Salgında 'delta' endişesi: 4. dalga için tarih verildi
Koronavirüs salgınında aşılama süreci devam ederken bulaşıcılığının daha fazla olduğu belirtilen delta varyantı nedeniyle sonbaharda 4. dalganın başlamasının beklendiği ifade edildi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) dünyada baskın hale geldiğini açıkladığı delta varyantı, son dönemde aralarında İngiltere, Rusya ve İsrail’in de bulunduğu birçok ülkede Covid–19 vakalarının yeniden yükselmesine neden olarak gösteriliyor.
Gazete Duvar'dan Müzeyyen Yüce'nin haberine göre; aşılanmamış kişiler, gençler ve çocukları daha fazla etkilediği ifade edilen varyantın Türkiye’deki yaygınlığı tartışılırken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca varyant kaynaklı vakaları açıkladı. Daha önce yaptığı açıklamada nisan ve mayıs aylarında delta varyantının Türkiye'de olduğunu dile getiren Koca, varyantın şu ana kadar 134 kişide görüldüğünü açıkladı.
134 KİŞİDE GÖRÜLDÜ: 2 DOZ AŞI DAHA ETKİLİ
Bilim Kurulu toplantısı sonrasında konuşan Koca, delta varyantının çok ciddi düzeyde olmamakla birlikte artabileceğine dikkat çekti, varyantın ağırlıklı olarak hangi illerde görüldüğüne ilişkin “Yoğunluklu olarak da İstanbul'da görüldü. İstanbul'da 82 vaka, Düzce'de 18, Van'da 8, Ankara'da 4, İzmir'de 3, diğer illerimizde 1–2 olmak üzere toplam 16 ilimizde görüldü” dedi.
Aşıların bu varyantta da etkili olduğunu bildiklerini ifade eden Koca, “Etkili olan aşıların erken dönemde bir an önce yapılmasının önemiyle birlikte biz 2 dozda delta varyantına daha güçlü bir etkinin olduğunu da biliyoruz” ifadelerini kullandı.
ALINAN ÖNLEMLER NELER?
Dünya genelinde tehdit oluşturan delta varyantının yayılımının engellenmesi için Türkiye’de de belirli tedbirler uygulanıyor. Mutasyonun en çok görüldüğü Hindistan, Nepal, Pakistan gibi ülkelerden gelen yolculardan 72 saat önce alınmış negatif sonuçlu PCR test raporu isteniyor. Bunun yanı sıra bu ülkelerden gelen kişiler 14 gün süreyle karantinaya alınıyor. Karantina sonunda PCR testi negatif çıkan kişilerin izolasyonu sonlandırılıyor.
Söz konusu ülkelerin yanı sıra delta varyantının yoğun şekilde görüldüğü İngiltere’den gelecek kişilerden sadece 72 saat önce alınmış negatif sonuçlu PCR test istenirken, 22 Haziran itibariyle Türkiye uçuşları açılan Rusya’dan gelenler için ise 72 saatte alınmış negatif PCR testi sonucu veya 48 saat önce alınmış hızlı antijen testi sonucu talep ediliyor.
'BOĞAZDA ÇOK HIZLI VE YÜKSEK ŞEKİLDE VİRAL ETKİYE SAHİP'
Türkiye’de delta varyantının yayılımı sürerken, 1 Temmuz’dan itibaren sokağa çıkma yasağı, şehirlerarası seyahat yasağı gibi kısıtlamaların kaldırılacak olması uzmanları endişelendiriyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2'nci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten’e göre şu ana kadar açıklanan günlük vaka sayıları normalleşme süreci için yeterli değil. Ökten, “Normalleşme sürecine geçilmesi için günlük vaka sayılarının binin altına inmesi gerekiyor ve ölümlerin de artık görülmemesi lazım” dedi.
Delta varyantının bulaşıcılık durumunun da diğer varyantlara oranla daha hızlı ve kolay ilerlediğine dikkat çeken Ökten şöyle devam etti: “Virüs mutasyona uğradıkça bulaşıcılık oranı artıyor. Bulaşıcılığın ana nedenlerinden bir tanesi delta varyantının boğazda çok hızlı ve yüksek şekilde viral etkiye sahip olması. Bu yüzden solunum yoluyla bulaşma oranı da yüksek seyrediyor. İnsanlar bu varyantta enfekte olduklarını bile fark etmeden virüsü başkalarına bulaştırabiliyorlar. Bir diğer özelliğiyse bazı hastalarda daha ağır seyrediyor olması” dedi.
'DİĞER VARYANTLARDAN EN ÖNEMLİ FARKI ’SPİKE’ PROTEİNİNDEKİ DEĞİŞİM'
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul ise bu varyantın İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya varyantından en önemli farkının ’spike’ proteinindeki değişim olduğunu söyledi. Ertuğrul, delta varyantının daha hızlı ve kolay bulaşmasının nedenlerini şu şekilde açıkladı:
“Aslında bu varyant mutasyon birikimi gibi duruyor. Her seferinde o spike proteininde dürüst, kendine avantaj kazandıracak bir mutasyona gidiyor. Bu sayede de daha kolay ve çabuk bulaşılabilir hale geliyor. Delta varyantı da benzerleri gibi o bölgede bir mutasyonla değişime uğradı. Birkaç aminoasitteki değişimle spike proteini dediğimiz ACR2 reseptörüne bağlanan virüs proteininde bir değişim oluştu. Böylece bizim reseptörlerimize daha kolay bağlanır hale geldi. Dünya Sağlık Örgütü, ’hastalığı daha ağır geçirebilirler’ gibi bir yaklaşım içinde açıklamada bulundu ama bence bunu söylemek için biraz erken. Bununla ilgili veriler henüz tam toplanmadı.”
