Şüpheli şekilde ölen Şeyda Yılmaz davası: Aileden 'intihar değil' iddiası

Şeyda Yılmaz'ın (48) ölümüne ilişkin 3 ayrı suçtan ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 33 yıla kadar hapsi istenen 2 sanık, savunmalarında Yılmaz'ın intihar ettiğini, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediklerini söylediler

Şüpheli şekilde ölen Şeyda Yılmaz davası: Aileden 'intihar değil' iddiası

İstanbul Ataşehir'de lüks bir rezidansın 8'inci katından 17 Eylül 2020'de düşerek hayatını kaybeden Şeyda Yılmaz'ın (48) ölümüne ilişkin 3 ayrı suçtan ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 33 yıla kadar hapsi istenen 2 sanık, savunmalarında Yılmaz'ın intihar ettiğini, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediklerini söylediler.

Yılmaz'ın annesi Ayten Yılmaz, kızının gelecek planları olduğunu, intihar edeceğini düşünmediğini belirterek sanıklardan şikayetçi oldu. Aile avukatı Merve Uçanok, "Şeyda Yılmaz dosyasındaki sanıkların 1 gün dahi tutuklanmaması vicdanları oldukça rahatsız eden bir husus" derken ara kararını açıklayan mahkeme, sanıkların tutuklanma talebini reddetti.

Ayrıca Şeyda Yılmaz'ın sanıklarla asansöre binerek rezidansa çıktığı ve camdan düşerek hayatını kaybettiği anların güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı.

Anadolu 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuksuz sanıklar Muhammet Demir ve Emre Ateş katıldı. Duruşmada olayda hayatını kaybeden Şeyda Yılmaz'ın annesi Ayten Yılmaz, aile avukatı Merve Uçanok, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı ve sanık avukatları da yer aldı. Savunma yapan Emre Ateş, bir senedir olayın travmasını yaşadıklarını belirterek "İçinde bulunduğumuz durumun biz de farkındayız. Üzgünüz, benim de kızlarım var. Acılarını anlıyorum ama asla suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.

Olay gününü anlatan Ateş, olayın spontane gerçekleştiğini, Yılmaz ve arkadaşının arka masada oturduklarını belirterek "Bizi onlar davet etti, bunlar görüntülü ve delilli. Tanık Ahmet Ayaz ile masaya oturduk, diğer sanık Muhammet Demir ise sonradan geldi. Biz masada sadece 1-2 duble rakı içtik. Son dakikaya kadar benimle gelmek istediğine dair plan yoktu. Biz 'Taksi çağıralım mı' dedik ama kendisi ısrarla benimle kalmak istediğini söyledi. Gittiğimiz yer bir artı birdi. Biz maktulle aynı odaya geçtik, birlikte olduk. O esnada eşim aradı. Alkol dışında hiçbir şey kullanmadık" şeklinde savunma yaptı.

Yılmaz'ın balkondan düşerek hayatını kaybetmesine ilişkin ise Ateş "Rahmetlinin ailesi var anlatmak istemiyorum. Bir bağırsa bütün herkes oraya gelir, 50 metre yakında karakol var. Ben içecek almaya ve eşime gözükmeye gittim, aynı şekilde geri döndüm" ifadelerini kullandı. Ateş, döndüğünde Yılmaz'ın balkondan atlayarak hayatını kaybettiğini öğrendiğini iddia etti. Ateş kanında çıkan kokaini ise olay günü almadığını, raporlarda da olaydan önce alındığına dair tespit yapıldığını vurguladı.

"ORADA TANIŞTIKLARINI DA BİLMİYORDUM"

Diğer sanık Muhammet Demir ise olay günü evinde olduğunu, sanık Ateş'in kendisini araması üzerine ocak başına geldiğini kaydederek "Herhangi bir bayandan bahsetmediler. Ofise uğradığımda elektrikler kesikti, geç gittim. Gittiğimde alkol içiyorlardı. Ben gittikten beş dakika sonra kalktılar. Ben alkol içmedim. Bana 'Beni ofise bırakabilir misin' dediler. Rahmetli içeri girer girmez odaya girdi, ben de rahatsız etmedim. Bayanla orada tanıştıklarını da bilmiyordum. 45 dakika kadar odada kaldılar, daha sonra Emre abi odadan çıkarken eşi aradı, abla içerideydi. Rahmetli sigara ve su istedi. Emre abiye 'Gidiyorsun, gelmezsen ne diyeyim. Abla alkollü, nasıl gidecek' dedim. Emre abi de 'Ben geri geleceğim, gelmezse taksiye binmesini rica et' dedi" şeklinde konuştu.

