Özdemir İnce ile Ertuğrul Özkök arasındaki polemik devam ediyor: 'Hiç yazmak istemediğim bir yazı...'

Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök ile Cumhuriyet gazetesi yazarı Özdemir İnce arasındaki tartışma devam ediyor.

Özdemir İnce ile Ertuğrul Özkök arasındaki polemik devam ediyor: 'Hiç yazmak istemediğim bir yazı...'

Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök'ün geçen haftaki yazısında Cumhuriyet gazetesi yazarı Özdemir İnce'nin kendisine 'dedikoducu, fitneci' mânâsına gelen 'kovcu' lakabını taktığını söylemesinin ardından başlayan polemik sürüyor.

Özdemir İnce, bugünkü yazısında, geçtiğimiz hafta, "Ulusalcı bir refleksle 'Türk edebiyatı' kelimesini savunan Özdemir İnce, gazetede kalmış, 'Türkçe edebiyat' kavramını kullanan liberal yazar artık o gazetede yazamaz olmuş. Şimdi bu olup biteni, olup bittikten, o yazar ayrıldıktan sonra yazdığım için ben 'kovcu' oluyorum" ifadelerini kullanan Özkök'e yanıt verdi.

'MAGAZİN YAZARI ERTUĞRUL ÖZKÖK...'

İnce, "Hiç yazmak istemediğim bir yazı" başlıklı yazısının ilgili bölümünde şunları söyledi:

"... Magazin yazarı Ertuğrul Özkök, bu yıl Nobel Ödülü alan ekonomistleri tanımıyormuş, ama İtalyan yazar Mariana Mazzucato’ya vurgunmuş... Hürriyet’in yazarı, kitap hakkında yazıyor: 'Neden Papa dahil birçok insan onu konuşuyor? Çünkü, herkesin özel girişimin erdemlerini sayıp bitiremediği bir dönemde o, devlet ve kamu girişimciliğinin hayati önemini savunuyor. Diyor ki: Hepiniz Silikon Vadisi’ne bakıp bir efsane yaratıyorsunuz. Oysa, ‘tembel devlet’ ve dinamik, çalışkan, yaratıcı özel girişimci klişesi bir safsatadır.'

Bu satırları okuduktan sonra Mariana Mazzucato’nun kitabını yarından tezi yok bulup okuyacağım ve beğenirsem kadına bir aşk mektubu yazarım.
Ertuğrul Özkök’ü 70’lerin sonlarından bu yana tanıyorum. Hacettepe Üniversitesi’nde asistandı. Sonra doçent oldu. Bülent Ecevit’in yakın çevresindeydi. Arayış (1981) dergisine iletişim yazıları yazıyordu. Necdet Uğur’un oğlu Aydın Uğur ve Enis Batur yakın arkadaşlarıydı. O sıralar CHP yandaşıydı, büyük bir olasılıkla biraz Kemalist idi. Derken değişti, fanatik bir Turgut Özal sevdalısı oldu. Ona göre Özal, Türkiye’nin ikinci kurtarıcısı idi. Artık özelleştirmeden yanaydı. Devlete ait ne varsa özelleştirilmeliydi. Devletin ayakkabı, tabak çanak, basma ve pazen üretmesi saçmaydı. Karşı görüşte olanları, geri kafalı oldukları için küçümserdi.

Ertuğrul Özkök, Mariana Mazzucato’nun kitabı Girişimci Devlet’i övmeyi sürdürüyor:

“Geçen hafta başladım ve altını çize çize okudum. Vallahi kafam karıştı. Gözümün önüne benim eski solcu arkadaş takımı geldi. Cengiz Çandar’lar, Şahin Alpay’lar, Mehmet Altan’lar, Halil Berktay’lar.. Yani bilumum ‘Yetmez Ama Evet’ takımı. Şimdi çoğu muhalif... İster misiniz bu kadın hepsini yeniden fabrika ayarlarına döndürsün... Malum eskiden hepsi sosyalistti.”

***

'ARTIK GEÇTİ BOR'UN PAZARI'

Bu satırlar College de France’da sahneye çıkıp diriliş idmanları yapan Lazarus’lara bağlanıyor sanki. Yukarıdaki son bölümü okuyunca gülmeye başladım... Dam üstünde saksağan!!!! 'Yetmez ama Evet'çiler özel girişime, kapitalizme 'Evet' demediler ki, tek adamcı anayasa referandumunda 'Evet' dediler. Tek adam (Başyüce) rejimini onayladılar; şimdi muhalif iseler bunun başka nedenleri olmalı... Şimdi Erdoğan ve kurduğu rejime karşı iseler hep birlikte çile çeksinler. Artık geçti Bor’un pazarı...

Yazılarımda adı geçen eski ve yeni mürtecilerin akılları kaldıysa yapacakları en iyi iş gömüldükleri yerde kalıp çile çekmek olmalı; dirilmek için bir İsa aramalarının hiçbir yararı yok. Sahneye tekrar çıkamazlar.

Gelelim Ertuğrul Özkök’ün durumuna: Bir zamanlar Cumhuriyetin devletçi siyasetiyle alay eden kendisidir. Diz çöküp günah çıkaracağına, başkalarını yargılıyor. Anlaşılan “eşiyle birlikte Urla’yı gezen” R.T. Erdoğan’ın etkisinde kalmış.

***

'BUGÜNDEN TEZİ YOK ÖZKÖK DE ÖĞRENSİN'

Öte yandan Mariana Mazzucato, devletin devletçi yorum ve uygulamasını keşke genç Türkiye Cumhuriyeti’nden öğrenseydi. Bugünden tezi yok Ertuğrul Özkök de öğrensin.

Bize ilkokulda (1943-1948) devletçiliğin tanımını şöyle ezberletmişlerdi: 'Özel teşebüsün yapamadıklarını devletin yapmasıdır.' Bu, genç Cumhuriyetin planlı ekonomi modelidir. Sümerbank, Etibank, ağır sanayi böyle kurulmuş; halk Sümerbank mağazalarından, yerli mallar pazarından kesesine uygun, ucuz kumaş, kaput bezi, basma, pazen, ayakkabı, hazır elbise satın almıştır. Anlaşılan artık Sümerbank’tan giyinmek istiyor muhterem."

Etiketler
Cumhuriyet Gazetesi Hürriyet Ertuğrul Özkök Hürriyet Gazetesi