Demiryolu işçileri: TCDD'de özelleştirme kapıda
Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) İzmir Şubesi'nin sürgünlere karşı başlattığı oturma eyleminde sendika avukatı "Daha önce MKE'de de şemalar yayınlandıktan bir ay sonra taslak TBMM'ye gelmişti. Artık TCDD için de özelleştirme kapıda'' dedi.
İzmir Alsancak Garı önünde toplanan Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) üyesi demiryolu işçileri, sürgünlere karşı başlattıkları oturma eyleminin 49. haftasında da hükümete ve TCDD yönetimine tepki gösterdi.
BTS İzmir Şube Hukuk Sekreteri Necat Sezginer'in okuduğu basın açıklamasında TCDD'nin özelleştirilmesi için kritik bir sürece girildiğine vurgu yapıldı.
"KAMU KURUMLARININ İÇİ BOŞALTILIYOR"
Açıklamada şöyle denildi:
"Emekçilerin yanında yer almak yerine İktidarın koltuk değneği olarak hareket edenler TCDD'nin özelleşmeyeceğini ifade ederek BTS hariç şu ana kadar çalışanların tepkilerini dindirdiler. Ama özelleştirme artık kapıda. TCDD'de kurulacak holdingin ve onun altında oluşturulacak A.Ş’lerin organizasyon şemasının bilerek sızdırıldığını düşünüyoruz. Daha önce MKE'de organizasyon şemaları yayınlandıktan yaklaşık bir ay sonra taslak meclise gelmişti. Ondan sonra olanları ise herkes biliyor. MKE geçtiğimiz cumartesi günü bir twit atarak Katar’ın milli gününü kutladı. MKE’de özelleştirme olmadı diyenler, bırakın özelleştirmeyi halen MKE’ye yerli diyebiliyor musunuz? Kamusal varlıklarımız ve hizmetler özelleştiriliyor, parası olmayan ne sağlık hizmeti ne eğitim hizmeti alabiliyor. Tüm kamusal varlıklarımız emperyalistlere ve yerli işbirlikçilerine peşkeş çekiliyor. Ekonomik krizlerle mücadelede bir koz olması gereken kamu kurumlarının içi boşaltılıyor ya da özelleştirilerek peşkeş çekiliyor. İronik şekilde ittifaklarının adını Cumhur koyanlar ise krizin tüm faturasını cumhura yani halka yüklüyorlar."
"KRİZ YOK DEMEK GERÇEĞİ DEĞİŞTİRMİYOR"
Emekçilerin art arda gelen zamların altında ezildiği belirtilen açıklama şöyle devam etti:
"İnsanlık dışı koşullarda çalışmaya ve yaşamaya mahkum edilen emekçiler olarak iğneden ipliğe her şeye ardı ardına gelen zamlarla, kabaran faturalarımızla, ödediğimiz vergilerle, iflas eden, kapanan işyerleriyle, artan işsizlikle, krizi iliklerimize kadar yaşıyoruz. Dolayısıyla birilerinin ‘kriz, miriz yok’ demesi hatta kriz kelimesinin kullanılmasını adeta yasaklaması yaşadığımız gerçeği değiştirmiyor. Kamu emekçileri, yeni istihdam politikalarıyla farklı statü ve ücret uygulamalarıyla parçalanmış, emekçiler bireysel kurtuluşu çare görmeye itilmiştir veya sendikal mücadele güdümlü konfederasyonlarla boğulmaya çalışılmaktadır. Yandaş işçi, memur sendika ve konfederasyonları, işveren kuruluşları AKP ve Saray’ın uyguladığı ekonomik ve siyasal politikalara karşı gelişebilecek tepkileri yok etmede koltuk değnekliği görevi görmek üzere seferber edilmiştir. Bir de ortada ülkede yaşanan her şeyi dış güçlere bağlayan bir kesim var. Dış güçlere bağlı bir oyun varsa 19 yıldır küresel güçlerin ekonomik reçetelerini milim şaşmadan uygulayan, özelleştirmelerle kamu kaynaklarını küresel güçlerin hizmetine sunan, BOP projesine eş başkanlık yapanlar bu oyunun as oyuncularıdır."
(ANKA)