"KÜT DİYE BİR SES GELDİ"

Bir süre sonra durumdan rahatsız olup Yılmaz'ın kaldığı odanın kapısını tıkladığını belirten Demir, şu şekilde devam etti: "Daha sonra küt diye bir ses geldi. O cam ileri doğru açılan bir cam yana doğru değil. İsteseniz bile atamazsınız. Ben sinirlendi, eşya fırlattı diye düşündüm. Bulunduğum odadan aşağıya baktığımda yerde rahmetli yatıyordu. Şok oldum güvenliğe gittim. Ambulans aramasını söyledim. Bizim de ciğerimiz yanıyor. Ben karşınızda olmaktan utanıyorum. Bir senedir her gün düşünüyorum nasıl oldu. Bir insan çantasıyla neden atlar bilmiyorum"

Demir, Yılmaz'la muhabbet etmediğini, olay günü alkol almadığını, Yılmaz'ın alkol dışından herhangi bir şey içmediğini söyledi. Mahkeme başkanı sanık Demir'e DNA'sının Şeyda Yılmaz'ın parmağında çıkmasını sorunca Demir, "Arabasını kullandım, çantasından anahtar aldım. Yattığı yer benim döşeğim bu sebeple olabilir" şeklinde cevap verdi. Demir asansörde Yılmaz'a dokunduğu iddiasını da kabul etmeyerek "Ben düşmesin diye belinden tuttum" dedi.

YILMAZ'IN ANNESİ: YALAN BEYANLARLA HİKAYE YAZMIŞ KİŞİLERİ DİNLİYORUM"

Söz verilen Yılmaz'ın annesi Ayten Yılmaz ise "Ben buraya bu saygın makama böyle bir konuyla geldiğim için bir öğretmen olarak çok büyük üzgünüm. Karşımda yalan beyanlarda hikaye yazmış kişileri dinliyorum" dedi.

Kızının gelecek planları olduğunu, evlenme arifesinde olduğunu, oğluna ve kendisine düşkün olduğunu kaydeden Ayten Yılmaz, "Dışarıda erkeklerle gezecek karaktere sahip bir insan değildi. Çocuğuma atılan iftiraları kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı.

Yılmaz, kızının evlilik arifesinde olduğunu, hiçbir şekilde intihar etmeyeceğini, kızının dini bütün bir insan olduğunu belirterek "Her gece Yasin okurdu, öyle yatardı. Psikolojik bir rahatsızlığı yoktu, antidepresan ilaçları kullanmazdı, her konuda çocuğumun durumu çok iyiydi. Sanıklardan şikayetçiyim" dedi.

"KARAKOLDA NE OLDUĞUNU ÖĞRENDİM ŞOK OLDUM"

Tanık Evrim Özçelik, "Şeyda'ya istemediğimi belli edecek şekilde baktım. Bana 'Ben arkadaşınla tanışmak istiyorum' dedi. Sohbet etmeye başladılar. Bir süre sonra arka masadaki kuzenini çağırdı. Ben 'Olmaz' dedim, kuzeni de gelmek istemedi önce ama sonra geldi. Ben Şeyda'yı bırakmak istemedim ama baktım Şeyda kalkmıyor sonunda 'Ben gidiyorum sen geliyor musun' diyerek çantaları aldım. Şeyda sohbet etmek istediğini belli ediyordu, 'Yok ben oturacağım' dedi. Ben Şeyda'nın çantasını aldığımda Muhammet 'Arkadaşın sana söylüyor ya git ya da kal' dedi. Kolumdan tutunca da ben sinirlendim, gittim. Sonrasında Şeyda'ya telefon açtım 'Sen de git' demek için, Muhammet telefonu açtı, Şeyda'yı istedim vermedi. Şeyda'ya kızdığıma dair mesaj attım, eve gittim. Ertesi gün telefonla arayıp Şeyda'nın kaza geçirdiğini, ifade vermem gerektiğini söylediler. Karakolda ne olduğunu öğrendim, şok oldum" dedi.

"ŞEYDA'YI TANIYORUM İNTİHAR EDEBİLECEK BİR İNSAN DEĞİLDİ"

Mahkeme başkanın sorusu üzerine tanık Evrim Özçelik, "Kalkmak istediğimde Muhammet beni kolumdan tuttu. Taciz şeklinde değildi, kolumdan tuttu sadece" dedi. Özçelik, Yılmaz'da panik atak olduğunu, masada olduğu sırada sanıklar ile Şeyda Yılmaz arasında tartışma ya da zorlama olmadığını söyleyerek "Ama Şeyda'yı tanıyorum intihar edebilecek bir insan değildi" dedi. Sanık avukatları tanık Özçelik'e Şeyda Yılmaz'ın gece hayatı olup olmadığını, düzenli alkol alıp almadığını sordu. Özçelik ise arada Yılmaz'ın alkol aldığını söyledi.

