Türkiye’nin ‘kasetlerle’ imtihanı 3: Alaattin Çakıcı’nın hükümet düşüren kayıtları
KKTC’de yaşanan kaset skandalları, akıllara Türkiye siyasetinin ‘kayıt’ geçmişini getirdi. 1998 yılında Alaattin Çakıcı’nın hükümet düşüren kasetleri ise bu kayıtların başında geliyor.
SERHAT YILMAZ / GERÇEK GÜNDEM
Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti, siyasetçilerin ortaya saçılan ‘müstehcen kasetleri’ ile sarsılıyor.
KKTC’deki sarsıntının Türkiye’de bir depreme dönüşüp dönüşmeyeceği henüz bilinmezken; Türkiye’nin kaset geçmişi, bir kez daha gündeme geliyor.
‘Türkiye’nin kasetlerle imtihanı’ dizisinde önce 1980’lı yılların Özal hükümetindeki rüşvetçi bakanın kasetlerini ve 90’lı yıllarda Alaattin Çakıcı’ya ‘kaç’ diyen Devlet Bakanı’nı konu almış, daha sonra 2011 yılına uzanarak MHP’deki 10 üst düzey istifalı büyük depreme bakmıştık.
Dizinin üçüncü haberinde, yeniden 1998 yılına dönüyoruz, sahnede ise bir kez daha Alaattin Çakıcı var.
ALAATTİN ÇAKICI SAHNEDE
Susurluk Kazası ile ortaya çıkan mafya, devlet, sermaye ilişkilerinin Türkiye siyasetinde yarattığı deprem henüz tazeyken; CHP’li Fikri Sağlar, kendisine ulaştırılan bir ses kaydını kamuoyu ve basınla paylaşıyor.
Tarih 13 Ekim 1998.
HATIRLAYALIM: FİKRİ SAĞLAR ANLATIYOR
Yıllar sonra Sağlar, kendisine ulaşan kasetin öyküsünü, ‘Susurluk’ isimli kitabında anlatıyor.
‘’Kendisini müfettiş olarak tanıtan kamu görevlisi önemli bir konuda görüşmek istedi’’ diye yazan Sağlar, konuşma sonrası yapılan görüşmede kendisine ‘’Dostlarımın elinde Türkbank ihalesinde baskı yapıldığını ispatlayacak belgeler var’’ denildiğini aktarıyor.
Bu görüşmenin ardından Sağlar’a, 5 ay önce kayda alınmış Alaattin Çakıcı ve iş insanı Korkmaz Yiğit arasındaki telefon görüşmesinin kayıtları bir zarf içinde ulaştırılıyor.
(Alaattin Çakıcı)
(Korkmaz Yiğit)
TÜRKBANK İHALESİ
Kaydın konusu ise yukarıda bahsedildiği üzere Türkbank ihalesi.
1913 yılında Adapazarı’nda kurulan Türkiye’nin ilk özel bankası olma özelliğine sahip Türkbank, 1994 yılında Hazine’ye devredildi.
Ancak TMSF tarafından bankanın %84,52'lik hissesi kamu ihalesiyle 4 Mayıs 1998 tarihinde satışa çıkarıldı.
4 Ağustos’ta yapılan ihalede Korkmaz Yiğit'in inşaat şirketi Bank Ekspress, 600 milyon dolar ile en yüksek teklifi yaparken; onu 595 milyon dolar ile Zorlu Holding’e bağlı DenizBank takip etti.
Çakıcı – Yiğit kaydı da bu ihaleye düşen ‘mafya’ gölgesini içeriyordu.
İHALEDEN 6 SAAT SONRA ULAŞTIRILAN KAYIT
18 Mayıs’ta İstanbul polisi Korkmaz Yiğit’in telefonlarını dinleme konusunda Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne bir başvuruda bulunuyor.
Başvuru gerekçesi ise ‘organize suçla mevcut bağları ve para transferine ilişkin makul gerekçeler’ olarak açıklanıyor.
DGM’nin başvuruyu kabul etmesi sonrası, emniyet Yiğit’in telefon konuşmalarını dinlemeye başlıyor.
İhaleden iki ay önce 21 Mayıs 1998 tarihinde kaydedilen bir görüşme ise bahse olan sürecin başlangıcı olarak kabul ediliyor.
Ancak iddiaya göre, ses kaydı yetkililerden saklanıyor ve kayıt ihaleyi düzenleyen TMSF’ye ihale sürecinin tamamlanmasından 6 saat sonra ulaştırılıyor.
Sağlar’a ulaştırılan kaset de Çakıcı ve Yiğit arasındaki ihaleye katılan diğer şirketlerin tehdit edilmesi yönündeki bu konuşmaları içeriyor.
Ve Sağlar’ın kaydı kamuoyu ile paylaşmasıyla tüm Türkiye, büyük skandalla yüzleşmiş oluyor, 13 Ekim’de kamuoyu ile paylaşılan kayıt sonrası TMSF, 15 Ekim’de ihalenin iptal edildiğini duyuruyor.
KAYITTA NELER VAR?
Peki yetkililerden saklanan ve Fikri Sağlar’ın kamuoyu ile paylaşmasıyla gündeme gelen ses kaydında neler konuşuldu?
