Aysel Tuğluk'un durumunu ağabeyi anlattı: 'Endişem kardeşimi kaybetmemiz'
Demans tanısı konulan Aysel Tuğluk'un tutukluluğu devam ediyor. Ağabeyi, "Endişem, bunun ilerlemesi, geri dönülemez bir yere gelmesi, kardeşimi kaybetmemiz" derken, Saymaz, "Annesine bir mezar çok görüldü. Kızına hastane yatağı çok görülmesin" dedi.
İsmail Saymaz, Halk TV’nin internet sitesindeki köşesinde, HDP’nin tutuklu bulunan eski Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un sağlık durumunu ve yaşadıklarını aktardı.
“TABUTU MEZARDAN ÇIKARILIP TUNCELİ’YE GÖNDERİLDİ”
Saymaz, “Aysel Tuğluk hafızasını, Türkiye vicdanını kaybediyor” başlıklı yazısında Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesinde yaşananları hatırlattı:
“Ankara Gölbaşı'ndaki İncek Mezarlığı 13 Eylül 2017 günü insan haysiyetinin ayaklar altına alındığı bir barbarlığa tanıklık etti. Dönemin HDP Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi Hatun hanım toprağa verilirken, bir grup mezarlığa ve cenazeye saldırdı.
‘Terörist cenazesi gömdürmeyiz!’ diye tehdit ettiler. ‘Burası Ermeni mezarlığı değil!’ dediler.
Hatun hanımın tabutu mezardan çıkarılıp Tunceli'ye gönderildi.
Kızı Aysel Tuğluk, Kandıra F Tipi Cezaevi'nde tutukluydu. İzinle katıldığı törende yaşadığı acı, ruhunda geri dönülmez bir yıkım yarattı.”
“ANNESİNİN ÖLÜMÜ VE CENAZESİNDEN SONRA SAĞLIĞINI KAYBETTİ”
“Aysel Tuğluk, Kürt siyasi hareketinde iyimser tavrıyla biliniyordu. Hatta Ahmet Türk ile birlikte güvercin kanat diye anılıyordu” diyen İsmail Saymaz, Tuğluk’un siyasi hayatını anlattığı yazısını şöyle sürdürdü:
“Sevr endişesini haklı buluyor, emperyalist tehdide karşı uyarıyor, ‘Kürtlerin en büyük müttefiki Türkler, Türklerin en önemli müttefiki Kürtlerdir’ diye yazıyordu. Ve Atatürk için, ‘O bir mucizedir, ölümsüzdür’ diyordu.
Tuğluk, 2007 ve 2011'de milletvekili seçildi. HDP'nin genel başkan yardımcısıydı.
PKK ile bağlantılı olduğu iddia edilen Demokratik Toplum Kongresi soruşturmasında 28 Aralık 2016'da tutuklanan Tuğluk, örgüt yöneticiliği suçundan 10 yıl hapse çaptırıldı. Tuğluk, Kocaeli F Tipi Cezaevi'ne kondu. Annesinin ölümü ve cenazesinden sonra sağlığını kaybetti.
KOÜ: CEZAEVİNDE TEK BAŞINA KALAMAZ
Tuğluk'a 15 Mart 2021'de Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde demans tanısı kondu. Tuğluk, 18 Haziran'daki muayenesinde, ‘cezaevine girdikten sonra annesini kaybettiğini, bu durumun kendini çok etkilediğini’ söyledi.
KOÜ Adli Tıp Anabilim Dalı dört ay süren incelemelerden sonra 12 Temmuz'da kesin raporunu açıkladı.
Raporda şöyle deniyor:
‘Tuğluk'taki demansın ilerleyebileceği, cezaevi koşullarında tıbbi destek ve bakımın yeterliliğinde sorun yaşanabileceği, yaşamını bir başkasının yardımı olmaksızın sürdürmesinin mümkün olmadığı, zorunlu ihtiyaçları karşılayamayacağı, infazının ertelenmesi gerektiği, infaz kurumunda hayatını yalnız idame ettiremeyeceği...’
