Emin Çölaşan: Darbe sözcüğünün anlamını bile bilmezlerdi
Emin Çölaşan, 15 Temmuz darbe girişimi yargılamalarını değerlendirdiği yazısında "Türkiye haksızlıkları ve hukuksuzlukları gidermeli." ifadelerini kullandı.
Sözcü yazarı Emin Çölaşan, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında yapılan yargılamaları köşesine taşıdı.
Çölaşan, "Bunlar arasında suça hiç karışmamış olanlar var. Özellikle askeri öğrenciler. Erler. Hiçbir şeyden haberleri yoktu.Yaşları gereği darbe sözcüğünün anlamını bile bilmezlerdi. Darbe girişimi başlarken onlara da komutanları tarafından emir verildi: “Bu gece çok büyük terör olayları olacak. Bunu önlemek için görev yapacağız. Hazırlıklı olun ve silah kuşanın!” Çoğu acemi idi! Silah kullanmayı bile doğru dürüst bilmezlerdi. Topluca birliklerinin dışına çıkarılıp belli yerlere götürüldüler. Ne yapacaktı bu garibanlar? Komutanlarının emrine uymayacaklar mıydı?" ifadelerini kullandı.
Emin Çölaşan'ın "Haksızlık, hukuksuzluk" başlıklı yazısı şöyle oldu:
Sevgili okurlarım, 15 Temmuz 2016 FETÖ'cü darbe girişimi sonrasında haksızlığa uğradığını vurgulayan kesimlerden çok sayıda mektup alıyorum. Aradan yıllar geçti ama günümüzde bile çok acı olaylar yaşanıyor, haksızlıklar yapılıyor, kurunun yanında yaş da yakılıyor.
Hükümet vur deyince öldürdü.
Kim darbeye bulaşmışsa, kim suç işlediyse üzerine amansızca gidilsin, eyvallah…
Ama hukuk çiğnenmesin, masum insanların canı daha fazla yanmasın, insanlık dışı olaylar yaşanmasın.
Benim bütün derdim bu…
Yıl 2016…
15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra idi…
Şimdi size havacı bir astsubayın, Hasan Kargın'ın o günlerde yazdığı cezaevi mektubunu üzerinde hiçbir yorum yapmadan bir kez daha iletiyorum:
★★★
“Sevgili Emin Çölaşan, mağdurların sesini duyuran sayılı yazarlardan olduğunuz için çok sağolun. 18 Temmuz 2016 gününden beri Adana F tipi cezaevinde tutukluyum. Bana isnat edilen suç 15 Temmuz darbe gecesi F-16'lara havada yakıt ikmali yapmak.
İlk bakışta tutuklanmamda yanlış olan şey nedir diye düşünebilirsiniz ama kurulan kumpası öğrenmek isterseniz bu mektubumu lütfen okuyunuz.
İncirlik hava üssünde harbe hazır havada yakıt ikmal operatörü astsubay olarak görev yapmakta idim…
Uçuşa gitmediğimiz günlerde (uçağın) bir saat içerisinde kalkmaya hazır edileceği şekilde, lojmanda tabiri caizse hapis hayatı yaşarız.
15 Temmuz günü yine aynı şekilde lojmanda beklerken terörle mücadele harekatı kapsamında saat 21.02'de uçuşa çağrıldım. Apar topar filoya gittim. Üs komutanı general, uçak komutanı (tanker uçağı komutanı) pilota ‘Afyon üzerine gidiyorsunuz. Gelen uçaklara (F-16'lara) yakıt ikmali yapacaksınız' emrini verdi ve uçuşa çıktık.
Afyon üzerine yaklaştığımızda hava harekat merkezinden ‘Planlı görev yok, üsse dönün' şeklinde emir geldi.
Uçak komutanı emre riayet etti ve Adana üzerine geldik. Filo ile temasa geçtik ve durumu izah ettik. Yakıt azaltıp iniş yapacağımızı bildirdik.
Filodaki personel ise üs komutanı generalin emrini şöyle iletti: ‘İniş yapılmayacak, göreve devam edilecek.'
Uçuş ekibi olarak yerde neler olduğuna dair bir bilgimiz yoktu. Mecburen, askerlik gereği, sesini bildiğimiz ve tanıdığımız kişinin aktardığı bu emri yerine getirdik.
