Akademisyenlerden Erdoğan'a: Özgür akıl ile dalga geçmek anlamı taşır
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üniversiteler ile ilgili sözleri akademisyenlerin tepkisini çekti.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’de akademik özgürlüğün olmadığı herhangi bir üniversite söz konusu değil” yönündeki açıklamalarına akademiden tepki geldi.
Cumhuriyet gazetesinden Çağatan Akyol'un haberine göre; eski Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Altıntaş, “Türkiye’de üniversitelerin kurumsal özerklikte ve akademisyenlerin özgür olduğunu söylemek, özgür akıl ile dalga geçmek anlamı taşır” dedi. Öğretim Elemanları Sendikası (ÖGESEN) Genel Başkanı Dr. Vahdet Özkoçak da “Sayın Cumhurbaşkanı’nın en uzak olduğu alan yükseköğretim ve üniversitelerdir maalesef” dedi.
Prof. Dr. Mustafa Altıntaş ve Dr. Vahdet Özkoçak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını Cumhuriyet’e değerlendirdi.
Prof. Dr. Mustafa Altıntaş: Türkiye’de kurumsal özerkliğin de bilimsel ve akademik özgürlüğün de olmadığı ortadadır. Kurumsal özerkliğin olmazlığını Boğaziçi Üniversitesi üzerinden örnekleyebiliriz. Profesörlüğe yükseltilmesi ve atanması bile olanaksız olarak Boğaziçi Üniversitesi’ne “çökme” amacı ile Rektör Bulu’nun AKP’ye, daha doğrusu Recep Tayyip Erdoğan’a biat ve sadakat sınavında öne çıkarak rektör atamasında görebilmekteyiz.
Yeni akademik birimlerin Cumhurbaşkanlığı kararı ile açılıp kapatılmasını da buna ekleyebiliriz. Türkiye’deki bilimsel ve akademik özgürlüğün yokluğu ise Kocaeli Üniversitesi profesörlerinden Onur Hamzaoğlu’nun “Dilovası’nın Zehirlenmesi” raporundan ötürü; “Bu Suça Ortak Olmayacağız Bildirisi”ne imza atan akademisyenlerin topluca kovulmaları, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi profesörlerinden Mustafa Öztürk’ün ülkeyi terk etmesi, Ankara Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyelerinin Covid-19 konusunda toplumu uyarma amaçlı değerlendirmede bulunmalarına karşı utanç verici girişimler, AKP hükümeti ve AKP’li cumhurbaşkanı döneminde örneklendirilebilir.
Durum bu iken Türkiye’de üniversitelerin kurumsal özerklikte ve akademisyenlerin özgür olduğunu söylemek, özgür akıl ile dalga geçmek anlamı taşır.
ÇÖZÜMSÜZ ÖRNEKLER
Dr. Vahdet Özkoçak: Sayın Cumhurbaşkanı’nın en uzak olduğu alan yükseköğretim ve üniversitelerdir maalesef. Öyle ki kendisinin talimat verdiği ve bu sorunları “Çözün” dediği ancak çözüme kavuşmayı bırakın, daha da çözümsüz kalan onlarca örnek verebiliriz. Üniversiteler özgür diyebilmek için mobbingin sona ermiş olması, darbe dönemi ucube 2547 sayılı kanunun ortadan kalkması ve darbe ürünü 20 üniversite için kurulmuş ancak 200’ün üzerinde üniversite ile ilgilenemeyen
darbe ürünü YÖK kaldırılarak yerine bir bakanlığın kurulmuş olması gerekiyor. AKP hükümeti döneminde mevcut akademik ve idari kadroların yaklaşık yüzde 40’ı yapılandı. Baskı kurmaya gerek kalmadan bir yapılanma sağlandı.
Akademisyenler görüşlerini istedikleri gibi korkmadan dile getiremiyorlar. Bunu sadece hükümete bağlamayız. Hakkını sosyal medya üzerinden aramaktan dahi korkan on binlerce akademisyen var. Böyle bir ortamda nasıl bir özgürlükten bahsedebiliriz? Bir televizyon kanalının canlı yayınında bir iddiayı dile getirdiğim için bana disiplin cezasını 15 günde veren bir YÖK Denetleme - Yüksek Disiplin Kurulu’nun olduğu yerde düşünce özgürlüğünden bahsedilebilir mi?
Cumhurbaşkanı’nın en uzak olduğu alanda sorunları çözmek için yapılması gerekenlerin başında zihinsel dönüşüm var.