Emin Çölaşan: İşte o zaman yandı gülüm keten helva!
Emin Çölaşan, orman yangınları köşesine taşıdı. Çölaşan, büyük bir depremde Türkiye'de yaşanabilecek acıları hatırlattı.
Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşesinde orman Türkiye'de süren orman yangınlarını ve iktidarın yangınların etkisinin artmasına neden olan hatalı politikalarını yazdı.
Çölaşan deprem gerçeğini de hatırlattığı yazısında "Şimdi, hele şu zorlu günlerde hepimizin yapması gereken bir şey var. Dua edelim de şu süreçte Türkiye'yi sarsan büyük bir deprem olmasın, yeni rezaletler, yeni fiyaskolar ve büyük acılar yaşamayalım. İşte o zaman yandı gülüm keten helva! Deprem, orman yangınına, sel baskınına benzemez. Vurdu mu anında bitirir.O takdirde yine sıradan vatandaşlar mahvolur, bunların payına da deprem bölgelerine gidip yeniden çay dağıtmak, uluorta propaganda yapmak, CHP'li belediyeleri suçlamak, sağa sola posta koymak falan düşer." ifadelerini kullandı
Emin Çölaşan'ın "Bir de deprem olursa…" başlıklı yazısı şöyle oldu:
Sevgili okurlarım neredeyse iki hafta oldu, ülke düzeyinde bir ulusal felaket yaşamaktayız.
Yurdun dört bir yanında ormanlarımız cayır cayır yanıyor.
Ulusal felaket, ya da doğal afet denildiğinde akla hemen gelenler şunlar:
-Depremler.
-Sel baskınları.
-Büyük orman yangınları.
Biz şimdi bu sonuncunun tam göbeğindeyiz.
★★★
Ormanlarımızın yok olmasını çok yazdık…
On binlerce insanımız perişan oldu…
Ve gördük ki, Türkiye'yi 20 yıldan bu yana yönetmekte olan iktidar, başka bir deyişle AKP hükümetleri bu konuda hemen hiçbir önlem almamış.
Yangınları havadan söndürmesi gereken helikopter sayısı yeterli değil.
Yangın söndürme uçakları derseniz hemen hiç yok.
Türk Hava Kurumu'nun (THK) uçaklarını Ankara Etimesgut'ta hava meydanına bağlamışlar, bunlar bozuk deyip ulusal varlığımızı çürümeye terk etmişler.
Daha da vahim olanı, Türk Hava Kurumu'nu devreden tamamen çıkarmak için kayyuma kendi adamları olan bırakmışlar.
Şu sorumsuzluk tablosuna bakar mısınız!
★★★
Yangınlar bir anda patlayınca iktidarın jetonu düştü!..
Ama iş işten geçmişti.
Bazı ülkelere acele başvurup uçak ve helikopter kiralamak istediler.
Sonra da millete “Biz uçaklar ve helikopterler getirtiyoruz, yardım geliyor” palavrası atmaya başladılar.
Yardım falan değildi, parayı bastırınca kiralık birkaç araç gelecekti!
★★★
Evleri, köyleri, iş yerleri ve hayvanları yanan garibanlara kürsülerden paket paket çay atmaktan bile hiç utanmadılar.
Alay mı ediyorlardı, bence evet.
Ellerindeki bütün kaynakları lüks ve şatafat için kullanmışlardı.
Saray'ın emrinde tam 13 adet görkemli uçak varken akıllarına yangın uçağı almak hiç gelmemişti!
★★★
Türk Hava Kurumu'na bir gün olsun sormadılar:
“Arkadaşlar duyduğumuza göre elinizin altındaki yangın söndürme uçakları çalışmıyormuş. Bu iş için dört milyon dolar gerekiyormuş. Gelin, bunları elbirliği ile çalıştıralım. Gerekirse parasını biz örtülü ödenekten karşılayalım. Yarın öbür gün büyük bir orman yangını çıkarsa zor durumda kalırız.”
Nitekim çıktı, hem de fazlasıyla…
Bunu hiç ummuyorlardı ama oldu…
Ve çuvalladılar.
★★★
Yangın uçaklarından sadece 4 milyon doları esirgeyip ülkemizi milyarlarca dolar zarara sokanların, yeşil örtülerimizi yok edenlerin aldığı son karar birkaç gün önce Resmi Gazete'de yayınlandı:
“Somali'ye bu yıl içerisinde 30 milyon dolar hibe edilecektir.”
★★★
Bütün dünyada kuraldır…
Orman yangınına mümkünse çıktığı anda müdahale edip fazla yayılmadan söndürmeye çalışacaksın. Aksi takdirde yangın yayılır, felaket giderek büyür.
Uçak varmış yokmuş, helikopterlerin sayısı yeterliymiş değilmiş, bu iktidarı hiç mi hiç ırgalamıyordu.
Şimdi bahaneleri hazır…
“Kardeşim biz ne yapalım, bütün dünyada iklim giderek ısındı. Baksanıza, orman yangınları ABD, Rusya, Yunanistan, İtalya, bir sürü yerde var…”
Ve ahaliye kürsüden paket paket çay fırlatanlar utanmasalar şöyle diyecekler:
“İçin şu verdiğimiz çayları da sinirleriniz biraz düzelsin!”
Bir süre önce Rize'yi sel basmıştı, aynı şahıs ahaliye yine çay dağıtmıştı.
Bir çay ülkesi olan Rize'de bile tereciye tere satıyordu!
★★★
Bu iktidarın çok ilginç bir özelliği var…
Elinin altında çok para olacak!..
Ve kural tanımadan, harcayabildiği kadar harcayacak.
Son büyük yangınların ikinci gününde idik.
AKP'nin yan kuruluşu olan Kızılay'a hemen açıklama yaptırdılar:
“Bize 10 lira yardım edin!”
Ne olacağını hiç kimse bilmiyordu ama bunlar hemen para toplama aşamasına geçtiler!
★★★
İlgili ilgisiz üç bakanlarını yangın bölgelerine gönderip parti propagandası yaptırdılar.
Bölgede herkes, neredeyse bütün vatandaşlar korkutulmuştu:
“Ses çıkaran, eleştiren olursa, yapılacak yardımlardan yararlanamaz. Herkes ona göre davransın.”
★★★
Şu son yangınlar ve sonrası bu hükümet adına gerçek bir fiyaskodur.
Başka bir ülkede yaşıyor olsak, Orman Bakanı derhal istifa ederdi.
Sadece yangınlar nedeniyle değil… Koskoca bakanlıkta tam dört adet Bakan Yardımcısı var ama hiçbiri ormancı değil!
Peki sizce bu Orman Bakanı bunca fiyaskodan sonra istifa eder mi?
Etmez…
Çünkü bunların kafasında istifa kavramı hiçbir zaman olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır.
Recep Bey'e sığınır ve görevden alınmayı beklerler.
Milli Eğitim Bakanı iki gün önce işte böyle gitti!
★★★
Şimdi, hele şu zorlu günlerde hepimizin yapması gereken bir şey var.
Dua edelim de şu süreçte Türkiye'yi sarsan büyük bir deprem olmasın, yeni rezaletler, yeni fiyaskolar ve büyük acılar yaşamayalım.
İşte o zaman yandı gülüm keten helva!
Deprem, orman yangınına, sel baskınına benzemez.
Vurdu mu anında bitirir.
O takdirde yine sıradan vatandaşlar mahvolur, bunların payına da deprem bölgelerine gidip yeniden çay dağıtmak, uluorta propaganda yapmak, CHP'li belediyeleri suçlamak, sağa sola posta koymak falan düşer.