Tanju Özcan: Gerekirse 'mülteciler gitsin mi?' diye referandum yapalım!
“‘Göçmenler kalsın mı gitsin mi’ diye referandum sandığı kuralım“ çağrısında bulunan Tanju Özcan, Cumhuriyet'in sorularını yanıtladı.
Bolu'da yabancı uyruklu kişilerin su faturası ve katı atık vergilerine 10 kat zam yapacağına açıklayarak gündeme gelen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, “Ben göçmen düşmanı değilim. Benim anlatmaya çalışmamın nedeni Türkiye bunu tartışmalı!” dedi.
Açıklamasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmediğini söyleyen Özcan, parti genel merkezinden destek geldiğini söyledi. Belediye başkanı seçildikten sonra üyesi olduğu CHP rozetini çıkardığını söyleyen Özcan, partisinden kendisine yönelik eleştiriler için de “Benin sözlerim partiyi bağlamaz” dedi. Göçmenler için referandum yapılmasını isteyen Özcan “ Meclisin bir devlet politikası oluşturması lazım. Gerekirse ‘göçmenler kalsın mı gitsin mi’ diye halka soralım.
Referandum sandığı koyalım ve halk karar versin. Ben cevabı biliyorum ama farklı cevap bekleyenlerin yürekleri yetiyorsa, sandığı koysun” diye konuştu. Özcan, yabancılara yardımı kestiği için daha önce hakkında başlatılan soruşturmanın da takipsizlikle sonuçlandığını açıkladı. Bolu Belediye Başkanı Özcan, Cumhuriyet’ten İlayda Kaya'nın sorularını yanıtladı:
- Mültecilere yönelik açıklamalarınızla gündeme geldiniz. Bolulu yurttaşlar açıklamalarınızı nasıl karşıladı?
Bolu’da resmî rakamlara göre 17 bin civarında mülteci var. Gayriresmi kaç kişi var tabi bilmiyoruz. Ben göçmen düşmanı değilim.Benim anlatmaya çalışmamın nedeni Türkiye bunu tartışmalı! Bir devlet politikamız olmalı. Yarın Türkiye göçmenden geçilmez bir hale gelecek. Bu eğitimsiz göçmen nüfus Türkiye’de mafyavari işlere girebilir Türkiye’de iç karışıklığa sebep olabilir. Ben sadece bunu anlatmak istedim. Kültürel entegrasyon sağlanamadı. 10 yıldır bunu görüyoruz ve göçmen kabul etmeye devam ediyoruz.
Bu Amerikan emperyalizminin bir planı. FETÖ’yü 15 Temmuz’da nasıl taşeron olarak kullandılarsa yarın bu göçmenlerin bir kısmını Ülkeyi karıştırmak için taşeron olarak kullanacaklar. Endişeliyim. Ülkem için kaygılıyım. Soruna dikkat çekmek için bu zam konusunu gündeme getirdim. Ordan bir gelir beklentimiz yok. Türkiye bunu tartsın ve bir devlet politikası oluştursun.
Bundan en çok fetöcüler rahatsız oldu. FETÖ’cü Emre Uslu bana her gün Twitter’dan mesajlar atıyor. Ben bunlara “Sizin peşinizi bırakmayacağız. Sizin amacınız bu ülkeyi mahvetmek” dediğim için Twitter paylaşımımı kaldırmış. Halktan da büyük bir destek görüyorum. Yüzde 90’ı benim gibi düşünüyor. “Hislerimize tercüman oldunuz” diyorlar.
- CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu 2 yıla mülteci sorununu çözeceğini söylüyor. Kendisiyle konuştunuz mu?
Açıklamalarımın ardından Kemal Bey ile bir görüşmem olmadı. Basın açıklamamın başında kendisine bir teşekkürüm oldu. ‘Çok önce söylemeniz gereken bir şeyi geç de olsa söylediniz’ dedim. Ama Kemal Beyin söylemi ile çelişen bir açıklamam olmadığını düşünüyorum. Genel merkezle tabi ki görüşüyoruz. Genel merkezden destekler geldi. ‘Kamuoyu senin arkanda. Geri adım atma’ diyen partililer oldu.
- Partililerin tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Seyit Torun açıklama yapmış ve “Tanju Bey gibi düşünmüyoruz” demiş. Biz en başında yola çıktığımızda Kemal Bey bize ne dedi? “Belediye başkanları parti rozetini çıkaracak” dedi. Ben de çıkardım.
Ben şuanda CHP’nin üyesiyim ama Bolu belediyesi CHP’li bir belediye değil. Ben partinin il başkanı, milletvekili değilim. Benim sözlerim partiyi bağlamaz. Türkiye halkından bana gelen duygu ve düşüncelerin tercümanlığını yaptım. Yoksa ben partinin yetkili bir organı değilim. Ben resmî bir kurumu yönetiyorum.
Ben parti rozetini çıkardım seçime kadar kenara koydum. Ben halkın düşüncelerini ifade ediyorum. İsteyen tabi ki kınayabilir. Vicdanen rahatım. Bu ülkenin en büyük meselesini Türkiye’nin gündemine taşıdığım için memnunum. Bu sorumluluğu kendimde gördüğüm için konuştum.
