Barış Yarkadaş: Türkiye’yi bekleyen iki tehlike... Hükümetin ne yapacağı bilinmiyor
Barış Yarkadaş, "Taliban’ın Kabil’i ‘ele geçirmesi’nin ardından ilk tebrik İdlib’ten geldi. Burnumuzun dibindeki İdlib’te konumlanan terör unsurlarının Taliban’ı hemen tebrik etmesi, coğrafyamızı bekleyen iki tehlikeyi gösteriyor." diye yazdı.
Korkusuz yazarı Barış Yarkadaş, Taliban'ın Afganistan'da yönetimi ele geçirmesinin ardından Türkiye'yi bekleyen iki tehlikeye işaret etti
Yarkadaş, "Bunlardan biri Taliban’ın Kaide ve benzeri unsurlara vereceği maddi ve manevi desteğin artması; dolayısıyla terör ihracının artık bir devlet eliyle gerçekleşecek olmasıdır. Diğeri ise bir yandan terör kıskacına alınan ülkemizin ve coğrafyamızın, diğer yandan ise büyük göçlere maruz kalacak olmasıdır. Bu büyük bir ‘terör ve göç fırtınası’ yaratacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Barış Yarkadaş şöyle yazdı:
ABD emperyalizminin dünyaya son kazığı, Afganistan’ın Taliban’a teslim edilmesi oldu. Artık, tankı, topu, uçağı ve füzesi olan bir ‘’terör örgütü” daha doğrusu bir “terör devleti” var: Afganistan İslami Emirliği…
Bu günlere bir günde gelinmedi…
ABD emperyalizmi, sosyalizmin yayılmasını önlemek için, 1970’lerin sonunda Pakistan üzerinden Afganistan’daki dinci – gerici – yobaz hareketleri desteklemeye başladı. Bugün adına Taliban denen terör örgütü ve öncülleri, işte o günlerde emperyalizm tarafından Afganistan Halk Partisi’nin üstüne salındı.
ABD HEP GERİCİLERİ DESTEKLEDİ
Afganistan’da gerçekleştirilmeye çalışılan demokratik oluşumu boğmak için desteklenen dinci örgütler, kanlı ve çirkin yüzlerini hemen gösterdiler. ABD’den cesaret alan gerici – yobaz örgütler, kadınlara baskı yapmaya başladı. Afganistan bir uyuşturucu cenneti haline dönüştürüldü. Afganistan Halk Partisi ise öncülüğünü toprak ve savaş ağalarının yaptığı bu gerici ayaklanma karşısında SSCB’yi yardıma çağırdı.
SSCB’nin Afganistan’a girmesi ise 14 bin askeri ve 450 uçağına mal oldu. ABD, Pakistan, Suudi Arabistan ve hatta kısmen Çin destekli cihatçı örgütler, 10 yıl süren savaş boyunca SSCB’nin enerjisini emdi. Ve sosyalizmin çözülüşü de bu savaşla birlikte hızlandı. 1980’li yılların başında patlak veren bu savaşın moral destekçisi ise Türkiye’deki dinci örgütlerdi. Bugün Taliban’ın çok saygı duyduğu Hikmetyar, Türkiye’deki yobazlar tarafından el üstünde tutulurdu.
ABD ELİYLE DEVLET OLDULAR
ABD’nin kollarında büyüyen sözde İslamcı Taliban, ağa babası ABD’nin kendisine yaptığı büyük ‘kıyak’ sonucu artık bir devlet… Taliban sözcüsü bile “Yönetimi bu kadar hızlı almayı beklemiyorduk” diyor. ABD’nin Kabil’i de Taliban’a bırakmasıyla birlikte, bu örgüt önümüzdeki günlerde varlığını ‘devlet’e dönüştürecek ve ABD’nin kendisine bıraktığı tüm silahları kullanabilecek. Yukarıda da ifade ettiğim üzere artık tankı topu, füzesi, uçağı ve helikopteri olan bir ‘terör devleti’ var karşımızda.