DELTA VARYANTI AŞIDAN KAÇIYOR MU·?
Bazı bilimsel araştırmalarda, Covid-19’un mutasyona uğramasıyla ortaya çıkan çok sayıda varyantın aşıların etkinliğini azalttığı yönündeki saptamaları da uzmanları endişelendiren bir diğer konu. Delta varyantının başta İngiltere olmak üzere Rusya ve Avrupa’da artık yavaş yavaş hâkim hale gelmeye başladığını ifade eden Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, “Yapılan bazı araştırmalarda delta varyantına karşı BioNTech aşısının tek dozu, yüzde 33'lük koruma sağlıyor. İkinci dozdan sonra BioNTech semptomatik vakaları yüzde 88 önlüyor. Bizim de kullandığımız Sinovac aşısının ise delta varyantına karşı ne kadar etkili olduğuna dair bir veri yok” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Ali Ökten de şu ana varyantların aşıdan tamamen kaçma gibi bir olumsuzluğu olmadığı görüşünde. Ökten, “BioNTech aşısının daha fazla koruyucu olduğu söyleniyor. Sinovac ile ilgili de bilimsel bir veri henüz yok” dedi.
'BİZ KAPILARIMIZI KONTROLSÜZ AÇTIK GİBİ GELİYOR'
Sağlık Bakanlığı’nın aşı tablosundaki verilere göre son bir haftada aşılama oranlarında artış gözleniyor. 23 Haziran itibarıyla en az 1 doz aşı olan kişi sayısı 29 milyon 949 iken, iki doz aşı olan kişiler ise 14 milyon 650 binin üzerinde seyrediyor. Aynı gün için 5 bin 809 yeni vaka tespit edilirken, 65 kişi de hayatını kaybetti. Uzmanlar bu oraların normalleşme için yetersiz olduğunu savunurken, delta varyantının da etkisiyle bu tablonun dördüncü dalgayı getirebileceği görüşünde.
Prof. Dr. Ertuğrul, delta varyantının Türkiye’de yayılmasının hızlanabileceğine dikkat çekerek şunlar söyledi: “Ben şu an bu durumu virüsle soluk soluğa bir yarışa benzetiyorum. Son dönemde aşılama hızını artırsak da hala ikinci doz aşısını olmayan büyük bir kesim var. Bu nedenle de toplumsal bağışıklığımız henüz yeterli seviyede değil. Aynı zamanda da delta varyantı toplumda yayılmaya devam ediyor. İşin kötüsü biz her geçen gün biraz daha fazla normalleşiyoruz. Türkiye, vakaların yüzde 90’ının Delta varyantı olan Rusya’dan gelecek turistlere kapılarını açtı. Bu anlamda da bir tehlike riski var. Dünyada bazı ülkeler için Türkiye hala kırmızı listede. Biz kapılarımızı biraz fazla ve kontrolsüz açtık gibi geliyor. Hızla ikinci doz aşıları yapmamız ve toplumsal bağışıklığımızı bir an önce kazanmamız gerekiyor. Temmuz- ağustos ayları çok kritik; özellikle temmuz ayı. Çünkü bir taraftan virüs yayılmaya çalışacak, bir taraftan da birinci doz aşı olanların ikinci doz aşılarını yapmaya başlayacağız. Bu süreçten virüs galip çıkarsa biz de dördüncü PİK’ten söz etmeye başlayabileceğiz.”
'SONBAHARA KALMADAN TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIĞIN SAĞLANMASI GEREK'
Ali Ökten de yayılma tehlikesi yüksek delta varyantına karşı önlem alınmazsa sonbaharda dördüncü dalganın görülebileceği endişesini dile getiriyor. Özellikle aşılamada iller arasında bir dengesizlik olduğuna vurgu yaparak seyahat yasağının kaldırılmasıyla da varyant yayılımın hızlanabileceğini ifade eden Ökten, öngörülen tehlikeyi şu şekilde açıklıyor:
“Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ciddi bir aşı tereddüdü var. Batı illerine oranla aşılama çok yavaş seyrediyor. Mutlaka Bakanlığın o bölgelerde aşı kampanyası düzenlemesi gerekiyor. Öte yandan Rusya, Türkiye’ye uçuşlarını açtı. Eğer biz burada gelenlerden test istemezsek – gelen insanların testi negatif olsa bile- karantinaya almamız gerekiyor. Bu insanlar turizm amacıyla geldikleri için ülkenin birçok noktasına gidecektir.
Bu da önümüzdeki en büyük tehlikelerden bir tanesi. Rusya’dan Türkiye’ye gelenlerin 72 saat önce yapılan PCR testinden öte, ülkeye giriş yapıldığı an PCR testi uygulanmalı. Ya turistlerin 2 doz aşılarının yapıldığından emin olmalıyız ya da 6 ay içinde hastalığı geçirip geçirmediğini kontrol etmeliyiz. Sonbahara kalmadan yaz aylarında toplumsal bağışıklığın sağlanabileceği oranda aşı yapılması gerekir.”