıştığını” vurgulayan Çıray, “FETÖ’cüler, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde, paralel devlet kurmaya çalışmışlardı. Bunlar da paralel ordu milis kuvvetleri gibi bir tutum içerisindeler” ifadelerini kullandı.
SADAT’a ilişkin 2016’da önerge veren ve soru önergesine yanıt alamayan eski CHP milletvekili Hüsnü Bozkurt; SADAT, İslam konfederasyonu ve Tanrıverdi’nin “sözde anayasa” girişimlerinde yalnız olmadığını belirterek “Benzeri girişimlerin, vahim bir emperyal planın uzantısı ve laik Cumhuriyetin referansı din olan bir teokratik dönüştürülme projesinin altyapı çalışmaları olduğu mutlaka görülmeli” ifadelerini kullandı.
‘İKTİDAR SESSİZ KALAMAZ’
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise Tanrıverdi’nin, “İslam Birliği olacak mı? Olacak. Nasıl olacak? Mehdi geldiği zaman” sözlerinin ardından Cumhurbaşkanlığı’ndaki görevlerinden istifa ettiğini anımsattı.
Tanrıverdi’nin, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı’ndan istifa etmesine neden olan görüşlerinde ısrarcı olduğunun altını çizen Özel, şunları kaydetti: “Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir ve aynı zamanda üniter bir devlettir. Burada görüşleri de merakla beklenen kişiler Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel başkanı ve parti kurmaylarıdır. Bir eski Cumhurbaşkanı Başdanışmanı’nın bazı akademisyenler ve bazı rektörlerin de katılımıyla gerçekleştirdiği bir toplantının sonuç bildirisine nasıl baktıklarını kamuoyuyla paylaşmaları gerekmektedir. Bu toplantıya ilişkin iktidar partisi daha fazla sessiz kalamaz.”