İşte Sedat Peker’in açıklamalarıyla gündem olan Yıldırım ailesinin denizcilik macerası
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarıyla, Yıldırım ailesinin denizcilik faaliyetleri yeniden gündem oldu. İşte Yıldırım ailesinin denizcilik macerası…
Organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatılan Sedat Peker, bugün yeni bir video yayımladı.
Peker, videosunda birçok iddiayı dile getirdi. Sedat Peker, Türkiye’ye gelen uyuşturucu ağıyla ilgili de çeşitli iddialarda bulundu.
Sedat Peker’in iddiasında eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu da yer aldı:
“Kokain, önceden Kolombiya üzerinden geliyordu. En son 4 ton 900 kilo geçen sene 9 Haziran’da yakalandı. Daha sonra yeni bir güzergâh çalışması. ABD’de uyuşturucuyla mücadele çok güçlü ve baskın karakter. Orada sistemi döndüremeyeceklerini anlayınca 800 kilometre Venezuela ile sınırları var. Kolombiya’dan oradan geçirmek çok kolay, yeni adres. Venezuela’da sıfır kontrol. Buraya döneceğiz bir de bize gelen kokainler diyorsunuz ya. Avrupa’da kokainin fiyatı çok ucuz, 45 bin eurolarda kilosu. Türkiye’de çok pahalı, esas pahalı olan yer Orta Doğu.
Bu mal yakalandıktan sonra yeni bir güzergâh kurmak için Venezuela’ya kim gitti? Evet kim gitti? Eski başbakanımız sayın Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım bey. Bu senenin başında ocak ayında gitti 4 gün kaldı, şubat ayında gitti 4 gün kaldı. Karakas Limanı var oradan kuru yük gemileri direk Türkiye’ye gelebiliyor ama konteyner gemileri Dominik üzerinde durma yapıp o şekilde devam edebiliyor. Yani esas gelen kokainler Dominik üzerinde de çok yakalanmaya başlayacak. Yeni güzergâh burası."
YILDIRIM AİLESİNİN DENİZCİLİK MACERASI
Oda TV'de yer alan habere göre, Erkan Yıldırım, gemi şirketiyle sıklıkla gündeme gelen bir isim. RTÜK Üyesi İlhan Taşcı’nın 2008 yılında yayımlanan, “Babam Sağolsun” kitabında, Yıldırım kardeşlerin denizcilik şirketini nasıl kurduklarını ve büyüttüklerini anlatmıştı.
İşte, Yıldırım kardeşlerin denizcilik macerası:
“Binali Yıldırım, İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi'nden mezun olmuştu. Ardından da aynı bölümde yüksek lisans yapmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminin kurmayı olarak en yakınındaydı. Erdoğan’ın belediye başkanlığına seçildiği 27 Mart 1994 tarihinden sonra üstlendiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Otobüsleri İşletmeleri (İDO) Genel Müdürlüğü görevini Erdoğan’ın siyasi yasaklı olarak görevden ayrıldığı 1998’e kadar sürdürdü.
Semiha-Binali Yıldırım çiftinin ilk çocuğu Bülent, 26 Haziran 1977 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Yıldırım ailesinin ikinci çocuğu olan ve babasının “harika çocuğu” olarak nam salan Erkan Yıldırım, 26 Ağustos 1981 tarihinde İstanbul'da doğdu.
Liseden sonra okumadı ve iş hayatına atıldı. Ama kendisini yetiştirdi. Babası Binali Yıldırım’ın söylediğine göre, Erkan Yıldırım, denizcilik konusunda kendisini yetiştirmek için Avustralya'da eğitim aldı.
Semiha-Binali Yıldırım çiftinin üçüncü çocuğu Bahar Büşra ise 7 Mayıs 1983’te dünyaya geldi.
21 YAŞINDA İLK ŞİRKETİ KURDULAR
Erkan Yıldırım henüz 21, kız kardeşi Bahar Büşra Yıldırım ise 17 yaşında iken ilk şirketleri Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile ticarete atıldılar. 6 Şubat 2002 tarihinde faaliyete geçen şirketin kuruluş sermayesi 10 bin TL idi.
