Türkiye'nin 'ekmek' mücadelesi: Buğday üretimi nasıl düştü, Rusya satmazsa ne olacak?

Rusya’nın ihraç ürünlerine getirdiği kısıtlama Türkiye’de “Buğdaya da yasak gelir mi” endişesine yol açtı. CHP’li Sarıbal’a göre un ve ekmekteki asıl sıkıntı Rusya değil Türkiye’nin tarım politikasının olmaması.

Türkiye'nin 'ekmek' mücadelesi: Buğday üretimi nasıl düştü, Rusya satmazsa ne olacak?

GERÇEK GÜNDEM - SAMİ MENTEŞ

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri harekatı, dünyadaki dengeleri sarstı. Rus askerleri Ukrayna’nın başkenti Kiev’e ilerlerken, Batı ülkeleri, Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımları devreye soktu.

Çatışmaların başladığı günden bu yana denge siyaseti yürüten Türkiye de başta tarım ürünleri olmak üzere birçok alanda çatışmaların etkisini hissetti.

Rusya’da ithalatın aksaması nedeniyle ayçiçek yağında başlayan sıkıntılar, fiyatların artmasına, marketlerde yağ kuyruklarının oluşmasına neden oldu.

PUTİN’DEN YASAK KARARI

Rus hükümeti, Batı'nın uygulamaya koyduğu yaptırımlara bazı malların ihracatına 2022 yılı sonuna kadar yasak getirerek misillemede bulundu. Yasak getirilen ürünler arasında şimdilik teknoloji, telekomünikasyon, tıp, otomobil, tarım ve elektrik ekipmanları bulunuyor. Listenin tam içeriği henüz bilinmezken, yasak kapsamına alınacak ürünlerin sayısının artıp atmayacağı, Rus hükümetinin inisiyatifinde.

Peki, bu yasaklar Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Ayçiçek yağında yaşadıklarımız başka alanlara da yayılacak mı?

Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı temel gıda maddelerinden birisi de buğday.

Buğdayın yasak kapsamında olup olmadığı henüz bilinmiyor ancak yasak kapsamına alınırsa Türkiye ciddi bir sorunla karşı karşıya kalacak. Buğday üretiminde kendi ihtiyacını karşılayamayan ülkemiz, eksiğini Rusya ve Ukrayna gibi büyük üreticilerden karşılama yolunu seçiyordu.

“AYLIK 1 MİLYON 400 BİN TONA YAKIN BUĞDAYA İHTİYACIMIZ VAR BİZİM HER AY BUNU BULMAMIZ LAZIM.”

Buğdayın yasak listesine alınma ihtimalinde Türkiye’yi nelerin beklediğini sorduğumuz CHP Milletvekili ve CHP Genel Başkan Tarım Politikaları Başdanışmanı Orhan Sarıbal, “Bizim buğday stoğumuz yetersiz. Yurtdışından çok daha pahalı, çok daha risk alarak buğday alma zorunluluğumuz var” dedi.

Türkiye’de buğday hasatı en erken Çukurova’da, Mayıs ayı sonu, Haziran ayında yapılmaya başlanıyor. Dolasıyla hasatların yapılacağı döneme kadar, ülkenin kendisine yetmesi lazım. Sarıbal, şirketlerin elinde ne kadar buğday olduğunu bilmediklerini belirtti ve rekolteye ilişkin şu bilgileri verdi:

“2021 rekoltesine baktığımızda, onlar 17 milyon ton olarak belirlediler ama öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. 14- 15 milyon tonu geçmeyen 2021 rekoltesi var. Dolayısıyla burada ciddi bir problem var bizim açımızdan.

Çünkü buğday tek başına sadece ekmekte kullanılmıyor. Hayvan yeminde kullanılıyor. Diğer birçok gıda ürününde kullanılıyor. Dolayısıyla nereden bakarsanız bakın aylık 1 milyon 300 bin ton - 1 milyon 400 bin ton gibi buğdaya ihtiyacımız var bizim. Her ay bu buğdayı bulmamız lazım. 1 ton buğdayın tümünü öğüttüğünüzde de 1 ton un alamıyorsunuz. Onun içinde kepek çıkıyor, çeşitli ürünler çıkıyor.”

