Yeni Şafak yazarı içini döktü: 'Feministlere mi katılsam' diye isyan etmek de geçiyor içimizden
İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Saydam, Kadınların adaletsizliklerle karşı karşıya olduklarını söyledi. Saydam, "'Feministlere mi katılsam' diye isyan etmek de geçiyor içimizden…" dedi.
İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Saydam, “Feminist olmak geldi içimden…” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Saydam yazısında, çalışma arkadaşı olan bir kadının boşandıktan sonra eski eşinin soyadıyla ilgili kimlik, pasaport ve tapu problemleri yaşadığını anlattı.
Kadınların adaletsizliklerle karşı karşıya olduklarını söyleyen Saydam, "Bazen öyle bir adaletsizlik çıkıyor ki insanın karşısına, işte o zaman 'Feministlere mi katılsam?' diye isyan etmek de geçiyor içimizden…" dedi.
Yazının ilgili kısımları şöyle:
Bizim kültürümüzde feminizm bir türlü tutmaz, geniş kesimlerce benimsenemez… Nedeni basit… Kadının hâlâ çok önemli olduğu, annelerin ayaklarının altının öpüldüğü bir değerler sisteminde feminizmi tutundurmak çok zordur. Ancak Batılı kodlarla yetişmiş bir kesim bunu ‘hayatın yegâne gerçeği’ gibi sahiplenir, geriye kalan çoğunluk için uyumsuzluk bakidir…
Ayrıca ‘cinsiyet eşitliği’ kavramını da son derece sorunlu, indirgemeci, farkları görmezden bir yaklaşım olarak ortaya çıkıyor… Aslolan ise kadın ve erkek arasında ya da toplum içinde adaleti tesis etmektir.
Ancak bazen öyle bir adaletsizlik çıkıyor ki insanın karşısına, işte o zaman “Feministlere mi katılsam?” diye isyan etmek de geçiyor içimizden…
İlişki ve iletişim konusundaki uzmanlığı hayli gelişmiş, yakın çalışma arkadaşımız Zehra Hanım anlattı…
Kendisi 5 yıl kadar önce boşanmış… Bildiğiniz gibi, kadınların resmî belgelerinde kendi soyadlarının yanında eşlerininki de yazıyor… Boşanınca o da önce kimliğini, ardından da pasaportunu değiştirmiş… Tabii bunlar için gerekli harçları, ücretleri de ödemiş… O zaman epey bozulmuş bu işe… “İkimiz de boşandık ama bu işlerle kadın olduğum için sadece ben uğraşıyorum hem de para ödemek zorunda kalıyorum” diye…
Dün bir adaletsizlikle daha karşılaşmış, buna daha da bozulmuş… Zehra Hanım evliyken babaannesi Nuriye Hanım, intifa hakkı kendisinde saklı olmak üzere ona bir ev vermiş. Birkaç ay önce Nuriye Hanım vefat etti. Arkadaşımız da intifa hakkının kaldırılıp yeni tapunun düzenlenmesi için işlem başlatmış. İş kolayca hallolmuş. Ancak tapuda eski eşinin soyadı da yazıyormuş. Hemen düzeltme işlemi için başvurmuş, cevap da anında gelmiş. Yalnız, kendisini de bizi de isyana sevk eden bir detayla… Düzeltme işlemi için 582,5 TL’si döner sermaye, 261,5 TL’si de tapu harcı olmak üzere toplam 844 TL ödeme yapması gerekiyormuş…
Şimdi haklı olarak isyanda; şöyle diyor: “Devlet iki soyadını da kullanma hakkını tanıdı ama bu işlemler yapılırken kimse bana hangisini yazalım diye sormadı. Bankalar bile otomatik olarak evlilik soyadını her yere ekliyorlar ama boşanmadan sonra bu işlemleri otomatik yapmıyorlar, hepsi için uğraşmam gerekti. Şimdi bir de tapuda hatalı bilgi olmaması için beyanda bulunduğumdan 844 TL ödemem gerekiyor. Değiştirmesem yarın, bir gün evlenip çocuklarım olduğunda onlara bu tapuyu, eski evliliğimi anlatmak zorunda mı kalacağım? Ve bunlar sadece kadınların başına geliyor!”
Doğrusu Zehra Hanım’a hak vermemek mümkün değil. Adaletsizlik, bürokrasinin yalnızca bu alanında olsa gam yemeyeceğiz. Tanrılarının tamamına yakını kadın olan bir Anadolu kültüründen gelen, kadına en büyük değeri atfeden İslam inancıyla yoğrulmuş bir toplumda şiddetin yanı sıra bürokratik adaletsizliğin yaygınlığı da insanın içini acıtıyor.