Kimse buna dikkat etmemişti: Sedat Peker'in videolarındaki kritik yıl!
Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker, bugün kaleme aldığı yazısında gündeme bomba gibi düşen Sedat Peker videolarına değindi. Toker, kritik yılın 2015 olduğunu işaret etti.
Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker, bugün kaleme aldığı yazısında gündeme bomba gibi düşen Sedat Peker videolarına değindi. Toker, kritik yılın 2015 olduğunu işaret etti.
Toker'in yazısından ilgili bölüm şöyle:
Bilinen gerçek: Siyasetle ilgilenmemek, kimseyi siyasetin öznesi olmaktan çıkarmıyor. Hayatımızın kalitesine, nasıl süreceğine dair kararların bizim adımıza alındığı ve buna da siyaset denilen bir dünyada yaşıyoruz çünkü.
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in videoları, Türkiye'de siyaset, mafya, iş dünyası ve medya ilişkileri konusunda milyonlarca seçmenin ilgiyle izlediği anlatımlar içeriyor. Önemli bir kısmı orta yaş kuşağı ve/veya güngörmüş seçmenler için şaşırtıcı değil.
Siyaset, mafya, iş dünyası ve medyanın ikili ve birbiriyle kesişen kirli ilişkileri, bu ilişkilerle örülü çürümüş sistemin tarihi eski. Şaşırtıcı olmayışı bundan. Ama şaşırtıcı olmayışının bir önemi yok. Çünkü videolar, ülkemizde siyasetin yapılış biçimine dair güncel unsurlar içeriyor. Bu unsurlar, iktidar dinamikleri, dolayısıyla da hayatlarımıza dair belirleyici role sahip. Haber değeri taşıması da bundan.
Peker'in, bir iktidar milletvekili isteğiyle Hürriyet gazetesi baskınındaki rolünü anlattığı videoyu izleyen birinin -yaşı yetiyorsa- 2015 yılı atmosferini hatırlamaması zor. Özellikle 7 Haziran-1 Kasım 2015 seçimleri arasındaki kabus dönem.
AKP'NİN ÇOĞUNLUĞU KAYBEDİŞİ
AKP'nin TBMM'deki çoğunluğunu kaybetmesi, 7 Haziran seçimlerinin en önemli sonucuydu. Bu sonucu belirleyen olguların başında da seçimlere tek tek bağımsız adaylar yerine parti olarak katılma kararı alan HDP'nin, yüzde 10 seçim barajını geçerek yüzde 13.1 oy oranı alması geliyordu. Bu sonuç, iktidar partisi açısından sarsıcı ve sonraki adımlarında tayin edici oldu.
Seçim sonrası “istikşafi” görüşmelerin ardından, hükümetin nasıl kurulamadığı apayrı bir mesele. Kesin olan, 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasında düğmeye basılmışçasına başlayan seri şiddet yüklü, kanlı olay ve katliamların, toplumda yol açtığı korku ve kaygı eksenli ruh halinin oy verme davranışlarında ve “tekrarlanan” seçim sonuçlarında etkili olduğudur. (7 Haziran seçimi arifesinde Diyarbakır'daki HDP mitingine düzenlenen bombalı saldırı bu sürecin dışında tutulamaz.)
Sedat Peker'in kendi rolünü anlattığı Hürriyet gazetesi baskını da işte bu iki seçim arasındaki dönemde gerçekleşmişti.
PEKER'İN RİZE MİTİNGİ
Videoların hatırlattığı bir başka boyut, 1 Kasım 2015 seçiminden hemen önce “seçim nabzı” için gittiğim Karadeniz turunda dinlediklerim oldu. O dönem yazdığım Cumhuriyet'te yayımlanan kapsamlı Karadeniz izlenim yazısında, Sedat Peker'in Rize'de yaptığı mitinge dair bir kısım da yer almıştı. O sıra MHP 1. sıra adayı olan Osman Cem Kamaz ile görüşmeyi esas alan o satırları, 23 Ekim 2015 tarihli yazımdan yeniden paylaşıyorum:
MHP 1. sıra adayı Osman Cem Kazmaz, AKP'nin Rize'de Cumhurbaşkanı üzerinden büyük baskı yarattığını bunun da seçmende korkuya yol açtığını söylüyor. Özellikle “MHP 7 Haziran'dan sonra koalisyon kurmak istemedi” algısıyla mücadele ettiklerini ifade ediyor.
KAYBETME KORKUSU
Sedat Peker'in mitingini “utanç verici” olarak niteleyen Kazmaz, “AKP ne hale düşmüş. Escobar bile miting düzenlemedi” diyor. Peker'in miting öncesinde kente TIR'lar dolusu kurban eti ve erzak yardımı gönderdiğini ekliyor. Rize'de, sağ seçmenin MHP'ye daha yakın olmasına karşın “CHP çıkarmasın diye” AKP'ye oy verdiğini söylüyor Kazmaz.
Yeni bir yorum yapmadan gazetecilikte bellek ve arşivin önemini takdirinize bırakıyorum.