Gezi Davası'nda Osman Kavala için karar açıklandı: Tutukluğu devam edecek
Osman Kavala'nın tek tutuklu sanık olarak yargıladığı Gezi Davası'nda ara karar açıklandı. Bir sonraki duruşma 17 Ocak 2022 tarihinde gerçekleştirilecek.
GERÇEK GÜNDEM - FIRAT FISTIK / Osman Kavala’nın 1487 gündür tutuklu olduğu Gezi davasının ikinci duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Savcı, Osman Kavala hakkında tutukluluğun devam etmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, oy çokluğuyla Osman Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verdi. Bir sonraki duruşma 17 Ocak 2022’de görülecek.
Dava kimlik tespitleriyle başladı. Kimlik tespitlerinin ardından avukat itirazlarına geçildi. Gezi davasında Çarşı grubu avukatlarından Ersan Şen konuşması nedeniyle mahkeme başkanı tarafından uyarı aldı. Şen ifadesinde "Hodri meydan. Bir tane delil, ses kaydı getirin biz de savunmamızı yapalım" dedi.
İtirazların ardından sanık savunmalarına geçildi. Can Atalay, “Bu dosyanın bir tutuklu sanığı var. Biz size uzun uzun Gezi’yi anlatmak istiyoruz. Bir sonraki duruşmada savunmamızı sunmak isteriz” dedi.
"BU İDDİANAMEDEN SONRA HER ŞEY CASUSLUK KAVRAMINA DAHİL EDİLEBİLİR"
Osman Kavala’nın avukatlarından Deniz Tolga Aytöre şunları söyledi: “Gezi dosyasından beraat kararı verildi. Beraat kararı verilince apar topar bir suç bulunması gerekiyordu. Üretilen suç, casusluk suçuydu. Savcıdan bilgi ve belgeyi istiyoruz. Gizlilik içeren belgeyse zaptı olması lazım. Biz de ona göre ‘Almadık, şöyle aldık’ diyebiliriz. Ama bize bir şey söyleyin. Suçun maddi unsuru yok. Casus suçunun altı, üstü her şeyi belli. Muğlak falan değil. Kozmik Oda dosyası var. Girenler hakkında beraat kararı verildi. Bu suç yeri geldiğinde bu kadar sınırlanabiliyor ama Osman Kavala hiçbir yasal düzenlemeye aykırı olmadan sivil toplum kuruluşu faaliyetleri suç olabilir deniyor. Bu iddianameden sonra her şey casusluk kavramına dahil edilebilir. Herkes casus sayılabilir. Bir insanı casuslukla suçluyorsanız geleceğini de yargılıyorsunuz.”
Kavala’nın tutukluluğu sürüyor; gözler Avrupa Konseyi’nin alacağı kararda
Tutukluluktan daha vahimi gerekçeleri. 8 Ekim ve 5 Kasım’daki kararların gerekçelerinden bahsediyorum. Bunlar Gezi dosyasının delili. Bu dosyaya ait olmayan, savunması alınmayan delilleri alıp casusluk dosyasının delili olarak gösterip tutukluluk veremezseniz. Zaten delil olsa Gezi dosyasından tutukluluk kararı verilirdi.
"BURAM BURAM SUÇ KOKAN BİR İDDİANAME"
“Masak raporunda casuslukla ilgili bir tespit mi var? Anlayabilmiş değiliz. HTS kayıtlarına bakın. Bu iddianame buram buram suç kokan bir iddianame. Çünkü ben gerekli yerlere başvurdum. Mahkeme yalan söylüyor bu iddianamede. Henry Barkey ile yoğun telefon konuşmaları oldu diyor. Hiçbir görüşme olmadığına dair rapor var. Bir tane görüşme içeriği gösterebilir misiniz? İspat var mı yok, baz istasyon kayıdı var mı yok, rapor var mı yok. Siz bu tutuklamayı nereden çıkardınız? Tanıklar dinlendi. 7 ayda bir duruşma, ara karar yok. Tutukluluk gerekçelerinden birini neden sormadınız. ‘Henry Barkey ile neden görüştünüz, hangi ülke için casusluk yaptınız?’ demediniz. Bu yargılama bu kadar lakayit yapılamaz, bir insanın hürriyeti böyle gasp edilemez.”
Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar, “Açıkça söylemek gerekir. Mahkeme bugüne kadar AİHM’nin vermiş olduğu ihlal kararı sanki yokmuş gibi, kendi kanunlarımız içinde dolaşıyoruz. Hayır, ortada sözleşmeye aykırılık var. Giderek Türkiye Cumhuriyeti’ni uçurumun kenarına doğru götürüyoruz” diye konuştu.
Bayraktar şöyle devam etti: “Siyasi baskı altındayız. Hiçbir siyasetçinin ‘Şunun artığıdır’ deme hakkı yoktur. Cezaevinde sadece günlerin geçmesini bekleyen bir insana ‘Mahkum olacaktır, Türkiye’den dışarı çıkarılacaktır’ demeye hakkı yoktur. Sadece bizimle ilgili ihlal değil. Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığının ihlali de ortaya çıkıyor. Siyasetin buna karışmaması lazım. Siz bugün ‘Yargı bağımsız mı değil mi’, bunun kararını vereceksiniz.”
Savcı, Osman Kavala hakkında tutukluluğun devam etmesini talep etti. Mahkeme heyeti, oy çokluğuyla Osman Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verdi. Bir sonraki duruşma 17 Ocak 2022’de görülecek.
Davada yargılanan Erol Özdil, “Polis, evde bulduğu meşaleden bomba yapacağımı iddia etti. Zaten bunlar bizim 40 yıldır tribünde kullandığımız materyaller. Şu an da var. Kırtasiyelerde dahi satılıyor. Öyle ki satışı serbest, alışı yasak” dedi.
"POLİS BİZİ ÇAĞIRDI, TEŞEKKÜR ETTİ"
Ayhan Güner de “Biz evimizde oturuyorduk. Polis bizi aradı Etiler Karakolu’na gelir misiniz dediler. Bize yardımcı olun, koordinasyon sağlayın dediler. Yolları açtık, insanları sakinleştirdik. Beşiktaş’ta bir tane insan ölmedi. Boynumuza sarıldılar, teşekkür ettiler. Şimdi de buradayız. 10-20 gün boyunca Emniyet ile irtibat halindeydik. Evimizin önündeki fotoğrafı koymuşlar. Osman Kavala’ya da yazık” diye konuştu. Güner’in avukatı ise “Çarşı’daki insanlara Emniyet plaket verdi. Plaket veren bir ekip var. Emniyet müdürlerinin de bu dosyada olması lazım o zaman. Plaket vermişler” dedi.
Çarşı sanıkları şu savunmaları yaptı:
Ayhan Alpaslan: “Beşiktaş’ın şampiyonluğu çalındıysa TFF’ye yürürüz. Tribünü siyasete karıştırmayınız. Bu suçlamaları kabul etmiyorum. Ben ülkücü bir insanım, MHP’ye oy veririm.”
Erdener Karataş: “Neye karşı savunma yapacağımı bilmiyorum. Buradaki kimseyle bir bağlantım yok. O dönemlerde okuyordum. Gazeteci adayıydım, bu dava yüzünden eleştirilere maruz kalıyorum. Beşiktaş’ın taraftarıyım. Geçen davada Türk bayrağını yakmakla suçlandık, bu insanların bunu yapabileceğini nasıl düşünüyorlar inanılır gibi değil.”
Halil İbrahim Erol: “Telefon tapeleri dinlendiğinde neden orada olduğumuz belli. Galatasaray taraftarlarıyla konuştuk, anlaştık. Kavga etmeye gittik. Sonra olayların içinde bulduk kendimizi.”