Irkçı saldırıda katledildiler, aradan 1 yıl geçti: Ailenin hayatta kalan tek ferdi adalet istedi
Geçtiğimiz yıl Konya Meram'daki ırkçı saldırıda katledilen Dedeoğulları ailesinin 7 üyesi mezarları başında anıldı. Yaşamını yitiren aile fertleri için mevlit okutulurken ailenin hayatta kalan tek ferdi adalet talebini yineledi.
Geçtiğimiz yıl Konya Meram'daki ırkçı saldırıda katledilen Dedeoğulları ailesinin 7 ferdi hem mezarlıkta hem de akrabalarının evinde anıldı.
Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz 2021 tarihinde ırkçı saldırıda yaşamını yitiren Dedeoğulları ailesinden 7 kişi, katledilişlerinin birinci yılında mezarları başında anıldı.
Anmaya, ailenin sağ kalan tek üyesi Çetin Dedeoğulları, aile yakınları, Konya Valisi Vahdettin Özkan, Karatay İlçe Kaymakamı, Konya İl Emniyet Müdürü, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, HDP Konya ve Ankara il yöneticileri, Dedeoğulları’nın yakınları, avukatları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Saraçoğlu Mezarlığı’nda gerçekleşen anmada dualar edildi.
Katledilen Dedeoğulları, mezarlıkta yapılan anmanın ardından ailenin yakınlarının evinde verilen mevlit ile anıldı.
"ADİL YARGILANMAYI SAĞLAMAK İSTİYORUZ"
“Tekrar ifade ediyorum, yakın tarihin en vahim cinayetlerinden birisini geçen yıl bugün yaşadık. Ve sonrasında duruşmaları haberleştirmeyen bir basın görüyorum. Bu kadar mı kuşatıldık ya bu haberi nasıl görmezden gelirsin ya da şunları sormak lazım o basına kimler talimat veriyor ve kuşatıyor. Bunları sorduğun zaman bu katliamı o tetikçi katilin tek başına öfke ile gerçekleştirdiği bir katliam olmadığını ardında onun gerisinde profesyonel bir kurgunun olduğunu, azmettirenlerin olduğunu, yardım ve yataklık yapanların olduğunu görüyoruz. Onun için biz tetikçiyi yakaladık onun cezası belli, onun cezasını vereceğiz diyerek bu yargılamayı hiç kimse geçiştirebileceğini zannetmesin. Biz mağdur aile olarak katledilen aile olarak burada adalete erişmek istiyoruz, adil yargılanmayı sağlamak istiyoruz, maddi gerçek ortaya çıksın istiyoruz, peki bunu kimden istiyoruz tabi ki devletten istiyoruz, Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenlerden istiyoruz, onun için diyoruz ki ey savcılık, ey kolluk kuvvetleri, ey içişleri bakanlığı bu yargılamaya müdahale etme, bırak yargı kendi mekanizması içinde çalışsın niye müdahale ediyorsun, bunu aşmak gerekiyor.”
"30 TEMMUZ 2021 GÜNÜ TÜRKİYE'NİN BARIŞINA, DEMOKRASİSİNE SALDIRI YAPILDI"
Kendisinin ailenin yanında olmaya devam edeceğini kaydeden Kart, “Bu katliamın arkasında kim yada kimler varsa ortaya çıkarmak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz” dedi.
“30 Temmuz 2021 günü Türkiye’nin barışına demokrasisine saldırı yapıldı. Türkiye’nin aslında vicdanı kanatıldı. Ben inanıyorum ki Türkiye’nin o ortak vicdanı, o mahşeri vicdanı bu yapılan her türlü müdahaleyi sonuçta bertaraf edecektir. Ya ses kayıtları ortaya çıkıyor, katliamı hep birlikte gerçekleştirdiklerine, hazırladıklarına, suçları üstlendiklerine dair, baz kayıtları ortaya çıkıyor. Arkasında yardım edenin var olduğu anlaşılıyor. Ey mahkeme diyoruz ki sen bütün bunlara rağmen bu iki dosyayı ayrı ayrı görmeye devam mı edeceksin. Yapılan bütün müdahalelere rağmen Türkiye’nin o vicdanına biz sığınıyoruz, inanıyoruz ki o mahşeri vicdanın gücüyle, o adalet duygusuyla, o masum insanların, o güzel pırıl pırıl insanların hukukuna sahip çıkma düşüncesi ile bu engellemeleri sonuçta aşacağız buna inanıyorum. Bu dünyada da öbür dünyada da bu davanın peşini bırakmayacağız.”
"MAHKEMEYİ BİR KERE DAHA TEST ETME İMKANIMIZ OLACAK"
Önümüzdeki ay görülecek duruşmaya ilişkin ise avukat Kart, şu bilgileri verdi:
“Dava sürecinde 20 Eylül’de bir duruşma var orada şunu göreceğiz mahkemeyi bir kere daha test etme imkânımız olacak. Sayın mahkeme sen hakikaten maddi gerçeğin ortaya çıkmasını mı amaçlıyorsun, adalete erişimi mi amaçlıyorsun yoksa şekli bir yargılama mı amaçlıyorsun, yoksa geçiştirmek mi istiyorsun. Bu anlamda mahkemeyi bir kere daha test edeceğimiz bir duruşma olacak. Yani bu tabi çok dramatik, mahkemeye rağmen sonuç alacağız demek, bu duygumuzu kaybetmedik demek beni son derece üzüyor. 42 yıllık bir yargı mensubu, bir avukat olarak, bir siyaset geçmişi olan insan olarak, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin böylesine kuşatılmasını, böylesine yönlendirilmek istenmesini, yargılamaya böyle müdahale edilmesini kabul etmiyorum, kabul edemiyorum. Bunu aşacağız, işte o noktada halkımızı, kamuoyunu, Türkiye’nin, vicdanını doğru bilgilendirmek için basın mensuplarını da göreve davet ediyorum. Ben inanıyorum ki bütün bu kuşatmaları, engellemeleri biz, o haklı olmanın, o masumiyetin, o adalet duygusunu arayışın gücüyle aşacağız.”
