Binlerce yıllık kaya resimleri yok olma tehdidi altında
Kars’a 5 kilometre uzaklıkta, Azat ile Mağaracık köyleri arasındaki bulunan Borluk Vadisi’ndeki kayalara tarih öncesi çağlarda yaşayan insanlar tarafından çizilen kaya resimleri, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Kars Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından sit alanı ilan edilen ve taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen vadide, 90 mevkideki 260 kaya yüzeyinde, küçük bazalt taşı panolar üzerine kazma ve kök boya tekniği ile yapılan kaya resimleri yer alıyor.
Bu resimler, Azat köyü sakinlerinden Gökhan Çalkın tarafından tek tek keşfedilerek dünyaya tanıtılıyor.
Vadide, resimlerin yanı sıra o döneme ait antik kaya sığınakları, kaya mezarları, kurganlar, kale kalıntıları, o dönem insanların yaşam alanı kalıntıları, höyük ve mağaralar bulunuyor. Türkiye’de bulunan ve Prehistorik (tarih öncesi) çağa ait yedi höyükten biri, Borluk Vadisi’nde yer alıyor. Arkeolog Kılıç Kökten tarafından 1942’de keşfedilen bu höyük, Azat Höyük olarak biliniyor.
Borluk Deresi’nin milyonlarca yıl önce oluşturduğu vadinin bir bölümünün, 14 yıl önce Kars Harakani Havalimanı’nın temel inşaatına dolgu yapılmak üzere tahrip edildiği biliniyor. Ayrıca defineciler tarafından da yıllarca ve günümüzde de saldırıya uğrayan vadi, halen korunamıyor.
BORLUK VADİSİ GÖKHAN ÇALKIN’A EMANET
Azat köyünde oturan Gökhan Çalkın tarafından keşfedilen sayısız kaya resmi, koruma altına alınmaz ise kısa bir zamanda yok olacak. Prof. Dr. Oktay Belli tarafından 2004 yılında vadide yapılan arkeolojik çalışmalara destek veren Çalkın, 20 yıldır bölgenin korunması için çalışıyor. Kars İl Kültür Müdürlüğü ile İŞKUR tarafından bölgenin korunması için bir süre görevlendirilen Çalkın, şu an resmi görevli değil ama yine de bölgeyi korumak için uğraş veriyor.
Vadiyi görmeye gelen yerli ve yabancılara nezaret ettiğini ve bilgi verdiğini söyleyen Gökhan Çalkın, bölgenin bir an önce korunması gerektiğini, define avcılarının ve çobanların kaya resimlerini tahrip ettiğini belirtti. Çalkın, zamanında avcı sığınağı olabileceğini söylediği bir mağarada iki yıl önce bulduğu resimleri gösterirken şunları söyledi:
“Burada insan figürleri var. Burada boya resimlerini gördüm. Hocalarıma söyledim. Sait Hocam gelip gördü. Kök boya olduğunu söyledi. Kuzeyde olduğu için resimlerin bugüne kadar kalması mucize bir şey. Çünkü karlar eridiği zaman burası su doluyor, kışın da buz tutuyor. Resimler bugüne kadar kalabilmiş. Çok da tehlikesi var. Üstteki kaya kopmak üzere. Üstteki kaya koptuğu an tonlarca ağırlığındaki kayalar buraya düşecektir.
Borluk Vadisi’ndeki kaya resimlerinin net tarihleri belli değil. Çünkü her yıl yeni resimlere denk geliyorum. Daha geçen gün yeni resimleri de keşfettim. 90 kayada 260 resim keşfettim. Çeşit çeşit resimler olduğu için tam tarih verilemiyor. Ama resimlerin tamamı tek bir pano üzerinde olsaydı tarihleri net olarak tahmin edilebilirdi. Buraya araştırmaya gelen arkeologlar, 6 bin ile 12 bin yıllık resimlerin olduğunu dile getiriyorlar. 3 yıl Oktay Belli Hocamız ile çalıştım. Bulduğum bazı resimleri hocam ile birlikte yayınladık.
Ben olmasam, resimler bugüne kadar kalmazdı. 20 yıldır bu resimleri keşfetmişim. Burada 15 yıl boyunca gönüllü olarak resimlere baktım. Bu resimler, benim için birbirinden değerli. Ben, gelecekteki nesiller için, gelecekteki kuşaklar için, onlar için çalışmalarıma devam ediyorum. Onların görmeleri için bırakmadım, devam ediyorum. 15 yıl gönüllü olarak korudum. Köyümüze gelen yerli ve yabancı turistleri gezdiriyorum. Ben olmasam buradaki resimleri göremezler, görmeleri de imkansız. Ben görev alamadım. Gönüllü yapıyorum. İki yıl sadece görev alabildim. Resimler tahrip olmasın diye tarihimize sahip çıkıyorum.”
Çalkın, vadinin Katran Kazan mevkiinde ise şunları anlattı:
“Burada dövme tekniği ile çizilmiş çatal boynuz geyik resmi var. Düz kayalara çıkıyorum. Tehlikeli de olsa da merak ettiğim kayalara çıkıyorum. Yeni resimleri bulduğum zaman kendimden geçiyorum. O kadar mutlu oluyorum ki… Çünkü hocalarım gelip görecekleri için, gelecekteki nesillerin görmeleri için yeni keşfettiğim resimleri gördüğüm zaman çok mutlu oluyorum. Ziyaretçilerim geldiği zaman, gösterdiğim zaman çok mutlu oluyorum.
Burada en son bir akrep figürü var, onu keşfettim. Büyük mağaralar var. Daha önce kale kalıntılarını keşfettim, resimlerden ayrı. Kurgan mezarlarını… Direkt hocalarıma bildiriyorum. Türkiye’nin Prehistorik çağa ait yedi tane höyüğü var. Bir tanesi de Kılıç Kökten tarafından tespit edilmiş 1942’de, Azat Höyük olarak geçiyor.”