Milyonlara umut aşılayan Gezi Parkı Direnişi 8 yaşında
Çevre mücadelelerinin sürdüğü, mafya-siyaset-sermaye ilişkisinin ortaya döküldüğü günümüzde, 8 yıl önce milyonların adalet, özgürlük ve eşitlik talebiyle alana çıktığı Gezi direnişinin umudu sürüyor.
Bundan tam 8 yıl önce ülkedeki en büyük direnişi, bir parkın zorla AVM yapılmaya çalışılmasına karşı başladı. Türkiye’nin her yerine yayılan direnişe milyonlar katıldı. Direniş boyunca 8 kişi öldürüldü, 40 kişi gözünü kaybetti, binlerce kişi yaralandı.
Öldürülen sekiz kişiyle ilgili açılan davalarda ya beraat çıktı ya para cezası ya da ‘iyi hal’ indirimi… Davaların bazıları sürüyor, bazıları ise hiç başlayamadı. Gezi’ye katılanlar ise iki beraat kararına rağmen şimdilerde bir kez daha yargılanıyor.
Ülkenin dört bir yanından milyonlarca kişinin adalet, özgürlük ve eşitlik talebiyle isyanı haline gelen Gezi direnişinin yarattığı umut hâlâ sürüyor.
Taksim Dayanışması Üyesi Mücella Yapıcı bugün içinden geçilen günlerde Gezi’nin taleplerinin ne kadar haklı olduğunu vurguluyor: “Kanal İstanbul ısrarı, Marmara Denizi’nin bugünkü hali, yargının durumu, Sedat Peker’in ifşaatıyla ortaya çıkan vaziyet… Bütün bunlar bize gösteriyor ki Gezi’nin hem siyasal hem de kent talepleri hâlâ orada duruyor. Gezi bütün baskılara rağmen milyonların umudunda yaşıyor. Gezi yargılamaları ve her fırsatta Gezi’nin suçlanması ile görüyoruz ki Gezi birilerinin de korkusunda yaşıyor.”
Evrensel'den Meltem Akyol'un haberine göre, Gezi direnişinde yaşamını yitirenlerin aileleri adalet mücadelesini sürdürdüklerini anlatıyor ve ekliyor: “Evet adaletin terazisi şimdi onlardan yana. Gezi yaşayacak, bizim çocuklarımız da Gezi’nin talepleri ile yaşayacak.”
GEZİ 8 YAŞINDA
Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilerek yerine topçu kışlası ve alışveriş merkezi yapılmasına karşı başlayan, daha sonra da tüm Türkiye’ye yayılarak büyük kitlelere ulaşan Gezi direnişi 8 yaşında. Direniş kısa bir sürede milyonlarca kişinin adalet, demokrasi, özgürlük talebiyle büyüyen bir harekete dönüştü. İçişleri Bakanlığının verilerine göre 79 ildeki eylemlere 2.5 milyon kişi katıldı.
Milyonlarca yurttaşın desteğiyle haftalarca süren direnişte 8 genç katledildi. 11 yaşındaki Berkin Elvan, 21 yaşındaki Hasan Ferit Gedik, 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş İstanbul’da, 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz Eskişehir’de, 26 yaşındaki Ethem Sarısülük Ankara’da, 22 yaşlarındaki Abdullah Cömert ve Ahmet Atakan Antakya’da, 18 yaşındaki Medeni Yıldırım ise Diyarbakır’da yaşamını yitirdi. Mehmet İstif ise maruz kaldığı gaz nedeniyle dil kökü kanseri oldu ve yaşamını yitirdi. 40 kişinin gözünü kaybettiği eylemlerde binlerce kişi yaralandı.
Gezi’de yaşamını yitiren gençlerin davalarının bir kısmı sonuçlandı, sonuçlanmayanların ise adalet ile mücadelesi devam ediyor. 19 yaşındaki Üniversite Öğrencisi Ali İsmail Korkmaz 10 Temmuz 2013’te Eskişehir’de Gezi direnişine destek için yapılan yürüyüşten sonra polis ve ‘sivil giyimli’ eli sopalı kişilerce darbedilerek öldürüldü. Ali İsmail’in katillerinin yargılandığı davada Polis Mevlüt Saldoğan indirimle 10 yıl 10 ay ceza aldı. Diğer failler ise 3 yıl ile 10 yıl arasında değişen cezalar aldı. Ali İsmail’in katillerinden olan Saldoğan daha sonra bugün birleştirilerek torba davaya dönüşen Gezi davasının mağdurları arasında yer aldı.
