Hasta tutsak ve hükümlülerin aileleri 'Adalet Nöbeti' başlattı: Cenazesi gelmesin diye korkar olduk
Diyarbakır Barosu'nda hasta tutuklu ve hükümlülerin aileleri tarafından başlatılan 'Adalet Nöbeti' 10'uncu gününe girdi. Aileler, "Cenazesi gelmesin diye korkar olduk" dedi.
Pandemi nedeniyle geçen yıl cezaevlerinde birçok adli tutuklu ve mahpus, Covid-19 izne çıkarılmış olsa da hasta siyasi tutuklu ve hükümlüler, cezaevlerinde tutulmaya devam edildi. Diyarbakır Barosu'nda yakınları hasta tutsak ve hükümlü olan ailelerin başlattığı 'Adalet Nöbeti' ise 10. gününe girdi.
BBC Türkçe'te konuşan İnci Güler Altındağ, 28 yıldır mahpus olan ve müebbet hapis cezası alan ağabeyi Abdülselam Güler için eyleme katılanlardan biri.
'CENAZESİ GELMESİN DİYE KORKAR OLDUK'
Kalp hastası abisini uzun zamandır göremediğini belirten İnci, son görüşte abisinin nefes alıp vermekte güçlük çektiğini anlatıyor:
"Şu an 51 yaşında, cezaevi koşulları çok zor, başına bir şey gelecek diye elimiz yüreğimizde, kötü bir haber gelecek diye artık telefonları bile korkarak açıyoruz, rahmetli annem ölünceye kadar af çıkar diye umutlandı, biz de cenazesi gelmesin diye korkar hale geldik."
Pandemide adli mahpuslara tanınan Covid-19 iznine değinen İnci, siyasi tutukluların paketin dışında kalmasını adil olmadığını söylüyor.
'CEZAEVİNDE KALAMAZ' RAPORUNA RAĞMEN TAHLİYE EDİLMİYOR
Hasine Güler'in de eşi ve oğlu da müebbet hapis cezası almış. 26 yıldır mahpus olan ve İskenderun cezaevinde tutuklu eşi Sıddık Güler'in birçok hastalığı olduğu, Adli Tıp Kurumu'ndan (ATK) alınan "Cezaevinde kalamaz" raporuna rağmen bırakılmadığını anlatıyor.Yaşlı kadın, eşinin iki defa korona olduğunu ve çok ağır atlattığını belirtiyor. Aileye daha yakın olması için Diyarbakır Cezaevi'ne nakil talepleri ise reddedilmiş. Kendisinin de birçok sağlık sorunu olduğunu söyleyen Hasine Güler, bu yüzden uzun zamandır eşini ve oğlunu görmeye gidemediğini söylüyor:
"Eşimin sağlık durumu kötü, onu en son üç yıl önce ziyaret edebildim, görüşe tekerlekli sandalye ile gelebildi, şimdi durumu daha da kötüymüş. Birçok hastalığı var, hastaneye son gidişinde elleri kelepçelenince gitmek istememiş. Korona çok kötü etkilemiş, su içmeyi bile unutur hale gelmiş."
Adaletten başka bir taleplerinin olmadığını söyleyen Hasine Güler, yaşlı eşinin kendi ihtiyaçlarını gidermeyecek durumda olduğunu vurguluyor ve ekliyor: ''Yeter ki onu bıraksınlar, tedavisini evde biz yapabiliriz.''
'ÜÇ GÜN ÜÇ GECE ANLATSAM YETMEZ'
Feyziye Kolakan'ın oğlu Ahmet de 28 yıldır hapiste. Oğlunun kalp, böbrek, tansiyon, mide gibi birçok hastalığının olduğunu söyleyen yaşlı kadın, "O kadar çok dertliyim ki üç gün üç gece anlatsam bitmez" diyor.
Maddi imkansızlıklardan dolayı seyrek aralıklarla ziyaretine gidebiliyormuş, pandemi de eklenince dört yıldır onu görememiş. "Bandırma çok uzak, ben de yoksul bir insanım, üç dört yılda bir ancak ziyarete gidebiliyorum. Oğlum gibi binlerce hasta mahpus var, çocuklarımız ölmeden serbest bırakılsın istiyoruz" diyor.
İHD: CEZAEVLERİNDE ÇOK SAYIDA HAK İHLALİ YAŞANIYOR
Aileleri ziyaret eden Türkiye İnsan Hakları Vakfı yöneticilerinden Murat Aba ise cezaevlerinde birçok ihlalin yaşandığını iddia etti. Aba'ya göre, pandemi nedeniyle uzun süredir hastanelere gidiş gelişte birçok hak ihlali yaşanıyor:
"Kişi cezaevine girerek zaten cezasını çekiyor ama bunun yanında insan olmaktan kaynaklı çoğu hakkı elinden alınıyor. Birçok cezaevinde avukat ve müvekkil görüşmeleri artık telefonla yapılıyor ve telefonun diğer ucunda cezaevi idaresi var. Hasta mahpuslar için randevular çok geç veriliyor, muayeneye bile elleri kelepçeyle götürülüyorlar."