Vatandaşlığı KHK'li eşine ceza verilmesi gerekçesiyle iptal edildi: 'En temel hukuk ilkeleri tanınmıyor'
Afganistan'da doğan ve 2014 yılında N.M. ile evlenip Türkiye'ye yerleşen P.M.'nin vatandaşlık başvurusu reddedildi. Ret kararı yargıdan döndü ve P. M. vatandaş oldu. İçişleri Bakanlığı dosyayı istinafa taşıdı, P. M.'nin vatandaşlığı iptal edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararnameler (KHK) ile 126 bin kamu görevlisi ihraç edildi.
İhraç edilenlerden biri de Afganistan'da doğup Türkiye'de büyüyen ve devlet memuru olan N. M.'ydi.
KESİN HÜKÜM YOK
Independent Türkçe'den Can Bursalı'nın haberine göre, N. M. kamu görevinden ihraç edildikten sonra 1 yıla yakın tutuklu kaldı ve 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. N.M.'ye verilen cezanın gerekçesi ise, örgütün haberleşme programı olduğu belirtilen ByLock'ta kaydının bulunmasıydı.
Ancak N.M.'nin ByLock'ta kullanıcı adı bulunamadı, herhangi bir iletişimi tespit edilemedi. N.M.'nin dosyası halen Yargıtay'da ve hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmuyor.
İHRAÇTAN ÖNCE AFGANİSTANLI P.M. İLE EVLENDİ
2017 yılında kamu görevinden çıkarılan N. M. ihraç edilmeden önce 2014 yılında, kendisi gibi Afganistanlı olan P. M. ile evlendi.
Evlendikten sonra aile ikamet izni alan P. M. Türkiye'de yaşamaya başladı. Bu süreçte çiftin çocukları oldu.
VATANDAŞLIK BAŞVURUSU REDDEDİLDİ
Türk vatandaşlığı kazanım başvurusunda bulunan P. M.'nin talebi, İçişleri Bakanlığı tarafından reddedildi.
Ret gerekçesi ise, eşi N. M.'nin FETÖ üyeliği suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılması oldu.
MAHKEME RET KARARINI İPTAL ETTİ
P. M. 2018 yılında yaptığı ve reddedilen ilk başvurusunu yargıya taşıdı.
Ankara 9. İdare Mahkemesi, P. M.'nin açtığı davayı kabul etti ve İçişleri Bakanlığı'nın ret kararını iptal etti.
Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin kararında şu ifadelere yer verildi:
"Türk vatandaşlığına geçme başvurusunda bulunan davacının kendisi hakkında evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunduğu, terör örgütü ile irtibatlı veya iltisaklı olduğu yönünde herhangi bir tespit yapılmadığı dikkate alındığında, davacının eşinin mahkumiyetine dair karar gerekçe gösterilerek davacının Türk vatandaşlığına alınma için yapılan başvurunun reddine yönelik tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir."
BAKANLIK İSTİNAFA TAŞIDI, VATANDAŞLIĞI İPTAL EDİLDİ
Mahkemenin bu kararı üzerine P. M. Türk vatandaşlığına hak kazandı. Ancak Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin kararı İçişleri Bakanlığı avukatları tarafından istinafa taşındı. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi, bakanlığın istinaf başvurusunu kabul etti ve Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin kararını iptal etti.
"BAŞVURU KOŞULLARI HER İKİ EŞİ DE KAPSAMALI"
İptal kararında ise "Mevzuatta öngörülen başvuru koşullarının sadece başvuran yabancı açısından değil, her iki eşi de kapsayacak şekilde irdelenmesi gerekliliği vatandaşlık konusunda devletin hükümranlık hakkının bir sonucudur" denildi ve İçişleri Bakanlığı'nın başvuruyu reddetmesinde hukuka aykırılık bulunmadığına hükmedildi.
DOSYA AİHM'DE
P. M. istinafın bu kararını Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Yüksek mahkeme ise yetkisizlik nedeniyle başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verdi. Vatandaşlığı tekrar iptal edilen P.M. son olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 13. maddesinde yer alan etkili başvuru hakkının zedelendiğini, 6. maddedeki adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ve 8. maddedeki aile ve özel hayata saygının ihlal edildiğini belirterek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu.
"EN TEMEL HUKUK İLKELERİ TANINMIYOR"
Avukat Levent Mazılıgüney, müvekkili N.M.'nin ByLock kullanıcısı olduğu gerekçesiyle ceza verilmesine değinerek, "Mobil cihazlarında ByLock tespit edilmedi, kullanıcı numarası, hiçbir iletişim içeriği tespit edilmedi. Hatalı olduğu açık olan operatör kayıtları üzerinden ByLock kullanmakla suçlandı. Sadece kendisi değil eşi ve çocuğu da mağdur ediliyor. Bu durumun hukukla da akılla da izahı mümkün değildir" dedi.
'Suçun şahsiliği' ilkesine atıf yapan avukat Mazılıgüney, "Suç olsa, suç ve cezanın şahsiliği başta olmak üzere en temel hukuk ilkeleri tanınmıyor" ifadelerini kullandı.
"ÜLKEM ADINA ÇOK ÜZGÜNÜM"
"250 bin dolarlık mülk alan yabancıların vatandaş yapıldığı ülkemizde yıllardır ülkemizde yaşayan, evlenip çocuk sahibi olmuş bir kadının vatandaşlık hakkı elinden alınıyor" diyen Mazılıgüney, sözlerini şöyle noktaladı:
"AİHM'e bireysel başvuru yaparken olayları anlatırken ve hak ihlallerini sıralarken yazmak zorunda olduklarımdan bir hukukçu olarak derin üzüntü duyduğumu ifade etmeliyim. Ülkem adına çok üzgünüm."