“Rusya’dan ihracatın durdurulması büyük sıkıntı” diyen CHP’li Sarıbal, “Ayçiçek yağının yüzde 88’ini oradan alıyoruz. Mısır alıyoruz, arpa alıyoruz. Birçok ürün alıyoruz. Bu çok ciddi bir karar. Tabi bir kaotik ortamdan bahsetmemek lazım ama bizi bekleyen zor koşullar var” uyarısında bulundu.

“TÜRKİYE’YE BUĞDAY SATMADILAR”

Peki, Türkiye Rusya dışında başka ülkeden buğday bulamaz mı?

Sarıbal’ın yanıtı net: “Bulabilir.” Ancak, Sarıbal’ın bir “aması” var:

“En son Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) 435 bin tonluk ihaleye çıktı geçen hafta. Ancak 285 bin ton alabildi. Neden?

408 dolardan tutun 500 dolara kadar fiyat verildi. O fiyatlar içerisinde 446 dolara kadar olan kısmı TMO kabul etti. Ve o 285 bin tona denk geldi. Peki, toplam teklif ne kadardı? 370 bin ton. Yani 65 bin ton teklif bile gelmedi. İnsanlar Türkiye’ye buğday satmadılar.”

ÇİFTÇİ NEDEN ÜRETMİYOR

Türkiye’nin buğdayda kendisine yetecek üretimi yapamaması da bir başka tartışma konusu. Çiftçinin, para kazanamadığı için üretimden vazgeçtiği ya da başka ürünlere yöneldiği biliniyor.

CHP’li Sarıbal da Türkiye’nin buğdayda kendisine yetebilmesinin yolunun çiftçinin buğdaydan para kazanmasından geçtiği görüşünde:

“Çiftçi para kazanmadığı sürece buğday ekmiyor. Bunu gördük. Özellikle 2021 yılının Eylül ayının sonunda ısrarla söyledik:

- Derhal sertifikalı tohum dağıtın.

- O tohumun, bölge toprağının yapısına göre asgari ölçüde gübre dağıtın dedik.

Ama Türkiye buğday ekimini çoktan geçti. Şu an isteseniz de buğday ekemezsiniz. Dolayısıyla şu anda ekilen alan bellidir. Bunu iktidar biliyor. Çünkü çiftçi kayıt sisteminde herkes bildirdi. Onlarda bu rakam var. Ama daha net bir ürün oluşabilmesi için zamana ihtiyaç var.”

Buğdayın kalitesi zamanla belli olacak. Ekilen tohumun ne kadarının sertifikalı olduğu bilinmiyor. Bazı çiftçilerin bu tohumları kullanmadığına yönelik bilgiler var bunun nedeni olarak da tohumların yüzde 100 pahalanması gösteriliyor.

“ŞİMDİ GÜBRE ATMAK LAZIM AMA FİYATLARI ŞİŞTİ”

Bir diğer faktör ise gübre.

Orhan Sarıbal, konuyla ilgili “Gübre atıldı mı bilmiyoruz. Taban gübresi atılmadıysa verim düşük olacaktır. Diyelim ki kısmen atıldı veya atılmadı, ciddi bir rekolte düşüklüğü olur. Ayrıca şimdi toprak üstü gübre atmak lazım bu aylarda, kalitenin artması için... Dünden önceki gün de tekrar gübre fiyatları şişti” ifadelerini kullandı.

Çiftçinin karşılaştığı sorunlar tohum ve gübre fiyatlarıyla sınırlı değil! Mazot fiyatlarına her gün zam geliyor. Yabancı ot başta olmak üzere birçok ilaç fiyatı da katlanmış durumda…

1980’DE 20 MİLYON TON ÜRETEN TÜRKİYE’NİN ÜRETİMİ NASIL DÜŞTÜ

“Bizi bekleyen çok ağır bir tablo var” diyen CHP’li Sarıbal, şu bilgileri verdi:

“Tabi bu savaş da bunun üzerine geldi. İktidar buna sığınabilir. Ama sorarlar adama 1980 yılında 20 milyon ton buğday üreten bu toprak 2021 yılında bu kadar teknoloji gelişmiş, tarımda ilerleme olmuş, bilgi artmış, nüfusun iki katı olup 88 milyona çıkmış… Sen hala 14 milyon ton buğday üretiyorsun…

Burada ciddi bir sorun olduğunu, bunun da iktidardan kaynaklandığını, savaşla, covidle, dış güçlerle anlatılmayacak kadar açık bir şekilde iktidarın yanlış politikalarının sonucu olduğunu söylemek lazım.”

