TTB Genel Sekreteri Bulut'tan vaka sayılarıyla ilgili iktidara sert sözler: Salgını değil algıyı yönetiyorlar
TTB Merkez Kurulu Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut “Birtakım kodlar, algoritmalar uygulayarak istedikleri rakamları istedikleri gibi vermeye çalışıyorlar. Salgını değil algıyı yönetiyorlar hala. Bu son derece yanlış bir yaklaşım” dedi.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Kurulu Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, kapanma sürecini, Türkiye’nin aşılamadaki durumunu ve kamu sağlığı yönetimini RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.
Prof. Dr. Bulut, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un “17 Mayıs itibarıyla vaka sayıları 5 binin altına inecek” açıklamasını ve PCR testsiz dolaşım izni verilen 15 ülkeyi, koronavirüs tedbirleri açısından açıkladı:
“Bu sayıların 5 bine düşmesi ellerinde, istedikleri gibi test sayılarını düşürebilirler. Daha sonra bunu 5 bin veya 5 binin altında ilan edebilirler. Turizm Bakanımızın açıklaması aynı zamanda 15 ülkeye PCR testi istenmeden Türkiye’ye girişinin serbest bırakılması, turizm mevsimi gelirken hangi kaygılarla Türkiye sağlık politikalarının idare edildiğini gösteriyor.
Amaç turizme doğru ‘İnsanlar gelsin. Türkiye’ye gelir girsin’ diye. Bunu da anlamak çok mümkün bu 15 ülkeli listelere baktığınızda bir sorun görüyoruz. Dünya’daki ülkeleri şu an ikiye ayırıyorlar. Birisi bu hastalığın yok edilmesine yönelik stratejileri izleyenler, milyonda bir altında ölüm oranlı.
Türkiye’de ise şu an milyonda 4.6 ölüm oranı var. Kabul edilen ülkelerin bir kısmı PCR istenmeyecek olanların milyonda 3-4’ün üstünde ölüm oranları olduğunu görüyoruz.”
‘İstedikleri rakamları, istedikleri gibi vermeye çalışıyorlar’
Prof. Dr. Bulut “Bu durumda hangi kriterlere göre bu turizm sezonunu açtıkları da belli değil. Rakamlara baktığınızda dün 347 yurttaşımızı kaybetmişiz. Daha iki gün önce bir meslektaşımızın ölümünde ‘doğal ölüm’ olarak işlendi halbuki Kovid tedavisi görüyordu. Entübeydi ve yoğun bakımdaydı. Bu sayıların nasıl idare edildiğini, istendiği gibi sansürlendiğini, üzerinin örtüldüğünü görüyoruz. 240 bin testi çekerler 150 bine. Rakamları da işletmezler veri işleyicilerine. Veri işleyicilerine de baskı var. Bundan da haberimiz var. Sağlık basınında bununla ilgilenen insanlara baskı uyguluyorlar. Birtakım kodlar, algoritmalar uygulayarak istedikleri rakamları istedikleri gibi vermeye çalışıyorlar. Salgını değil algıyı yönetiyorlar hala. Pandemi stratejisinde bu son derece yanlış bir yaklaşım” dedi.
‘Türkiye’nin yüzde 7.5’inin bir bağışıklığa uğradığını söyleyebiliriz’
Prof. Dr. Bulut, Türkiye’de aşılama ile Kovid-19’a karşı elde edilen bağışıklık oranını “Aşılamalara baktığımızda ise Türkiye’de şu anda 23 milyon 500 bin 40 olmuş toplam yapılan aşı sayısı, ikinci yapılanlarsa 9.5 milyona yaklaşmış. Yani nüfusun yaklaşık yüzde 9-10’a yakınının çift aşılamayı aldığı anlaşılıyor. Koruyuculuk oranlarına bakıldığında yüzde 75’ten Türkiye’nin yüzde 7.5’inin bir bağışıklığa uğradığını söyleyebiliriz. Bu toplumsal bağışıklık için öngörülen yüzde 70’lik çıtanın oldukça altında. Biz daha başarının yüzde 10’unu dahi yakalayabilmiş değiliz” diye aktardı.