- Açılan soruşturmaya ilişkin neler söylemek istersiniz?
Bana intikal eden bir şey yok. Ben seçilmeden önce yabancı uyrukluların başka yerden yardım alıyorsa yardım etmeyeceğimi söyledim. Bunu hayata geçirdim ve yardımı kestim.
Yine nefret suçu gerekçesiyle hakkımda bir sürü suç duyurusunda bulunuldu. Hepsi Cumhuriyet Başsavcılığında toplandı. Birkaç gün önce öğrendiğim kadarıyla savcılık takipsizlik kararı vermiş. Söylediklerimin ve yaptıklarımın suç unsuru bulundurmadığını söylemiş.
Benzer şeyleri yeniden yaşıyoruz. Üstelik ben suya ve katı atığa zam yapacağım derken Suriye, Afgan demedim. “Tüm yabancı uyruklar” dedim. Türk ve yabancıların eşit hakları yok. Almanya, İngiltere de aynı sistemi uyguluyor. Ben “Su vermiyorum” demiyorum ki. Ben sadece “Benim vatandaşımdan daha fazla ücret ödeyeceksin” diyorum. Bu da benim hakkım.
- Bu soruşturmanın akıbeti sizce nasıl olacak?
Ben dokunulmazlığı olan bir adam değilim. Benim hiçbir terör örgütüyle bağım yok. Ne PKK ne de FETÖ. Çözüm süreci yürütülürken de aynı şeyleri söyleyen insandım. FETÖ ile kolkola yürüyenler olduğunda da aynı şeyleri söyleyen insandım. Yerime ‘kayyım’ atanacağını söylüyorlar.
Sen nasıl kayyım atıyorsun? Ya benim yolsuzluk yapmam gerekiyor ya da terör örgütüyle bağlantımın olması gerekiyor. Benim yolsuzluk yapmayacağımı en iyi İçişleri Bakanlığı bilir. Terör örgütüyle bağlantımın olmadığını duruşumun net olduğunu siyasetle ilişkisi olanlar görür. Beni herkes inceleyebilir.
Devletin yetkili savcılığı da İçişleri Bakanlığı da inceleyebilir. Benim kaygım yok. Korkmuyorum. Ben bu açıklamaları yaptım diye bir bedel ödenecekse ben kaçacak bir adam değilim. Bedel ödenecekse öderim ama birileri 15 sene sonra “Tanju Özcan haklıymış” demesin. En büyük temennim bu. Haklı çıkmak istemiyorum. Ama haklı çıkacağımı da biliyorum. Ülkemin geleceği için korkuyorum. Haksızlık karşısında susamazdım. Endişemi kamuoyuyla paylaşmak zorundaydım ve paylaştım.
- Bu konuyu meclis gündemine getirmekte kararlı mısınız? su ve katı atık vergisinden başka yaptırımlarınız olacak mı?
Kararlıyım. Önergem olarak vereceğim. Belediye meclisimizde AKP’li, CHP’li, MHP’li ve İYİ Partili üyeler var. Ben gerekçemi anlatacağım ve takdir sizin diyeceğim.
Bu konuda bir devlet politikası geliştirilemezse bu beka sorunuyla ilgili somut bir Asım atılamayan Türkiye bunu tekrar tartışsın diye ek önlemler isteyebilirim. Ama şuan yeni bir adım atmayacağım. Benim isteğim bu konunun tartışılmasıydı ve tartışılıyor.
Benim kimseye düşmanlığım yok, din kardeşimiz olarak kabul ediyoruz ama bu misafirlik çok uzadı. Bu iş başka noktalara gitmeye başladı. Afganistan’dan gelenler arasında hiç kadın ve çocuk görülüyor mu? Onlar sadece savaşçı kabileler. Onlar savaşmaktan başka hiçbir şey yapmamışlar. Makine teknikerlikleri, herhangi bir meslekleri yok.
Hükümet gün gelecek “Ben bu yükü kaldıramıyorum göçmen sayısı çok oldu. Yardımları kesiyorum” dediği noktada ne olacak? Önce dilenmeye başlayacaklar daha sonra birilerini haraca bağlayacaklar. Kaygım bu. Bunun teminatını bana versinler. Ben de susayım ve bir daha konuşmayayım.
- Mülteci sorununa karşı iktidarın ve muhalefetin attığı adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuda bir devlet politikamız olması lazım. Nüfusumuzun neredeyse yüzde 10’u göçmen haline gelmiş. Hala bizim geri nasıl göndereceğimizle ilgili çalışmamız yok. Bu sosyal ve ekonomik entegrasyonun sağlanamadığı çok açık. Onları bizim toplumumuzla birleştirmedik. Vatandaşımız sağ duyulu davransın.
İktidar da muhalefet de bir devlet politikası oluştursun. “40 milyon harcadık bir 40 milyon daha harcarız” demekle olmuyor bu işler. Göndereceğiz dediğimiz zaman bunun altını doldurmamız gerekiyor. Meclisin oturup bir devlet politikası oluşturması lazım. Gerekirse “göçmenler kalsın mı gitsin mi” diye halka soralım. Referandum sandığı koyalım ve halk karar versin. Ben cevabı biliyorum ama farklı cevap bekleyenlerin yürekleri yetiyorsa, sandığı koysun.