EKMEK FİYATINI İKTİDAR BELİRLİYOR

Görüldüğü üzere ortada ciddi bir sorun var. Her sorunun da bir faturası…

“Bu faturayı tamamen halka ödetiyorlar” diyen Sarıbal, Türkiye’de sofralara girecek ekmeğin durumuyla ilgili şunları kaydetti:

“Şu anda ekmek fiyatını kim belirliyor? Fırıncılar mı? Büyükşehir Belediyeleri mi? Hayır! İktidar bizzat kendisi belirliyor.

TMO aracılığıyla dışarıdan bugüne kadar 6 bin liraya aldığı buğdayı, un sanayine tonunu 2 bin 600 liraya veriyor. 3 bin 400 lira görevlendirme zararı ederek Hazine’den bu parayı kullanıyor.

Arpayı dışarıdan 5 bin 750 liraya alıp yem sanayine 2 bin 500 liraya veriyor. Oradan da zarar ediyor. Piyasaların şişmemesi için çaba sarf ediyor. Ama sadece yemle sadece buğdayla arpayla bitmiyor ki… Elektrik, mazot, işçilik bütün bunlar hiç tarihte görülmediği kadar aşırı pahalandı.

‘Unun çuvalını 215 liraya veriyorum, buna göre ekmek üreteceksin’ diyor. Fiyatı da belirleyen kendi. Şu anda bedeli büyükşehir belediyeleri ödüyor, bedeli fırıncılar ödüyor, bedeli halk ödüyor ama onlar yine bildiklerini yapıyorlar.”

“AKLIN DURDUĞU TARİHSEL BİR DÖNEMİ YAŞIYORUZ”

CHP’nin tarım politikalarını belirleyen isimlerden olan Sarıbal, sözlerini şöyle bitirdi:

“İnsan tedbir almaz mı? Şu anda birçok ürün ekilmedi. Çıkın deyin ki, ‘tohumu ben veriyorum, gübreyi ben veriyorum, ilacı ben veriyorum. Üretin kardeşim. Benim halkım aç kalacak.’

Şu anda Rusya’ya Ukrayna’ya muhtacız. Böyle bir yönetim biçimi olabilir mi? Aklın durduğu tarihsel bir dönemi yaşıyoruz.”

HALK EKMEK GENEL MÜDÜRÜ GEDİK KONUŞTU

Ekmek fiyatlarının arttığı dönemde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Halk Ekmek, vatandaşın cebini rahatlatan bir görev üstlendi.

Halk Ekmek Genel Müdürü Okan Gedik, Gerçek Gündem’e yaptığı değerlendirmede, Rusya’nın buğday satışını yasaklaması durumunda Türkiye’nin başka pazarlardan ihtiyacını karşılayabileceğini söyledi.

Gedik, şunları kaydetti:

“Dünyadaki tek buğday üreticisi Ukrayna ve Rusya değil. Önemli bölümünü karşılıyorlar. Yüzde 30 – 40 arasında bir ihracat var Rusya ve Ukrayna’dan.

Ama Amerika ve Güney Amerika, Avustralya gibi başka başka bölgelerde de üretim var. Dolayısıyla bizim ana tedarik kaynağımız orası olmasına rağmen eğer böyle bir kısıtlama olursa alternatif kaynaklara mutlaka bakılacaktır.”

POLİTİKA DEĞİŞİRSE EKMEĞE ZAM GELİR

Ekmek fiyatlarında asıl belirleyici olan ise CHP’li Sarıbal’ın anlattığı TMO’nun politikası… Okan Gedik, ekmek fiyatlarında asıl önemli olanın TMO politikası olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tabi bir de TMO’nun politikası ne olacak? Ona dikkat etmek lazım. Şu anda TMO ihalelerle satın alma yapıyor ve onu sübvanse ediyor ekmek üreticilerine. Aynı politikaya devam ederler mi, etmezler mi? Bence kritik soru bu.

Eğer etmezlerse, o zaman maliyet artacağı için zam da gelecektir. Tek gider un değil ekmek üretiminde. Enerji fiyatları da önemli, maya da, işçilik de önemli. Yüzde 100 artış olmaz ama yüzde 30 oranında etkiler diye tahmin ediyorum.”

Etiketler
Rusya Ekmek Türkiye