ADLİ TIP, BİR GÜNDE KARŞI RAPOR VERDİ
KOÜ'nün raporuna rağmen Tuğluk, Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi. Adli Tıp, bir gün süren inceleme sonunda aksi yönde kanaat bildirdi. 'Tuğluk'un bir ceza infaz kurumunda hayatını yalnız başına idame ettirebileceği, tedavisi ve düzenli kontrolleri sağlanarak, cezaevinde infazına devam edilebileceği' savunuldu.
Savcılık, infaz ertelenmesi talebini reddetti.
Tuğluk'un avukatları ise dosyanın Adli Tıp Üst Kurulu'na gönderilmesi için başvurdu.”
“TEDAVİSİ BİTER, SONRA GİDER YATAR”
İsmail Saymaz, Aysel Tuğluk’un ağabeyi Alaattin Tuğluk’la yaptığı konuşmayı da aktardı:
“Tuğluk'un şu dünyada, mühendis ağabeyi Alaattin Tuğluk'tan başka bir akrabası kalmadı. Alaattin Tuğluk, önceki günkü açık görüşten karamsar ayrıldığını ifade ediyor.
Şöyle devam ediyor:
‘Kardeşimi iyi görmedim. Soruyu 3-4 kez soruyor. Bazı şeyleri hatırlamıyor. Mesela, aileden birisini soracak. 'Kimdi, kimdi?' diyor. Onlar yakın insanlar, tanımaması mümkün değil. Endişem, bunun ilerlemesi, geri dönülemez bir yere gelmesi, kardeşimi kaybetmemiz... Yol yakınken, tedavi istiyorum. Bir heyet daha incelesin ve ona göre karar verilsin. Şu an 1-2 ilaç veriliyor. Yeterli değil. Tedavisi biter, sonra gider yatar.’
Tuğluk'a "Ailenizde demans var mı?" diye sordum. "Hayır" dedi.
Peki, ne tetikledi? Yanıtı şöyle:
‘Annem dul kaldığında 28 yaşındaydı. Aysel'le beraber büyüdüler. Aysel, her şeyiydi. Aysel'in cezaevinde olması annemi yıktı. Aysel, 'Benim yüzümden öldü' diye düşünüyor. Bir de cenazede olanlar... Benim düşüncem, Aysel'in mezarın başında ağlaması gerekiyordu. Yaşadığı suçluluğu belki de toprağa dökecekti. Bunu yapamadı.’”
“ANNESİNE BİR MEZAR ÇOK GÖRÜLDÜ KIZINA HASTANE YATAĞI ÇOK GÖRÜLMESİN”
İsmail Saymaz, yazısını şöyle bitirdi:
“Aysel Tuğluk, beş yıldır cezaevinde yatıyor. Eğer siyasi af çıkmazsa üç yıl kadar daha tutuklu kalacak. Neden? Bomba mı attı? Bir cinayet mi işledi? Silahlı saldırıya mı katıldı?
Düşüncelerine katılır ya da katılmazsınız, ancak Tuğluk'un terörist olduğunu savunmak, gülünç ve boşuna bir çaba. Esasen, çoktan tahliye edilmesi gerekirdi.
Tuğluk'un bağımsız bir sağlık kurumu tarafından muayene edilmesi ve tedavisi tamamlanana kadar serbest bırakılması mümkündü. Çünkü hafızasını yitiriyor, Tuğluk.
Doğum tarihini artık hatırlamıyor örneğin. Ayın kaçı olduğunu ve yılı yaklaşık olarak söyleyebiliyor. Günü bilmiyor.
Türkiye'ye dair hafızasında son kalan, dört duvar ve parmaklıklar olmasın. Annesine bir mezar çok görüldü. Kızına hastane yatağı çok görülmesin.”