AKP’nin tek başına iktidar olduğu 3 Kasım seçimlerinin üzerinden henüz 1 yıl geçmişti ki, Yıldırım kardeşler şirketlerinin sermayesini bir anda 500 bin TL’ye yükselttiler. 4 Kasım 2003 tarihinde gerçekleştirilen sermaye artırımı sonrasında, Bahar Büşra ile Erkan Yıldırım şirket sermayesinde 250’şer bin TL’lik paya sahip oldu.
GEMİ YANDI İHALE ÇIKTI
Sancak Line adlı şirketin sahibi olduğu “Sancak 1” adlı gemi, 1966 yılında İsveç’in Lindholmens tersanesinde inşa edildi. O yıllardan sonra da gemi birçok kez isim değiştirdi. Sırasıyla, “Saga, Stena Atlantica, Olau Finn, Festos, Kaptan Zaman 1” adlarını aldı. Geminin yolcu kapasitesi 408, araç kapasitesi ise 100 idi.
Sancak 1 gemisi, 17 Nisan 2003 tarihinde Tuzla’da tersanede bakımdayken, aniden yanıverdi. Sattığı biletlere karşılık anlaşmalı gemisi yanan şirket de kira yöntemiyle gemi edinme yollarını aramaya başladı.
Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait “Ankara Feribotu” 28 Mayıs 2003 tarihinde ihalesiz olarak Almanya’da kurulu Santour GmbH şirketine kiralandı. Kiralama işinin garantör şirketi ise Gayret Denizcilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketiydi.
Yıldırımlarla ilgili olan bölüm de tam bu noktada başladı. Dönemin Ulaştırma Bakanı olan Binali Yıldırım'ın çocukları 21 yaşındaki Erkan ile 17 yaşındaki Bahar Büşra Yıldırım, İtalya’da “Happy Dolphin” (Mutlu Yunus) adlı bir feribotun borçlarından dolayı satışa çıkarıldığını öğrendi.
Alacaklıların açtıkları dava sonucu La Spezia Mahkemesi, 13 Kasım 2002 tarihli mahkeme kararıyla Happy Dolphin adlı feribotu açık arttırma ile satışa sundu. Gemi aslında Portekiz bandıralıydı. 25 Mart 2003’teki ihaleye birkaç İtalyan şirketinin yanı sıra, Hindistan’dan 2, Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan’dan bir ve Türkiye’den altı şirket katıldı. İtalya'daki ihaleyi Erkan ve Bahar Büşra Yıldırım kardeşler kazandı.
Nasıl oldu da 1981 doğumlu Erkan Yıldırım ile 1983 doğumlu kız kardeşi Bahar Büşra 445 bin avroya gemi sahibi olabilmişlerdi? Erkan Yıldırım, durumu “Birincisi ben yıllardır acente işi yapıyorum, İzmir Çeşme'de iki acentam var ve doğal olarak da birikimlerim oldu. Bunun yanı sıra beraber çalıştığım bazı uluslararası seyahat acentelerinden de destek gördüm. Bu karşılıklı bir menfaat ilişkisi, ben ölü haldeki bir gemiyi canlandırırken, onlar da kestikleri biletlerden para kazanacak. Bu işten asıl kârlı çıkacak olan Türkiye olacaktır.!” ifadeleriyle anlatmıştı.
Binali Yıldırım’a göre zaten 445 bin avro büyük para sayılmazdı. Yıldırım'ın deyimiyle işin aslı astarı şuydu: Erkan kendisini kanıtlamak istiyor!
O ARTIK DERİN DENİZ!
İstanbul’a getirilen “Happy Dolphin” bakıma alındı. Önce boyası yenilenen geminin, sonra da adı değiştirildi. İstanbul Liman Başkanlığı’na 6 Haziran 2003 tarihinde, “Uluslararası yolcu ve yük gemisi” ibaresiyle kaydı yapılan geminin yeni adı Derin Deniz oldu!
Yıldırım kardeşlerin gemisi, Çeşme-İtalya arasında sefere hazırdı. Ama akla bir soru takıldı; 21 yaşındaki Erkan Yıldırım ile henüz 18’ini bile doldurmamış kız kardeşi Bahar Büşra, 445 bin avroyu nereden ve nasıl bulmuşlardı?
Yıldırım kardeşler Portekiz bandıralı geminin sahibi olmaları için gereken paranın 245 bin avrosunu bir şekilde kendileri tastamam etmişlerdi. Yalnızca 200 bin avro eksikti! Onun da çaresi bulunuverdi; Santour adlı şirketten “borç” alınacaktı!