Berkin Elvan gaz fişeği ile vurulduğunda 14 yaşındaydı, 269 gün yaşam mücadelesi verdikten sonra 11 Mart 2014’te hayatını kaybetti. Davası ancak 3.5 yıl sonra 6 Nisan 2017’de başlayabildi, türlü adaletsizliklerle de sürüyor. Sanık polisin 2 yıl 8 aydan 9 yıla kadar hapsi isteniyor, davaya 18 Haziran’da devam edilecek. Dosyadaki tek sanık Polis Fatih Dalgalı hâlâ görevde.
Ankara Kızılay’da Gezi direnişi sırasında polis kurşunuyla vurulan Ethem Sarısülük, 14 Haziran 2013’te yaşamını yitirdi. Ethem’in ardından sanık Polis Ahmet Şahbaz’a 15 bin 200 liralık para cezası verildi.
AHMET’İN KATİLİ ‘MEÇHUL’
Hatay’daki eylemlerde gaz kapsülü ile vurulan ve yaşamını yitiren Ahmet Atakan 23 yaşındaydı, 23’ünde kaldı. Adalet mi? Atakan ailesi 8 yıldır çalmadık kapı bırakmadı, ama karşılarında bir duvar: ‘Soruşturmaya izin verilmemiştir.’
Hatay’daki eylemlerde 22 yaşındaki Abdullah Cömert ise 3 Haziran 2013’te akrep aracından atılan biber gazıyla başından vurularak öldürüldü. Sanık polise 6.5 yıl ceza verildi, sadece 1 hafta yatıp afla çıktı.
İstanbul Ümraniye’de Gezi direnişi sırasında yapılan yürüyüşte bir arabanın çarpması sonucu hayatını kaybeden Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüyle ilgili davada sanıklar Mehmet Görkem Demirbaş ve Cengiz Aktaş hakkında beraat kararı verildi.
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Kayacık Mahallesi’nde, 28 Haziran 2013’te yapılan kalekol protestosunda, askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren 19 yaşındaki Medeni Yıldırım’ın ölümüne ilişkin dava ise henüz sonuçlanmadı. Son duruşma yalnızca 5 dakika sürerken Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi, savcıdan mütalaa hazırlamasını istedi.
3. GEZİ DAVASI SÜRÜYOR
Gezi’ye katılanların yargılandığı Gezi davası ise alınan iki beraat kararına rağmen bugün devam ediyor. Üçüncü Gezi davası olarak bilinen dava torba bir yargılamaya dönüşmüş durumda. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinin Gezi davasında 9 kişi hakkında verdiği beraat kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından bozuldu.
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, 5 Şubat’ta Osman Kavala’nın casusluk ve darbe teşebbüsü suçlamasıyla yargılandığı dosyanın Gezi davasıyla birleştirilmesine karar verdi Dosya şimdi Yargıtay tarafından bozulan Çarşı davası ile de birleştirilecek.
‘SALDA, MARMARA, İKİZDERE… HAKLIYDIK, HAKLIYIZ’
Gezi davasında yargılanan isimlerden olan ve Taksim Dayanışması Üyesi Yüksek Mimar Mücella Yapıcı, bugün içinden geçilen günlerde Gezi’nin taleplerinin ne kadar haklı olduğunu vurguluyor: “Her geçen gün toplumsal-siyasal, kentsel taleplerimizin ne kadar doğru ve haklı olduğu can yakıcı bir şekilde ortaya çıktı. 2011’de Taksim’deki yayalaştırma projesi ve Gezi Parkı’na bir topçu kışlası inşa etme projesiyle aynı zamanda açıklanan çılgın projeler bize kentin tarihi ve doğal değerlerinin sermayeye teslim edileceğine dair çok ciddi ipuçları veriyordu. Ve bugün sonuçlarını görüyoruz. 3. köprü, 3. havalimanı, Kanal İstanbul… İşte Karadeniz’de İkizdere’deki durum, Salda gölünün vaziyeti, Marmara Denizi’ne bakın bugün… Bunlar bizim kent ile ilgili yaşam alanlarımızla ilgili ne kadar haklı olduğumuzu gösteriyor”
‘BİZİM BİRLİKTELİĞİMİZ, İKTİDARIN KORKUSU…’
Gezi direnişinin büyük bir şiddetle bastırılmaya çalışıldığını hatırlatan Yapıcı sözlerini “Gezi direnişi hem toplumsal bir hareket ama her kesimin her kişinin de herkesin kendi devrimidir. Gencinin, yaşlısının, işsizinin, sokak çocuğunun, LGBTİ’lerin antikapitalist Müslümanların, kadınların… Birbiri ile temas etmemiş, birbirine karşı ön yargılı olan kesimlerin yan yana gelişidir… Kafalardaki ayrımın sonlandığı, insanların hep birlikte barış içerisinde, nezaketle, sanatla, müzikle, mizahla, empatiyle yan yana durduğu; özgürlük, eşitlik, adalet talebini yükselttiği bir direnişti. Onun içindir ki iktidarın da korkulu rüyasıdır.
