Profesyonel yöneticilik tartışması büyüyor

MEB iddiaları reddetse de profesyonel yöneticilik tartışması gündemde yerini korumaya devam ediyor.

Profesyonel yöneticilik tartışması büyüyor

YAĞMUR ÖZTÜRK -BİRGÜN/ Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okullara işletme, iktisat veya kamu yönetimi mezunu yöneticiler atanacağı iddialarını yalanladı. Ancak MEB'in 'Eğitimde Kalite Endeksi' adıyla üç ay içinde temelini atacağı yeni sistemle birlikte kamu okullarını artık öğretmenlerin değil, ‘profesyonel yönetici’lerin idare edeceği belirtilmişti. Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Selahattin Turan ‘profesyonel yönecilik’ konusuna ilişkin BirGün’e konuştu.


Müdürün eğitimci olması gerekiyor
Öncelikle eğitimin basit ve ticari bir bakış açısından kurtulması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Turan, eğitimin kendi içinde bir felsefesi olduğunu ve eğitimcilerin bu felsefeye hâkim olması gerektiğini söyledi. Okul müdürünün öğretim lideri olduğunu belirten Turan, eğitimden gelmeyen mezunların okul müdürü olmasının hiçbir zaman doğru olmayacağını ifade etti. Prof. Dr. Turan, şöyle konuştu: “Müdürün ve eğitimin temel bir felsefeyle ilişkilendirilmesi gerekiyor. Bizim 1860’dan bu yana uyguladığımız bir yöntem var. Esas olanın öğretmenlik olması üzerinden bir model geliştirildi. Okul müdürü olmanın kriterleri, hem Cumhuriyet’in ilk yıllarında hem 1950’li yıllardan sonra ve 1939 Milli Eğitim Temel Kanunu’nda çerçevesi çizildi. Benim şahsi görüşümü soruyorsanız, okul yöneticileri kesinlikle sistemin içinden ve öğretmenlik mesleğinden gelmelidir.”

İktisat mezununa terk etmek doğru değil
Okul müdürü olmak için gereken hiyerarşik düzenin bozulmasının sonrasında profesyonel yöneticilik kavramının geliştiğine değinen Prof. Dr. Turan sözlerini şöyle sürdürdü: “Okul müdürlüğü profesyonel bir meslek diye tartışılıyor. Aslında akademik olarak bizim profesyonel meslek dediğimiz şey, bir kişinin geldiği makamın gerektirdiği basamaklardan geçip geçmediği ile ilgilidir. Bizim daha önceki yasalarımızda vardı. Çok değiştirildi o. Mesela bir kişi önce bir 5 yıl öğretmenlik yapar, sonra Zümre Öğretmenler Kurulu Başkanlığı yapar, sonra okul müdür yardımcılığı yapar, sonra müdür başyardımcısı olur, ondan sonra müdür olurdu. Bir silsile izleniyordu. O hiyerarşi bozulunca profesyonel yöneticilik kavramı getirildi. Okul müdürlüğü, eğitim liderliğidir. Burayı bir işletme-iktisat mezununa terk etmek doğru bir şey değil. Çünkü biz insan eğitiyoruz. Bizim varlık sebebimiz öğrenci öğrenmelerinin iyileştirilmesi ve iyi insan yetiştirmek. Bunu yapmak için de yönetim felsefesine sahip olmak lazım. Okulları işletme olarak göremezsiniz. O bakımından okula bakış açısıyla ilgili bu tartışmalar. Bence burada liberal düşünen sözde liberal aydınların da pohpohlamasıyla sanki okullar ticari bir işletme olarak görülüyor. Bu felsefi bir bakış açısı mesela. Liberal düşünce açısından doğru olabilir ama bana göre çok yanlış bir bakış açısı. Temelde bu felsefeyi tartışmak lazım.”

Prof. Dr. Turan, bir okul müdürünün sahip olması gereken nitelikleri şöyle sıraladı: “Okul müdürü eğitim değil, daha da ileri gidelim öğretim lideridir. Bu lider de; öğretim sürecinde etkin, eğitim konusunu, eğitim felsefesini, eğitimin hukuki, psikolojik ve felsefi temellerini bilen, aynı zamanda müfredata hâkim ve bütün insanları kapsayıcı, insani tarafı güçlü bir kişilik örüntüsüne sahip olmalı. Ben hep şöyle söylerim; iyi okul müdürleri aynı zamanda iyi insandır.”

Eğitimi nesne olarak görüyorlar
Özel sektörün bu bakış açısına sahip olamayacağını söyleyen Turan, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Okul müdürlüğü ve öğretmenlik, teknik bir meslek gibi görülemez. Biz insan yetiştiriyoruz. Biz ürün üretmiyoruz, fabrika değiliz. Buradan bakmak lazım diye düşünüyorum. Bu daha çok 18.-19. yy’da Sanayi Devrimi’yle başlayan, okulu bir işletme olarak gören zihniyetin uzantısı. Bunu besleyen liberal piyasa politikalar var, eğitimi alınır satılır bir nesne olarak gören zihniyet var.”