Binali Yıldırım’ın çocuklarının borç aldığı Santour şirketi, Tuzla Tersanesinde Sancak 1 adlı gemilerinin yanması üzerine Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait Ankara Feribotunu ihalesiz alan şirket idi! Santour’un kardeş şirketi ise Sancak Lines’dı. Yani Binali Yıldırım’ın çocuklarına borç veren Santour ile Sancak Lines aynı çatı altındaki şirketlerdi. Sancak Lines’in bir dönemki genel müdürü ise tanıdık bir isimdi; Binali Yıldırım! Yani devletin gemisini kiralayan şirket, dönemin Ulaştırma Bakanı olan Binali Yıldırım'ın eski patronu sayılırdı.
GARANTÖR FİRMANIN BAKAN ORTAĞI
Ankara feribotunun Santour’a kiralanması ile ilgili sözleşmede bu kez de karşımıza Gayret Denizcilik şirketi çıkar; feribotun kira sözleşmesindeki garantör firma olarak!
Gayret Denizcilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin öneminin ne olduğunu da dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın kendisinden dinleyelim:
“Ben 25 yıldır denizcilik sektöründeyim. Bunun 3-4 yılı da özel sektörde geçti. Gayret Denizcilik diye bir firma var. Bu firma Çeşme Brindisi (İtalya) hattında gemi çalıştırıyordu. Hattın adı Sancak Line’dı. Gayret Denizcilik 2000 yılında bir gemi kiralamıştı. Sancak Line hattında çalışan geminin işletmesini yaptım. O hattın kar ortağıydım. 2001 yılında Gayret Denizcilik Türkiye'den bir gemi satın aldı. Kaptan Zaman isminde. 2001'de de bu gemiyi işlettik.”
Yani Yıldırım maaşlı bir eleman değil, geminin kar ortağıydı. Hangi geminin? Sonradan adı Sancak 1 olan geminin. Geminin sahibi kimdi? Sancak Lines. Bu şirketin kardeş şirketi de Yıldırım’ın çocuklarına 200 bin avroyu “borç” veren Santour idi! Olayın özeti buydu.
MALİ DURUMU BOZUK GARANTÖR
Binali Yıldırım’ın bir dönem kar ortağı olarak gemisini işlettiği, Ankara feribotunun kiralanmasında Gayret Denizcilik garantördü. Ancak şirketin mali durumu hiç de garantörlüğe uygun değildi.
Gayret Denizcilik, 2000 yılında 7 bin 837 TL gelir beyan etti. Ankara Feribotunun kiralanmasında garantörlük üstlendiği 2003 öncesinde ise vergiye esas alınabilecek vergi matrahı beyan etmedi. Yani 1999 ve 2000 yılında vergi ödemesini gerektirecek kadar kazanç elde edememiş bir şirket konumundaydı.
Binali Yıldırım'a göre, çocuklarına 200 bin avro verilmesinin nedeni ne bağıştı ne de borçtu. “Geminin faaliyete geçirilmesi için kısmi olarak finansmanında kullanılmıştı!”
GEMİ ÇALIŞMADI!
Erkan Yıldırım, gemiyi aldıktan sonra bir türlü çalıştıramamıştı. Genç girişimciye göre, bunun nedeni kendilerinin “gereksiz yere baskı altında” tutulmasıydı. “Sanki bu hattı bakan babasının izniyle çalıştırıyormuşlar gibi bir izlenim yaratılmıştı!” O da bu koşullar altında çalışmak istememişti. Baba Yıldırım, oğlunun bu işlerden çekileceğini açıklamıştı, ama oğul Erkan Yıldırım’ın yöntemi farklıydı: “Zaten yolcu taşımacılığında Türkiye ile irtibatlı bir tek bu işi yapıyordum. Artık yapmayacağım. Ama yük taşımacılığı konusunda işlerim devam ediyor...”
Aslında Erkan Yıldırım denizcilik sektöründen elini eteğini çekmiyordu. Yalnızca gemiyle yolcu taşımayı bırakıp, yük taşımaya hazırlanıyordu!