Yani bu kadar haklı bu kadar insancıl taleplere müthiş bir şiddetle karşılık verildi. Bugün Sedat Peker’in ifşaları ile de görüyoruz ki korku ikliminin yaratılma çabası bilinçli olarak yapılan bir şeymiş. Her fırsatta Gezi suçlanıyor, hedef haline geliyor. 2 beraat kararına rağmen bugün üçüncü kez yargılandığımız davaya bakın, Gezi’de hayatını kaybedenlerin davalarına bakın, bir de işte Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun davasına bakın… Hukuk ne yazık ki iktidarın elinde ve aynı yargı korku ikliminin, güvensizlik ikliminin yaratılmasında büyük silah haline getirildi. Ülkedeki adaletin, demokratik hakların geldiği noktaya bakın. Bu vaziyet adalet, özgürlük, eşiklik ve barış talepleriminiz de ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösterdi bize” diyor.
‘ADALETİN TERAZİSİ ONLARDAN, AMA UMUT BİZDEN YANA…’
Gezi’de yaşamını yitiren gençlerin aileleri ise ‘adalet talebinde ısrarcı. Gezi direnişinde yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, “8 yıldır bu ülkede acı çeken ailelerden birisiyiz” diye başlıyor sözlerine ve ekliyor: “Çok acı çektik, çok canımız yandı. Üstelik yalnız da değiliz, hep yeni acılar eklendi. Ben bütün Gezi davalarını takip ettim, Çorlu tren faciası davalarını takip ettim, Soma davasını takip ettim. Bütün yaşadığımız bu 8 yıllık süreçte gerçek adaletin tecelli etmediğini görüyoruz. Çünkü adalet bir kişinin iki dudağı arasında. Bizim davamızda mahkeme heyeti karar aşamasındayken görevden alındı, son mahkemede savcının verdiği mütalaada gördük ki yine cezasızlık bekliyor bizi. Umarım öyle bir şey olmaz, mahkeme heyeti kendi kararını kendi verir, gerçek adalet yerini bulur.”
“Biz hâlâ adalet ve hukuk için mücadele ediyoruz” diyen Elvan, şöyle tamamlıyor sözlerini: “Tepedekilerin hiçbirinin sıkıntısı yok, çünkü adaletin terazisi onlardan yana. Gezi de zaten bunun için yapılan onurlu bir direnişti. Bu kara günler için direnen halkın bir isyanıydı. Gezi’nin ne kadar anlamlı olduğunu bugünlerde daha iyi anlıyorum. Gezi yaşayacak, bizim çocuklarımız da Gezi’nin talepleri ile, onuru ile yaşayacak.”
YAPRAK DÖKTÜK AMA…
Gezi direnişi sırasında Hatay’da hayatını kaybeden Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert kardeşini katledenin yalnızca bir hafta hapis yattığını hatırlatıyor ve ekliyor: “Uzun yargılama boyunca hiç hapse girmedi, karardan sonra gitti bir hafta yattı, afla çıktı. Yani bir insanı öldürmenin cezası sadece 1 hafta. Ahmet Atakan’ın dosyası bile yok, fail yok, ‘faili meçhul’. Şu an geldiğimiz nokta tamamen adaletin çöktüğü nokta. Abdullah ve diğerleri bu ülkede yaşayan herkes için oradaydı. Bütün bu yaşadığımız şeyleri düşününce, bütün umut kırıklıklarına rağmen mücadele devam edecek. Yorgunuz, kırıldık, yaprak döktük, umudumuz kırıldı. Ama buna inanmak istiyoruz.”