Emin Çölaşan'dan 'Kanal İstanbul' yazısı: Yağmacılık şimdiden başladı bile
Sözcü yazarı Emin Çölaşan, iktidarın yapmak istediği Kanal İstanbul vurgununu yazdı.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan, iktidarın yapmak istediği Kanal İstanbul vurgununu yazdı.
Çölaşan'ın bugünkü yazısı şöyle:
Sevgili okurlarım, bu iktidarın dilinden neredeyse her gün aynı hayali projeyi duymaktan artık bıktık.
Bu konunun ülke gündemine ilk kez ne zaman ve nasıl oturtulduğunu doğrusunu isterseniz anımsamıyorum.
Marmara Denizi ile Karadeniz'i bağlayan büyük bir kanal açacaklar ve iki denizi birleştirecekler.
Orada İstanbul Boğazı gibi Allah'ın verdiği doğal bir suyolu varken yanına ikincisini yapacaklar.
Özellikleri şöyle:
Uzunluğu 45 kilometre.
Derinliği belli yerlerde 17 metre, genişliği 250 metre.
İktidar kesimi buna “Çılgın proje” diyor.
Gerçekten de çılgın çünkü aklı başında olan hiç kimse ülkemize bu kumarı oynatmayı düşünmez.
Kanalın iki yanında yeni şehirler kurulacak, üzerine köprüler, çevresine otoyollar yapılacak.
★★★
Yağmacılık şimdiden başladı bile…
Kanalın güzergâhı üç aşağı beş yukarı belli…
Yamyamlar, kâr hırsıyla yananlar, spekülatörler şimdiden arazi kapatıyor.
Hırsız Katar şeyhinin anası bile oralardan toprak satın almaya başladı. Yakında hırsız Suudilerin sülalesi de devreye girecek, topraklar kapanın elinde kalacak.
Sonra sözüm ona kanalın yapımı başlayacak, bir koyan 30 alacak.
★★★
Ama esas vurgunu yine yandaş müteahhitler yapacak.
Kanal İstanbul onlar için bulunmaz bir nimet!
İrili ufaklı binlerce iş yapılacak.
İşlerin önemli bir bölümü İhale Yasası'na bu iktidar tarafından konulan yeni hükümlerle onlara doğrudan, ihale mihale yapılmadan, hatta belki zahmete girip pazarlık bile yapılmadan verilecek.
Devletin ve milletin trilyonları onların ceplerine hortumlanacak.
★★★
Evet, devlet bu ‘Zihni Sinir porocesi' için milyarlarca dolar para harcayacak.
Böylesine yüksek bir miktarın nereden bulunacağını hiç kimse bilmiyor.
Ağır borçlanma yapılacak!
Hazine kaynakları doğal olarak yetmeyecek.
Tahvil çıkaracaklar.
Yerli ve yabancı bankalara gidip kredi isteyecekler.
Bu gereksiz kanalın maliyetinin 100 milyar doları çok geçeceği biliniyor.
Korkunç bir rakam…
Ama esas bilinmeyen husus, kazı işlerinden çıkacak milyarlarca metreküp toprağın nereye nasıl atılacağı!
★★★
Kanal için harcanacak parayı üretim yapacak yeni fabrikalara yatırmak işlerine gelmiyor…
Çünkü Türkiye'deki en büyük vurgun kazı işlerinde gerçekleşir.
Adına “Hafriyat kazığı” denir.
Örneğin önceden 10 metreküp toprak kazılacağı hesaplanır, vurgun işte bu aşamadan sonra başlar. İş ilerledikçe müteahhit yeni isteklerde bulunur:
“Biz 10 dedik ama hafriyat artış gösterdi. En az 30 metreküp çıkacak. Bu durumda bize ek kazı farkı ödenmezse işi yarım bırakıp gideriz, kararı mahkeme verir!”
Bu durumda idarenin elinde iki seçenek vardır:
Ya müteahhidin işi bırakıp gitmesine razı olmak, ya da istediği ek ödemeleri tıkır tıkır yapmak.
Bu hafriyat kazığını kümes yaptıranlar bile iyi bilir.
★★★
Yapılan tahminlere göre Kanal İstanbul'un maliyeti günümüzde 100 milyar doları fersah fersah geçecek.
Peki bu kanal ne işe yarayacak? Bunca maddi ve manevi yükün altına niçin gireceğiz?
Gemiler geçecekmiş!
İyi de kardeşim, İstanbul Boğazı'ndan gemiler geçmiyor mu?
Bir sıkıntı mı var?
Orada her gün felaketler mi oluyor?
Ya da başka sakıncaları mı var?
★★★
Amaçları başka…
Kanalı kazıp çevredeki bütün doğal dengeleri yok edecekler, bir sürü yamyama büyük paralar kazandıracaklar, yandaş müteahhitleri ihya edecekler.
Temel soru şu:
Bu kanal kimlerin işine nasıl yarayacak?
Dikkat ediniz, iktidar bugüne kadar bu konuda somut, tutarlı bir açıklama yapmadı, yapamadı.
★★★
Kemal Kılıçdaroğlu'nun birkaç gün önce bu konuda söylediği sözler son derece önemli, isabetli ve gerçekçidir:
“Türkiye soyulacak, birilerine rant sağlayacak bir ülke değildir. Kime verirlerse versinler Kanal İstanbul ihalesine girecek ülkelerle aramıza mesafe koyacağız. İktidar olduğumuzda o ihaleye giren yabancı bir ülke varsa, onların paralarını kesinlikle ödemeyeceğiz. Türkiye'den bankalar kredi verirse, günü geldiğinde aynı şeyi yapacağız. Hiçbir ülkenin ve şirketlerin bu ihalelere gireceğini düşünmüyorum.”
Kılıçdaroğlu bu sözleriyle böylesine uçuk bir projeye katkıda bulunacak olan ülkelerle birlikte yerli ve yabancı bankaları da şimdiden uyarmış oluyor.
Bunu unutmayalım.
Çok doğru ve isabetli bir karardır.