Bu işte yükünü tuttu mu derseniz, o da olmadı. Binali Yıldırım bunun nedeni şöyle açıklıyordu:
“Gemi sahibi olduğu açığa çıkınca telefonları hiç susmamıştı. Herkes arayıp, ‘seninle şu işi yapalım’ demeye başlamıştı. Hani Ulaştırma Bakanı’nın oğlu olduğu için işlerini halletmek istemişler.”
Ama Erkan Yıldırım hepsini elinin tersiyle itmişti, babasının anlattığına göre.
“DERİN” SORUŞTURMA ÖNERGESİ
Ana muhalefet partisi CHP, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında Meclis Soruşturma önergesi verdi. Önergede, Yıldırım’ın çocuklarının sahibi olduğu Derin Deniz’in İtalya’da başlayıp Ankara gündemine kadar uzanan seyri boyunca yaşanan ilişkiler ağı ayrıntılı olarak anlatıldı.
Önergede, şu değerlendirme öne çıktı:
“Erkan Yıldırım’ın gemiyi satın alabilmek için gerekli miktarın 200 bin eurosunun uluslararası seyahat acentelerince yolcu biletlerinin peşin satın alınmasıyla karşılandığını beyan etmiştir. Bu beyan, iki firma arasında borç-alacak ilişkisinin ortaya çıktığını göstermektedir. Biletleri peşin alan firmalardan Santour adlı şirketin Erkan Yıldırım'ın gemi sahibi olmasından kısa bir süre sonra Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait Ankara feribotunu kiralaması kamuoyunda şüpheyle karşılanmıştır. Kiralama işleminin ihalesiz yapılması, kiracıya avantaj sağlayan bazı sözleşme hükümleri ve kiralanan geminin Türkiye Denizcilik İşletmelerinin gemi işletmeciliği yaptığı hatta rakip konuma gelmesi gibi noktaların karanlıkta kalması, kiralayan firmanın kayrıldığına ilişkin bu şüpheleri artırmıştır.
Sancak Line-Santour Şirketlerinin Türkiye Denizcilik İşletmelerinden kiraladığı Ankara Feribotu, Brindizi-Çeşme hattında çalışırken, limandan çıkışı 25 Haziran 2003 tarihinde İtalyan makamlarınca eksik donanımlarından dolayı engellenmiştir. Brindizi Limanında 7,5 saat bekletilen geminin sefere çıkmasına, İtalyan makamlarına Ulaştırma Bakanlığından ‘karakutu olmadan hareket edebilir’ yazısının ulaşmasıyla izin verilmiştir. Ulaştırma Bakanlığından yazılan bu yazı, Bakanın, oğlu ve kızına ait Derin Denizcilik adlı şirketle ticarî ilişkileri olan ve aynı zamanda, kendisinin geçmişte görev yaptığı bir şirketin uluslararası standartlara uymayan gemisinin, Bakanlık görevinin yetki ve nüfuzunu kullanarak ticarî faaliyetlerini sürdürmesine olanak sağlayarak görevini kötüye kullandığını göstermektedir…”
‘NERESİ YANLIŞ ANLAMADIM?”
TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen soruşturma önergesi, AKP’nin sandalye çoğunluğu sayesinde reddedildi. Önergenin gizli oylamasına 426 milletvekili katıldı. Önerge 105 milletvekilinin kabul oyuna karşı 319 oyla reddedildi. Oylamada 2 milletvekili de çekimser kaldı.
Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, görüşmeler sırasında hakkındaki iddiaları yanıtlarken, önergeyi “dayanaksız ve mesnetsiz” olarak nitelendirip, önerge ile Meclis'in zamanının israf edildiğini savunuyordu. Yıldırım olayı anlamakta da zaten güçlük çekiyordu:
“Oğlumun; babasından bir şey beklemeden, iş takipçiliği yapmadan, kendi işini yapmasının neresi etik değerlere aykırı, neresi yanlış anlayamadım.”
O dönem CHP İstanbul Milletvekili olan Kemal Kılıçdaroğlu, geminin alımından bakan çocuklarına borç para verilmesine, devletin feribotunun ihalesiz verilmesinden ihaleyi alanlarla bakan arasındaki ilişkileri değerlendirirken meclis kürsüsünde, “Bu iş ahlaki değildir. Ahlaki bir iş olarak kabul ediyorsak, o zaman bu parlamentonun ve siyasetin üzerine gölge düşer” demişti.