Elbette kaydın daha uzun olduğu biliniyor ancak küçük bir kısmı şöyle:
Korkmaz Yiğit: Şu ana kadar on kişi ihale dosyasını aldı.
Alaattin Çakıcı: İsimlerini verebilir misin abi?
Korkmaz Yiğit: Onlarla bir temas kurmak lâzım diye düşünüyorum. İcap ederse bir müdahale edilebilir.
Alaattin Çakıcı: Anladım abi.
Korkmaz Yiğit: Ben sana isimleri vereyim. Koç, Sabancı, Cavit Çağlar, Ökkeş Başer, Süzer Polat, Oğuz Çarmıklı, Mehmet Nazif Günal, Aydın Doğan, Ayhan Şahenk, Mehmet Karamehmet, Erdoğan Demirören, Aydın Bolak…
Alaattin Çakıcı: Evet, tamam abi.
KAYIT EMNİYETE AİT
CHP’li Fikri Sağlar’a söz konusu kasetin kim tarafından ulaştırıldığı bilinmezken; kaydın emniyet tarafından yapılan dinleme sonucu kaydedildiği yani emniyetten sızdırıldığı ilerleyen günlerde ortaya çıkıyor.
Dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, mahkemede verdiği ifadede “Sağlar'ın kaseti ile Emniyet’in kasetini mukayese ettim. Aynısı olduğu kanaatine vardım” diyerek yayınlanan kasetin Emniyet’e ait olduğunu doğruluyor.
KORKMAZ YİĞİT, MESUT YILMAZ’IN BAŞINI YAKIYOR
Ses kaydının başrollerinden Korkmaz Yiğit, 12 Kasım’da polise verdiği ifadeyle skandalın sadece mafya ve sermaye arasında olmadığını, devletin hatta başbakanın da işin içinde olduğunu açıklıyor.
Yiğit, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner’in kendisini teşvik ettiğini hatta teşvik için kamu bankalarından kredi teklif edildiğini öne sürüyor.
(Mesut Yılmaz)
(Güneş Taner)
VE HÜKÜMET DÜŞÜYOR…
Yiğit’in ifadesi sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde soruşturma komisyonu kuruluyor.
Yılmaz ifadeye çağrılıyor ve hükümeti güvenoyunu kaybederek 11 Ocak 1999’da düşüyor.
YÜCE DİVAN YOLU GÖRÜNDÜ
TBMM komisyonunda çok sayıda gazetecinin dinlenmesi sonucunda Yılmaz, ihaleye fesat karıştırmaktan suçlu bulunuyor fakat 1999 seçimleri araya girince komisyonun raporu hasıraltı ediliyor.
Ancak Yılmaz, ihaleye fesat karıştırma suçlamasından kurtulamıyor.
2002 Genel Seçimleri sonrasında, Yılmaz ve Taner’i yeniden dinleyecek bir komisyon kuruluyor, 25 Haziran 2004 tarihinde komisyon tarafından hazırlanan rapor, önceki raporla aynı sonuçlara vararak; iki ismin Yüce Divan’da yargılanmasını öneriyor.
13 Temmuz 2004’de milletvekillerinin oylarıyla kabul edilen rapor sonrası Yılmaz, Anayasa Mahkemesi’nde yargılanmak istiyor.
27 Ekim günü mecliste yapılan oylamada iki isim ayrı ayrı Anayasa Mahkemesi'ne gönderiliyor.
SUÇLARI TESCİLLENİYOR
1998 yılının sonbaharında başlayan kaset skandalı Anayasa Mahkemesi’nin 2006 yılında verdiği karar ile sonlanıyor, Yılmaz ve Taner, ihaleye fesat karıştırmaktan suçlu bulunuyor fakat cezaları erteleniyor.
YILMAZ’DAN YILLAR SONRA GELEN İTİRAF
Mesut Yılmaz’ın 2016 yılında Al Jazeera’ye verdiği demeç ise dikkat çekiyor.
‘’Kasetten haberim yoktu. Bana gazeteci Tuncay Özkan böyle bir kasetin varlığından bahsetti’’ diyen Yılmaz, ‘’Ben de, o zamanki Emniyet Genel Müdürü (Necati Bilican) ve İstihbarat Daire Başkanı'nı (Sabri Uzun) çağırdım. İkisi de, kasetle ilgili kendilerinde bir bilginin olmadığını, illegal dinleme sayesinde kasetin elde edilmiş olabileceğini söylediler” ifadelerini kullanıyor.
Kasetle ilgili bilgiyi almasının ardından ihale işlemini iptal ettirdiğini öne süren devrik başbakan, “Ben ihaleyi iptal ettirdiğim gün, Fikri Sağlar kaseti basın toplantısı ile duyurdu” diye konuşuyor.
BU KEZ MEDYAYA UZANIYOR
Türkiye’nin kaset skandalları, toplumsal hafızadaki yerini korurken; organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in 2021 yılının Nisan ayında başladığı ifşaatlarıyla ‘kayıt skandalları’ bu kez medyaya da sıçrayacak, ekranların bilinen yüzleri büyük suçlamalarla kariyerlerine veda edecekti.
DİZİNİN 4. BÖLÜMÜ SALI GÜNÜ: 'Sedat Peker ve Özışık kardeşler'
Türkiye’nin ‘kasetlerle’ imtihanı 2: MHP’de 10 istifalı büyük deprem