Zifiri karanlıkta, yerden 8 kilometre yükseklikte 700 kilometre hızla uçarken ve elinizde komutan emrinden başka bir şey yokken ne yapabilirsiniz?
Tanker uçağı hiçbir şekilde mühimmatı olmayan bir uçaktır.
Tek görevi (jetlere havada) yakıt ikmali yapmaktır.
Bizden yakıt alan F-16 uçağının pilotunu, ne kapsamda görev icra ettiğini, nereye harekat düzenlediğini, pilotun kim olduğunu, nereye operasyon yaptığını ve operasyonun amacını tanker uçağı olarak bizim bilme şansımız yoktur.
★★★
Sayın Çölaşan bu hainler emir komuta zincirini kullanarak çok sayıda vatansever askere ‘Vatanınız yanıyor yetişin' diyerek kumpas çekti. Sonuç ne oldu, bu vatansever askerler saf dışı kaldı.
Bir uçucu personelin yetişme bedeli milyon dolarlarla ifade ediliyor. Hesabı size bırakıyorum. TSK'nın bu seçkin insanları (pilotlar ve uçak mürettebatı) saf dışı kalınca ordumuz kan kaybetti. Amaçları da bu değil miydi zaten!
Hava Kuvvetleri'nin lojistik bacağına kurulmuş olan bu kumpası es geçmeyin lütfen.
Verilen zararlar ve bu kumpas yanında, benim mahvolmuş hayatımdan söz etmiyorum bile. Vatan sağolsun.
Şu anda anayasal suçtan (teröre destek ve darbe girişimi) yargılanıyorum. Benim fakir bir aileden çıktıktan sonra evlenip hayat düzenimi kurmaktan başka ne amacım olabilirdi?
Hain darbe girişiminde elinde tüfeği ile etrafa boş gözlerle bakan erlerden farkımızın olmadığını anlatabilmiş olmam dileği ile saygılarımı sunuyorum.”
★★★
Havacı astsubay Hasan Kargın'ın başına gelenleri 2016 yılındaki mektubundan okudunuz.
Kendisini tanımam… Şimdi halen cezaevinde midir, tahliye edildi mi, neler oldu, hiç bilmiyorum.
★★★
Bu mektubu yıllar sonra niçin yeniden yayınladığıma gelince…
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında binlerce kişiye çok büyük haksızlıklar yapıldığı bir gerçek.
Kurunun yanında yaş da yakıldı.
Gerçek darbeciler dışında kalan nice masum insanlar çile çekti ve cezaevi duvarları arkasında şimdi bile çekmeye devam ediyor.
★★★
Bunlar arasında suça hiç karışmamış olanlar var.
-Özellikle askeri öğrenciler.
-Erler.
Hiçbir şeyden haberleri yoktu.
Yaşları gereği darbe sözcüğünün anlamını bile bilmezlerdi.
★★★
Darbe girişimi başlarken onlara da komutanları tarafından emir verildi:
“Bu gece çok büyük terör olayları olacak. Bunu önlemek için görev yapacağız. Hazırlıklı olun ve silah kuşanın!”
Çoğu acemi idi!
Silah kullanmayı bile doğru dürüst bilmezlerdi.
Topluca birliklerinin dışına çıkarılıp belli yerlere götürüldüler.
Ne yapacaktı bu garibanlar?
Komutanlarının emrine uymayacaklar mıydı?
★★★
Birliklerinin dışına çıktıkları sırada silahlarının çoğu boştu.
Kendilerine verilen emirler doğrultusunda çıktılar, tepkiyle karşılanınca korktular ve boca ettiler.
O can pazarında meydana gelen kargaşada çoğu kaçtı, ateş etmedi, kimseyi yaralamadı, öldürmedi.
Ama onlar da ‘darbeci' diye yargılandı, ağır cezalar aldı.
İçlerinde bir de Hasan Kargın gibi yerden sekiz kilometre yükseklikte uçmakta olan görevliler vardı. Aşağıda neler olduğunu bilmiyorlardı.
Bazıları müebbet hapis aldı…
Şimdi cezaevlerinde çile çekmeye devam ediyorlar.
Binlercesi TSK'dan ihraç edildi.
Türkiye bu haksızlıkları ve hukuksuzlukları gidermeli…