AÇIK VE YAKIN TEHLİKE
Taliban’ın Kabil’i ‘ele geçirmesi’nin ardından ilk tebrik İdlib’ten geldi. Burnumuzun dibindeki İdlib’te konumlanan terör unsurlarının Taliban’ı hemen tebrik etmesi, coğrafyamızı bekleyen iki tehlikeyi gösteriyor. Bunlardan biri Taliban’ın Kaide ve benzeri unsurlara vereceği maddi ve manevi desteğin artması; dolayısıyla terör ihracının artık bir devlet eliyle gerçekleşecek olmasıdır. Diğeri ise bir yandan terör kıskacına alınan ülkemizin ve coğrafyamızın, diğer yandan ise büyük göçlere maruz kalacak olmasıdır. Bu büyük bir ‘terör ve göç fırtınası’ yaratacaktır.
Bu iki tehlike karşısında hükümetin ne yapacağı bilinmiyor. Zira; dün yapılması gereken Bakanlar Kurulu toplantısı bir kez daha ertelendi. Dolayısıyla bakanlar ile cumhurbaşkanı bir durum değerlendirmesi yapmadı. Bu bağlamda, hükümetin Afganistan’a dair tüm öngörülerinin çöktüğü de hatırlanırsa, sanırım “Allah yardımcımız olsun” demekten başka bir çaremiz kalmıyor.
Atatürk’ün eşsiz kıymetini anlama zamanı…
,Afganistan adı verilen coğrafya, birçok milliyetin bir arada bulunduğu, dolayısıyla yönetilmesi de zor bir toprak… Çünkü; hem toprak hem de savaş ağaları var. Ve bu iki yapı ABD ve İngiliz emperyalizmi ile içli dışlılar. Bu ilişkileri 1900’lü yılların başından beri sürüyor.
ABD ve İngilizler, dönem dönem Çin’in de desteğini alarak o dönemki adıyla SSCB, bugünkü adıyla Rusya’nın önünü kesmek için toprak ve savaş ağalarının yardımıyla Taliban türü örgütler kurdular. Afganistan işte o günden bugüne belini bir türlü doğrultamadı. “İmparatorluklar Mezarlığı” da denilen ülke, hep emperyalizmin oyuncağı oldu.
ATATÜRK’Ü ÖRNEK ALDILAR AMA…
Tarihe biraz dönüp bakarsanız, aslında bu fasit daireden ülkesini çekip çıkarmaya çalışan bir lider vardı: Emanullah Han… Emanullah Han, 1928’de Türkiye’ye gelmiş ve hayranı olduğu Atatürk’ten modernleşme çabaları için katkı istemişti. Han’ın eşi Kraliçe Melike Süreyya Terzi de bu modernleşme çabalarının öncülerindendi.
Ancak toprak ağaları ve gerici din adamları, Emanullah Han’ın Atatürk ile yakınlaşması ve modernleşme çabalarına tepki göstererek ayaklanma başlattılar. Han ve eşi ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Ve Afganistan o günden sonra sonu görünmeyen bir karanlığın içine yuvarlandı. Dönem dönem bu karanlığı aydınlatmak için çırpınanlar olsa da hiçbiri başarı sağlayamadı.
Latife Hanım ve Atatürk (solda), Kral Emanullah Han ve Melike Süreyya Terzi (ortada)
İKİ ÜLKE; İKİ KADER…
Şimdi bir aynı dönemde Atatürk öncülüğünde modernleşme çabaları gösteren Türkiye’ye bir de gerici yobazların egemenliği altındaki Afganistan’a, yeni adıyla “Afganistan İslami Emirliği’’ne bakın. Birinde; bırakın kadının adını, gölgesi bile yok. Diğerinde ise kadınlar sosyal yaşamın içinde… İş ve meslek sahibi… Siyaset yapabiliyor; hakları için mücadele ediyor, yaşama yön veriyor. Böyle dönemler, Atatürk’ün değerini anlamak, anlatmak ve onun en büyük eseri LAİK Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine sahip çıkmak için bir vesile olmalıdır.
Büyük Atatürk; bu kanlı coğrafyada bin bir türlü engeli aşarak inşa ettiğin cumhuriyetin değerini her geçen gün daha çok anlıyoruz. Afganistan, İran, Irak, Pakistan, Suriye ve benzer ülkeleri gördükçe, seni ve silah arkadaşlarını minnetle anıyoruz.