ÇYDD Başkanı Yüksel: Onu anlayanlar Türkan Saylan'ı yüreğine kazımış zaten, yöneticilerin ismini sokağa vermek istememesinin önemi yok
Ergenekon kumpasında sahte suç isnatlarıyla hedef alınan Prof. Dr. Türkan Saylan, 13 yıl önce bugün hayatını kaybetti. Saylan'ın ölüm yıl dönümünde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Ayşe Yüksel'le konuştuk.
Türkiye'nin en önemli dermotologlarından biri olan ve lepra (cüzzam) üzerine yaptığı çalışmalarla dünya genelinde tanınan, hayatını bilime ve eğitime adayan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin kurucusu Prof. Dr. Türkan Saylan, ölümünün 13. yılında anılıyor.
Türkiye onu, sonraları iktidar partisi AKP tarafından da 'FETÖ kumpası' olduğu kabul edilen Ergenekon sürecinde düzmece suç isnatlarıyla hedef alınırken, hasta haliyle gülümseyip pencereden el salladığı görüntüyle hatırlıyor.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Ayşe Yüksel, Gerçek Gündem'e hocayı anlattı.
Saylan'ın yaşamı boyunca Atatürk Cumhuriyeti'ne borçlu hissettiğini, onun devrim ve ilkelerini yaşatmak için emek verdiğini belirten Yüksel, kamuoyunun da bunu çok iyi bildiğini söyledi:
'FETÖ'NÜN GELECEĞİN TERÖR ÖRGÜTÜ OLDUĞUNU İLAN ETMİŞTİ'
"Türkan Hoca 1999 yılında siyaset meydanından FETÖ cemaatinin - o zaman öyle biliniyordu - çok tehlikeli olduğunu, geleceğin terör örgütü olduğunu kamuya ilan etmişti. Dolayısıyla işte o gün Türkan Hoca'nın söylediklerine kulak verilseydi, 'Ne oluyor?' denseydi zaten ÇYDD'ye yapılan kumpas gerçekleşmezdi. Ama böyle olmadı ve FETÖ terör örgütü, yöneticilerin de desteğiyle ülkemizin aydınlarına, kurumlarına bu kumpası gerçekleştirdi.
'KAMUOYU TÜRKAN HOCA'NIN İFTİRAYA HEDEF OLDUĞUNU BİLİYORDU'
Üstelik Türkan Hocamız yaşamının son zamanlarındaydı. Güçsüzdü, o halde bile kendisini, derneğini Türk toplumuna gayet açık anlattı. Bütün kamuoyu zaten Türkan Hoca'nın, ÇYDD'nin suçsuz olduğunu, iftiraya hedef olduğunu biliyordu. Kumpası kuranlar da biliyordu."
AKP, SAYLAN'IN İSMİNİN SOKAĞA VERİLMESİNE 'MÜSAADE ETMEDİ'
Son zamanlarda çok tartışılan konulardan biri de, Beşiktaş Belediyesi'nin 'Karakavak Sokak'ın adının 'Türkan Saylan Sokağı' olarak değiştirilmesi teklifine iktidar partisinin gösterdiği tepkiydi.
AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki (İBB) Grup Sözcüsü Faruk Gökkuş, belediye meclisinde söz konusu teklifle ilgili şunları söylemişti:
"Çok net olarak AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın görüşlerini belirteceğim. Cumhur İttifakı olarak kendi dünya görüşümüzle, değerlerimizle kavgalı, sözde aydın hiçbir kişinin isminin bu şehirde hiçbir sokağa verilmesine burada olduğumuz sürece müsaade etmeyeceğiz. Sizlere de tavsiyem, vefa göstereceğim derken bu kişinin ismini tartışmaya açarak ruhuna azap vermeyin."
Yüksel'e göre bu tavrın hiçbir önemi yok.
"Türkan Hoca'yı anlayan, onu yaşatan herkes Türkan Hoca'nın adını yüreğine kazımış zaten. Yöneticilerin ismini sokağa vermek istememesinin hiçbir önemi yok. Bir şey yapılacaksa yürekten yapılmalı" diyen Yüksel, şöyle devam etti:
'TÜRKAN HOCA'NIN ONLARIN LÜTFUNA ASLA İHTİYACI YOK'
"Beşiktaş Belediyesi de yürekten yaptı, gitti adını o sokağa çaktı. Türkan Hoca'nın adına neredeyse her hafta bir ilde, ilçede park yapıldığını, bir kültür merkezi açıldığını, bir caddeye isminin verildiğini görüyoruz. Onların lütfuna asla Türkan Hoca'nın ihtiyacı yok."
'HASTANE ODASINDA, YAŞAMININ SON 24 SAATİNE KADAR EĞİTİME DESTEK OLABİLMEK İÇİN ÇALIŞTI'
Saylan'la 29 yıl birlikte çalıştığını vurgulayan Yüksel, ondan öğrendiklerini de şöyle anlattı:
"Zamanı çok iyi kullanırdı. Ben de zamanı iyi yönetmeyi öğrendim. Çok kararlıydı, inandığı her konuda sonuna kadar mücadele ederdi gerçekleştirmek için. Asla pes etmezdi. Türkan Hoca bireysel isteklerinin, duygularının üzerine memleketin ihtiyaçlarını koymuştu. Tüm yaşamı boyunca, yaşamının son 24 saatine kadar bu ülkede eğitime destek olabilmek için hastane odasında bile çalıştı.