"SANIKLARIN TUTUKLU YARGILANMASINI TALEP EDİYORUZ"

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı, maktulün tırnağında sanıklardan Muhammet Demir'in DNA'sı çıktığını belirterek "Birinin tırnağında DNA örneği çıkması için derisel temas olması gerekir. Yargılamanın devamında sanıkların tutuklu yargılanmasını talep ediyoruz" dedi.

"1 GÜN DAHİ TUTUKLANMAMALARI VİCDANLARI RAHATSIZ EDEN BİR HUSUS"

Müşteki avukatı Merve Uçanok ise "Kadın cinayetlerinin bu denli arttığı, buna karşın yargıya güvenin gittikçe azaldığı bir ortamda Şeyda Yılmaz dosyasındaki sanıkların 1 gün dahi tutuklanmaması vicdanları oldukça rahatsız eden bir husus. Toplumda kadın cinayetleri söz konusu olduğunda çoğunlukla kadınların hedef gösterilmesi, kadınların giyimi, gittikleri yerlerin saati, alkol alıp almadığı gibi detaylarla yaftalanmaya çalışılırken, sanıklardan Muhammed Demir'in açık sosyal medya hesaplarında pompalı tüfekli, tabancalı fotoğraflarından ise hiç bahsedilmiyor" şeklinde konuştu.

Uçanok, sanıklardan Muhammet Demir'in ifadelerinde Yılmaz için 'Abla' diye hitap ettiği belirterek, "Olayın gerçekleştiği yerdeki asansör kamerasına yansıyan görüntülerde asansörden inerken kalçasını avuçlamış, maktule bu harekete eliyle müdahale etmiş ve bu eylem görüntü çözümleme tutanaklarına 'taciz' şeklinde geçmiştir. Cinsel saldırının başlangıcı sayılabilecek bu hareket dosyanın akıbeti ve maddi gerçeğin ortaya çıkması açısından son derece önemlidir" dedi.

Cumhuriyet Savcısı, Şeyda Yılmaz'ın kanında etil alkol ile birden fazla ilaç etken maddesinin çıktığına değinerek bu konuda Adli Tıp Kurumu'na yazı yazılmasına, etil alkolün ilaçla etkileşime girip girmeyeceği konusu neticesinde maktulün iradesinde söz konusu eylemlerin anlam ve sonuçları algılama yeteneğini etkileyip etkilememesi hususunun sorulmasına karar verilmesini talep etti.

SANIK AVUKATLARI YAYIN YASAĞI TALEP ETTİ

Sanık avukatları ise Şeyda Yılmaz'ın DNA'sının Muhammet Demir'in sadece tek parmağında çıktığını, Yılmaz'ın direnmesi halinde DNA izinin tüm parmaklarından çıkacağını ve söz konusu DNA izinin Demir'in yaşadığı yerde bulunması nedeniyle Yılmaz'ın parmaklarına bulaşabileceğini öne sürdüler. Sanık avukatları müvekkillerinin suçsuz olduğu öne sürerek dosya hakkında yayın yasağı verilmesini talep ettiler.

TUTUKLANMA TALEBİ REDDEDİLDİ

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutuklanma talebini reddetti. Sanıklar hakkında yurt dışı çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin devamına karar veren heyet, Adli Tıp Kurumu'na yazı yazılarak maktulün aldığı ilaçların alkolle karıştığında algılama yeteneğini ne ölçüde etkilediği hakkında rapor aldırılmasına karar verdi. Sanık avukatlarının yayın yasağına ilişkin talebin celse arasında değerlendirilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.

İDDİANAMEDEN

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede Şeyda Yılmaz'ın (48) 17 Eylül 2020'de Ataşehir'deki lüks bir rezidansın 8. katından düşerek hayatını kaybettiği anlatılıyor. İddianamede sanıklar Emre Ateş ve Muhammet Demir'in yeni tanıştıkları Yılmaz'ı, rezidansta sanık Ateş ile Şeyda Yılmaz'ın cinsel birliktelik yaşadıkları öne sürüldü.

Adli Tıp Kurumu'nda ise maktulün tırnak örneklerinde her iki sanığa ait DNA profillerinin tespit edildiği vurgulandı. İddianamenin değerlendirme kısmında sanıkların maktule zorla cinsel saldırıda bulundukları iddia edildi.

İddianamede sanıklar Muhammet Demir ve Emre Ateş'in 'Birden fazla kişi ile cinsel saldırı', 'Birden fazla kişiyle cinsel amaçlı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' ve 'Cebir ve tehdit kullanarak kişiyi intihara sürükleme' suçlarından ayrı ayrı müebbet ve 21'er yıldan 33'er yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları isteniyor.