Deniz Zeyrek: İstanbul Sözleşmesi'nin bozduğu aile düzeni buysa, bir zahmet bozulsun o düzen!
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Metropoll'ün son kamuoyu araştırmasını köşesinde değerlendirdi.
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Metropoll'ün son kamuoyu araştırmasını köşesinde değerlendirdi.
Deniz Zeyrek'in bugünkü "Aile yapımız buysa, bozulsun!" başlıklı yazısı şöyle:
Metropoll'ün son kamuoyu araştırması, hükümet icraatlarının kamuoyundan pek fazla destek görmediğini gösterdi.
Söz konusu kamuoyu yoklamasında ele alınan konu başlıklarından birine dair sonuçlar beni gerçekten çok şaşırttı. O da “İstanbul Sözleşmesi'nden imza çekme” meselesine kamuoyunun bakışıydı.
Sonuçlara göre “Hükümetin ‘İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi kararını onaylıyor musunuz” sorusuna yanıt verenlerin yüzde 26.7'si “evet onaylıyorum” demiş.
“Hayır onaylamıyorum” diyenlerin oranı yüzde 52.3'te kalmış.
Geri kalanların yüzde 7.5'i sözleşmeden bihaber, yüzde 10.2'sinin fikri dahi yok, 3.3'ü ise kararsız.
★★★
“Şaşırdım” diyorum çünkü İstanbul Sözleşmesi'ne karşı olanlarının bu kadar fazla olmasını beklemiyordum.
Evet, sözleşmeden imza çekmeyi doğru bulmayanların oranı, imza çekmeyi onaylayanların oranının neredeyse iki katı ama 100 kişiden 27'sinin sözleşmeye karşı olması hiç de normal değil.
Sözleşmeyi iyi bilen biri olarak kendi kendime “bu nasıl olur, insanlar bu sözleşmeye neden karşı çıkar” diye sorarken DEVA Partisi lideri Ali Babacan'ın bir esnaf ziyaretinin görüntüleri şaşkınlığımı iki katına çıkardı.
Babacan, 20 yıldır oyunu AK Parti'ye verdiğini, muhafazakar yapıya sahip olduğunu söyleyen bir şahısla sohbet ediyor. Konuştuğu kişi İstanbul Sözleşmesi konusunda o kadar iddialı ki sözleşmeden çekilmese 20 yıldır oy verdiği Tayyip Erdoğan'a bir daha oy vermeyeceğini dahi söylüyordu. Bununla da yetmiyor, “İstanbul Sözleşmesi benim kırmızı çizgim” diyordu. Babacan, nazikçe bu hassasiyetinin nedenini sorduğunda şu yanıtı veriyordu:
“İnşaatta çalışıyorum. Akşam eve geldim. Karı yemek yapmamış. Hani yemek? Ufak bir tartışma çıktı ya… Eşim şikayet etti, beni evden uzaklaştırıyor. 40 yıl çalışmışım. Ufak bir tartışmadan. Babamızda da oluyordu, ailemizde de oluyordu. Bana göre yanlış!”
Babacan haliyle küçük bir tartışmayla kimsenin karakola gidip eşini şikayet etmediğini söylüyor.
“Oluyor, eden arkadaşlar var” diyen vatandaş çok iddialı bir şekilde devam ediyor:
“Eskiden bizde kadınların ayrılması, boşanması, aile yapımızda hiçbir sıkıntı yoktu. Ne olmuş kocası ‘öte git beri gel' demiş? Aile yapımız mahvoldu. Kim savunuyor, feministler şunlar bunlar. 2012'de çıkmış, 2021'de aile yapımız mahvolmuş. Başka bir şey demiyorum.”
★★★
Vay arkadaş!
Bu nasıl bir formatlanmadır?
İşsizlik, hayat pahalılığı, emek sömürüsü umurunda dahi değil ama İstanbul Sözleşmesi kırmızı çizgisi. Beyefendi yeter ki akşam eve gittiğinde “karı” yemek yapmış olsun. “Öte git beri git” dediğinde “karı” kendisine itaat etsin. Ne yaparsa yapsın, isterse zulmetsin “karı” kendisine ömür boyu katlansın, ayrılmasın, aile düzenini bozmasın.
İstanbul Sözleşmesi'nin bozduğu aile düzeni buysa eğer, bir zahmet bozulsun o düzen!