'NE YAPTIYSA İNANARAK, İSTEYEREK VE SEVEREK YAPTI'
Her zaman sorunları saptardı, aynı zamanda çözümler üretirdi ve kendisinin Atatürk Cumhuriyeti'ne borçlu sayardı. Borcunu ödemek için, hep bu ülke için çalışırdı. Gençleri, çocukları, kadınları çok önemserdi. Onların kendisi gibi okumuş, meslek sahibi bir kadın olması için uğraşırdı. Herkesi kucaklardı, sevgi doluydu. Ne yaptıysa, inanarak, isteyerek, severek yaptı."
'SAYGI, SEVGİ VE BÜYÜK BİR ÖZLEMLE ANIYORUZ'
ÇYDD de resmi sosyal medya hesaplarında Saylan'ın sözlerinden oluşan bir videoyu, "Ölümsüzlüğünün 13. yılında Türkân Saylan’ı saygı, sevgi ve büyük bir özlemle anıyoruz" notuyla paylaştı.
TÜRKAN SAYLAN KİMDİR?
1935'te İstanbul'da doğan Türkan Saylan, 1944-1946 yıllarında Kandilli İlkokulu ve 1946–1953 yıllarında Kandilli Kız Lisesi'nde okudu. 1963’te İstanbul Tıp Fakültesini bitirdi. 1964-1968 yılları arasında SSKNişantaşı Hastanesi’nden Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanlığını aldı.
1968 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’nda Başasistanlığa başladı. 1971’de İngiliz Kültür Heyeti’nin bursuyla İngiltere'de ileri eğitim gördü, 1974'de Fransa’da ve 1976’da İngiltere’de kısa süreli çalışmalar yaptı, 1972’de doçent, 1977’de profesör oldu. 1982–1987 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nı, 1981–2001 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü’nü yürüttü.
1990’da oluşturulan “İÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin kuruluşunda görev aldı ve 1996’ya kadar müdür yardımcılığı ile Kadın Sağlığı derslerinin koordinatörlüğünü yaptı. Dermatoloji Kliniği öğretim üyesi olarak 2002 yılı sonuna kadar çalıştı ve 13 Aralık 2002'de emekli oldu.
KANSERLE MÜCADELE EDERKEN KUMPASIN HEDEFİ OLDU
Yaşamını bilime ve aydınlanmaya adayan Saylan, kamuoyunda 'gerici' olarak tanımlanan kesimlerin hedefi oldu.
AKP döneminde gerçekleşen ve sonradan 'FETÖ kumpası' olduğu anlaşılan Ergenekon sürecinde, düzmece suç isnatlarıyla 13 Nisan 2009'da oturduğu ev ve başkanlık ettiği ÇYDD'nin çeşitli merkezlerinde aramalar yapıldı, bazı ÇYDD yöneticileri gözaltına alındı, birçok bilgisayar ve belgeye el konuldu.
İsnat edilen suç, 'Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'ne üye olmak'tı. Evinde 7 saate yakın arama yapıldığında, nükseden kanseri karaciğerini de vuran Saylan'ın tedavisi sürüyordu.
'BANA DÜŞEN TÜM GÖREVLERİ YERİNE GETİRDİM, ÖLÜME HAZIRIM'
Son mesajı da "Bana düşen tüm görevleri yerine getirdim; ölüme hazırım" oldu. 2009 yılında hayatını kaybeden Türkan Saylan, kumpasın çökmesiyle 2019 yılında davadan beraat etti.
'KAN TAHLİLİ ALINIYORKEN POLİS GELDİ'
ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, kumpasın resmen başladığı 13 Nisan sabahını geçmişte şöyle anlatmıştı:
"13 Nisan sabahı ÇYDD Genel Merkez ve şubeleri, yöneticilerin ev ve işyerleri polis baskınına uğradı, gün boyu süren aramalar yapıldı. Efsane Genel Başkanımız Prof. Dr. Türkan Saylan, hasta idi. O sabah kemoterapi öncesi kan tahlili için eve hemşire gelmiş, kan örneği alıyorken kapısı çalındı, eve çok sayıda polis girdi. Ben de, hafta sonu Türkan hocamızı görmeye gelmiş, o günün sabahında, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda gözaltına alınmıştım."
'BURADA NE İŞİMİZ VARDI?'
"Türkan Hocamızla da konuşurken kapının çaldığına geldiklerine tanık olmuştum" ifadesini kullanan Yüksel, "Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde yalnız olmadığımı anladım, 37 kişi idik aramızda ÇYDD bursu alan gençler de vardı. Hepimiz masumduk, burada ne işimiz vardı" diye sormuştu.