İlker Başbuğ: Kendi adıma değil, ülkem adına üzülüyorum
Aytunç Erkin, bugünkü yazısında İlker Başbuğ hakkında hazırlanan iddianameye ve Başbuğ'un açıklamasına yer verdi.
Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ hakkında 'darbe' iması iddiasıyla başlatılan soruşturmayı ve açılan davada Başbuğ hakkında 3 yıla kadar hapis istemi ile hazırlanan iddianameyi köşesine taşıdı.
Aytunç Erkin, "Dün Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'u aradım. Bir paragraftan oluşan iddianameyi sordum. Önce güldü ve ardından tek kelimeyle yanıt verdi: 'YORUMSUZ!' Sonra da Başbuğ şu cümleyi kurdu: Kendi adıma değil, ülkem adına üzülüyorum." ifadeleriyle İlker Başbuğ'un açıklamasını aktardı.
Aytunç Erkin'in "Sedat Peker: Takipsizlik Haluk Kırcı: Takipsizlik İlker Başbuğ: 3 yıl hapis" başlıklı yazısı şöyle oldu:
Türk Ceza Kanunu Madde 216- (1): “… Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır…”
Şimdi iki yıl öncesine dönelim.
Tarih 3 Şubat 2019…
Sedat Peker, Ataşehir'de bir açılışta konuştu: “Silah iyi insanların elinde olduğu zaman bir sigortadır, güvencedir. Bu sebeple imkanı olan kardeşlerimiz mutlaka ruhsatlı silahlar alsınlar. Mutlaka av tüfekleri alsınlar, mutlaka hazırlıklı olsunlar kardeşlerim. Biz kötüye hazır olalım da iyi gelirse amenna… Bir de bize diyorlar ki siz kimsiniz. Neden konuşuyorsunuz diyorlar kardeşlerim. Onlar bizim kim olduğumuzu bilmiyorlarsa ben söyleyeyim müsaadenizle. Biz bu vatanın delileriyiz kardeşlerim. Yetmedi, biz bu vatanın fedaileriyiz kardeşlerim. Bu vatanda herkes sussa da biz konuşacağız…”
Tarih 5 Şubat 2019…
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Peker hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu: “… 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesi uyarınca işin gerçeği araştırılıp yasal gereğine tevessül etmek amacıyla şüpheli hakkında ‘Suç İşlemeye Tahrik ve Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Etme' suçlarından soruşturma başlatılmıştır.”
Tarih 8 Şubat 2019… Sedat Peker, 8 Şubat 2019 tarihinde İstanbul Anadolu Adalet Sarayı'na gelerek soruşturmayı yürüten savcıya ifade verdi.
Tarih 1 Ağustos 2019… İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmasını tamamladı ve Peker hakkında takipsizlik kararı verdi. Kararda, “Silahlanma çağrısının ruhsatlı silah vurgusu şeklinde yapılmış olması ve bunun tüm vatandaşlar için yasal bir hak olması nedeniyle” gerekçe gösterilerek, “Suç işlemeye tahrik etmek” suçunun unsurlarının oluşmadığı iddia edildi.
Bitmedi…
“Katliam değil intikam”
Tarih 23 Temmuz 2020… Ankara Bahçelievler'de 1978 yılında 7 Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi gencin öldürülmesi olayının faillerinden Haluk Kırcı, Haber Global'de Jülide Ateş'in sunduğu “40 Soruda” programına katıldı. Kırcı, Bahçelievler katliamının katliam değil “intikam” olduğunu söyledi, “Katliam katliam denilip geçiliyor. Sanki başka katliam olmadı Türkiye'de. Hep Bahçelievler ön plana çıkarıldı. İstanbul'da 1 Mayıs Mahallesi'nde 5 işçi ülkücü diye öldürüldü. Adana'da 5 tane ülkücü öğretmen öldürüldü. Bahçelievler katliam değildir, biz öldürülen arkadaşlarımızın intikamı için oraya gittik” ifadelerini kullanmıştı.
Sonra… Kemal Türkler Eğitim ve Kültür Vakfı ve Türkiye İşçi Partisi tarafından Kırcı hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusunda, Haluk Kırcı'nın sarf ettiği sözlerle “Suçu ve suçluyu övme”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçlarının işlediği belirtilerek cezalandırılması talep edildi.
Tarih 28 Eylül 2020… İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu'nca yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Kararda, “Şüphelinin işlenen bir suçu ya da işlediği suç nedeniyle bir kişiyi övücü, yüceltici, sempatikleştirici nitelikte bulunmayıp kendi değer yargısını açıkladığı”na ve Haluk Kırcı hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildi.
İlker Başbuğ: YORUMSUZ
Tarih 5 Mayıs 2021… 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında “Türkiye Cumhuriyeti'nde Güç Odaklarının Mücadelesi” serisinin üçüncü kitabına ilişkin, 4 Ocak'ta Cumhuriyet Gazetesi'ne yaptığı söyleşide kullandığı sözler nedeniyle yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu'nca hazırlanan bir paragraflık iddianamede, İlker Başbuğ “şüpheli” sıfatıyla yer aldı. İddianamede, İlker Başbuğ'un 4 Ocak 2021'de yaptığı açıklamada “Eğer Menderes, 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir'de erken seçim tarihini açıklasaydı, 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir olasılıkla önlenebilirdi. Çünkü erken seçim kararı alınmış bir hükümete karşı bir askeri darbenin gerçekleştirilmesi açıkça milletin siyasi idaresine de vurulacak bir darbe olurdu” ifadelerini kullandığı kaydedildi. Başbuğ'un söyleşisinde “darbe” imasında bulunduğu, bu şekilde “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme veya aşağılama” suçunu işlediği öne sürüldü.
SONUÇ: Dün Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'u aradım. Bir paragraftan oluşan iddianameyi sordum. Önce güldü ve ardından tek kelimeyle yanıt verdi: “YORUMSUZ!” Sonra da Başbuğ şu cümleyi kurdu: “Kendi adıma değil, ülkem adına üzülüyorum.”