‘Kovid-19 Türkiye’de yoksul kesimin hastalığı haline dönüşmek üzere’
Prof. Dr. Bulut, 17 Mayıs’a kadar olan ‘tam kapanma’ sürecinin uygulanış biçimini “Aşılama kampanyasının çok hızlı sürdürülmesi halinde Türkiye’de bir toplumsal bağışıklık sağlanırsa umarım ki bu sayıların daha aşağıya düşmesi beklenir ancak kapanma önlemleri asla bilimsel ölçekler içinde yapılmadı. Bir kere sosyal destek yok ve Türkiye’de 16 milyon 500 bin işçi çalışmak zorunda. Asıl bulaşı kaynaklarının biz fabrikalar, organize sanayi tesisleri olduğunu ve işçi sağlığının ihmal edildiğini biliyoruz. Bu Türkiye’de yoksul kesimin hastalığı haline dönüşmek üzere. Hem bir taraftan aşılama yavaş devam ederken tedarikinde sıkıntı yaşanırken diğer taraftan da kapanma önlemleri insanlara sokağa çıkma yasağı gibi uygulanırken içler acısı bir durum” diye yorumladı.
‘İşçiler hasta olduğunda ücretsiz izne tabi, bu durumda hastalığını gizleyerek çalışmak zorunda’
İşçilerin Kovid-19 ile hastalanma durumunda ücretsiz izne tabi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bulut, işçilerin hastalığı saklamayı tercih ettiklerini “İşçiler hasta olduğunda ya da rapor aldığında ücretsiz izne tabi, gelirlerinde bir düşme oluyor. Zaten dar gelirli olan işçi sınıfı bu durumda ya temasını gizliyor ya da hastalığını gizleyerek çalışmak zorunda, çünkü ailesine ekmek götürmek zorunda. Onlarda herhangi bir suç görmüyorum. Sistem onları buna zorluyor. İşyeri hekimlerinin algoritmaları var. Bunlara da uyulmadı. İşyeri hekimlerine bırakılsaydı konu, son derece özverili çalışıyorlar. Onu biliyoruz. Bu konuda önlemler alabilirlerdi” diye söyledi.
‘Olumlu gelişmeler de oldu, aşı çeşitliliğinde 3. bir aşının da onayı verildi’
Prof. Dr. Bulut, aşı çeşitliliği konusunda üçüncü bir aşıya onay verildiğini “Aşıda dünyanın en başarısız ülkesi değiliz. Bunu en başından söyleyeyim. OECD’de ekonomideki yerimizle benzer bir yer aldık. Şu anda Türkiye’de yüzde 7.5 bağışıklama gözüküyor. Olumlu gelişmeler de oldu. Aşı çeşitliliğinde 3. bir aşının da onayı verildi. Bu kalite kontrolleri Türkiye girişinde Türkiye Dış Ticaret Kurumu tarafından şeffaf bir şekilde hangi belgelere dayalı verildiği hangi uygulamalara dayalı testlerinin yapıldığı toplumla paylaşılmazsa aşı endişesi doğuyor toplumda. Bizler de Türk Tabipleri Birliği olarak Sağlık Bakanlığı’ndan defaatle bu verileri paylaşmasını istedik çünkü bu belgelendirmeler üzerinden aşı kampanyası yürüyecek” diye aktardı.
‘Türkiye’de 12 kadar aşı çalışması sekteye uğrayacaktır’
Yerli aşı çalışmalarında plasebo grubu konumlarının iptal edildiğini belirten Prof. Dr. Bulut, bu durumun aşıların koruyuculuk düzeylerini kaydetmede sıkıntıya yol açacağını ifade etti:
“Yerli aşıya da umut bağlamış durumdalar. Halbuki orada da bir başka sıkıntı çıktı. Aşı kampanyası Türkiye’de başlamış olduğu için Kovid-19 için plasebo gruplarının plasebo konumlarının iptal edilmesiyle ilgili bir uygulama başlatıldı. Bu da son derece yanlış, aşıların koruyuculuk yüzdelerini kaydetmede sıkıntı yaşanacak. Plasebo konumu da uygulayamıyorlar, çünkü bir tarafta aşı var. İnsanlara aşı olmayın burada sağlıklı görüntülü olun demek de etik açıdan bir sorun. Türkiye’de 12 kadar aşı çalışması sekteye uğrayacaktır. Yapılan yatırımlar da boşa gidecektir.”