Binali Yıldırım’ın bir baba olarak akıl erdiremediği oğlunun gemi işletmeciliğinin eleştirilmesiydi. Oysa Erkan Yıldırım’ın “bildiği tek iş buydu.” Babası “Ulaştırma bakanı diye iş yapmasın mı? Ne yapacak çocuk?” Ortada bir etik sorun yok muydu? Onun yanıtını da Binali Yıldırım verdi:
“Etiktir değildir. Ben oğluma ne bakanlıktan iş verdim, ne de başka bir şey. Müdahale etmem söz konusu olmadı!”
YENİ GEMİLER
Babaları Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın “ne yapacak çocuk” diyerek savunduğu çocukları ne yapacaktı? Baba öğüdüne kulak verip “bildikleri tek işi” daha da büyüteceklerdi.
Erkan ile kız kardeşi Büşra Bahar Yıldırım'ın sahibi oldukları Derin Denizcilik gemi işletmeciliğinde de işlerini ilerletti. Derin Denizcilik iki ayrı geminin işletmeciliğini üstlendi. Bunlardan biri “CITY” isimli Hollanda Antilleri bayraklı 3 bin 992 gross tonluk konteyner gemisiydi.
İkincisi ise “Hawke Bay” adıyla işletiliyordu. Hawke Bay adlı 9 bin 891 gross tonluk gemi Panama bayrağıyla seyrediyordu. 1975 yılında inşa edilen Hawke Bay gemisi çok amaçlı kuru yük gemisi olarak kullanılıyordu.
Yıldırım kardeşlerin işletmeciliğini üstlendikleri Hawke Bay adlı geminin önceki sahibi ise hayli ilginçti; Islamic Rebuplic of Iran Shipping Lines adlı şirket. İran İslam Cumhuriyeti Devleti’nin resmi gemicilik şirketi! Islamic Rebuplic of Iran Shipping Lines bünyesinde 82 gemi bulunuyordu. Yıldırım kardeşlerin işletmeciliğini üstlendiği Hawke Bay adlı geminin daha önceki adı kayıtlarda “Iran Vojdan” olarak yer alıyordu.
Büyük ağabey de şirkette
İlk şirketleri Derin Denizciliği 6 Şubat 2002 tarihinde kuran ve denizcilik sektöründe işlerini hayli ilerleten Yıldırım çocuklar; şirketlerine 17 Ağustos 2005 tarihinde bir yenisini daha ekledi. Bu şirketin de kurucuları Erkan ve Bahar Büşra Yıldırım kardeşlerdi.
Ancak bu kez şirketin kurucuları arasında Yıldırım ailesinde yeni bir isim katıldı. Ulaştırma Bakanı’nın 1977 doğumlu en büyük çocuğu Bülent Yıldırım.
Yıldırım kardeşlerin yeni şirketi Gaye İnşaat Turizm Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi idi.
Şirket, inşaat, turizm ve otomotiv alanında faaliyet yürütecekti. Şirketin sermayesi ise 1 milyon TL idi. Şirketin 1 milyon TL’lik sermayesinin
500 bin TL’si Ziya Alp Gülan’a; 300 bin TL Erkan Yıldırım’a, 100’er bin TL’si de Bülent ve Bahar Büşra Yıldırım kardeşlere aitti. Ziya Alp Gülan ile Erkan Yıldırım, ilk on yıl için şirket müdürlüğüne seçilerek, firmanın temsil yetkisinin sahibi oldu.
Gaye İnşaat Turizm Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin kuruluşunun üzerinden henüz altı ay geçmişken büyük ortak Ziya Alp Gülan, şirketin sermayesinin yarısına denk düşen 500 bin TL’lik payını Yıldırım kardeşlere devretti. Gülan’ın hissesinin 200 bin TL’lik bölümünü Erkan Yıldırım, 150’şer bin TL’lik kısmını da Bülent ve Büşra Bahar Yıldırım devraldı.
Bu devirden sonra Erkan Yıldırım, şirkette 500 bin TL’lik pay ile büyük ortak oldu. Bülent ile Bahar Büşra Yıldırım da şirketin 250’şer bin TL’lik hissenin sahibi oldu ve Gaye İnşaat tam bir aile şirketine dönüştü!
Yıldırım kardeşler, deniz ticaretiyle sık sık gündeme geldiler. Bugün yeniden tartışmaya açılan gemicilik faaliyetleri işte böyle başlamıştı.