“Bu katliamın yalnız yapılmadığını herkes biliyor” diyen Dedeoğulları ailesinin hayatta kalan tek ferdi Çetin Dedeoğulları, ise “suçlular cezasını çekinceye kadar bu olayın arkasındayım.” İfadelerini kullandı.
Dedeoğulları ailesinin hayatta kalan tek ferdi Çetin Dedeoğulları şunları söyledi:
“Mahkeme süreci devam ediyor. Tutuklu bulunan 3 kişi var zaten, 1’i katil 2’si de 12 Mayıs’tan dolayı içerde tutuklu olan kişi yani bu olayın yalnız yapılmadığını herkes biliyor. Onun için hala araştırılıyormuş bizde bekliyoruz, devletimize güveniyoruz bu konuda. Suçluların cezasını çekeceğine inanıyorum. Ayrıca basın bu işin daha fazla takipçisi olabilir yani sonuçta burada bir aile yok edilmiş ailenin tek kalan ferdi benim. Ben bu olayın arkasındayım yani sonuçta suçlular cezasını çekinceye kadar bu olayın arkasında olacağım. Dava ertelendi çünkü delilleri araştırılıyor diye söylüyorlar. Bizde mahkemeyi bekliyoruz. Sürekli taleplerimiz var. Bunların değerlendirilmesini istiyoruz. Dosyanın birleştirilmesini istiyoruz. Sonuçta kamuoyu da biliyor, vicdanı olan herkes biliyor. Bu iki davanın farklı olamadığını iki davanın da bir olduğunu, bu katilin 3 – 4 ailenin azmettirmesiyle geldiği delilleriyle ispatlarıyla ortada. İnşallah mahkemelerimiz, hâkimlerimiz ve savcılarımız bu olayı açıklığa kavuşturacaktır.”
Ne olmuştu?
30 Temmuz’da merkez Meram ilçesinde Yaşar Dedeoğulları'nın evini basan Mehmet Altun, aile üyelerine tabancayla ateş etmişti.
Saldırıda Yaşar Dedeoğulları, eşi İpek Dedeoğulları, çocukları Serap Dedeoğulları, Serpil Dedeoğulları, Sibel Dedeoğulları, Metin Dedeoğulları ve Barış Dedeoğulları yaşamını yitirmişti.
Evdeki güvenlik kamerası görüntülerinde Mehmet Altun'un yerde yatan yaralılara tekrar ateş açtığı ve saldırının ardından evi ateşe verdiği görülmüştü. Olayın ardından kiraladığı araçla kaçan Altun, 4 Ağustos'ta memleketi Bozkır ilçesi Üçpınar Mahallesi'nde tutuklandı.
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında aralarında Mehmet Altun'un da bulunduğu 11 kişi hakkında iddianame hazırlandı.
İddianamede, katil zanlısı Mehmet Altun hakkında “canavarca hisle tasarlayarak 7 kişiyi kasten öldürme” suçundan 7 kez 'ağırlaştırılmış müebbet' hapis cezası isteniyor. Ayrıca olayın ardından evin bazı noktalarına yanında getirdiği bidondaki benzini döküp ateşe verdiği iddiasıyla “yakarak mala zarar verme” suçundan 1 yıldan 9 yıla kadar, “nitelikli olarak konut dokunulmazlığı” suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar, “6136 Sayılı Kanuna Muhalefet” suçundan da 5 yıldan 8 yıla kadar yargılanması talep edildi.
İddianamede, bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen sanıklar Altun'un eniştesi Lütfi Keleş ile ablası Ayşe Keleş, yeğeni Ali Keleş, Yahya Çalık, İbrahim Keleş, Ramazan Çalık, Ali Çalık, Veli Keleş, oğlu Ali Keleş ve akrabaları Ali Keleş hakkında “canavarca hisle tasarlayarak 7 kişiyi kasten öldürmeye azmettirme”, “yakarak mala zarar vermeye azmettirme” suçlarından yargılanmaları istendi.
Daha önce de saldırıya uğramıştı
30 yıl önce Kars’tan Konya’ya göç eden Dedeoğulları ailesi, 12 Mayıs 2021'de de çoğu komşuları tarafından toplanan 60 kişilik bir grubun saldırısına uğramış, saldırıda tüm aile fertleri ağır yaralanmıştı. Katliamda hayatını kaybeden Yaşar Dedeoğulları, 12 Temmuz’da Rûdaw'a saldırıyı şu sözlerle anlatmıştı:
“12 Mayıs günü bayram gecesi bu çalıların arkasında saklanmışlardı. Oğlum dışarıda bağırdıklarını, küfrettiklerini söyledi. Bahçeye çıktığımızda 30 kişi falan demir kapıdan diğerleri de bahçedeki kumlardan atlayarak geldi. Ali Keleş, Veli Keleş, Ayşe Keleş, Yahya Çalık, Lütfi Keleş, Ali Çalık eşi ve oğulları Ramazan bunların içerisindeydi. Biz 7 kişiyiz hepimiz de yaralandık. Oğlum 4 gün yoğun bakımda kaldı. Kızımın da parmağını kırdılar, kafası kırıldı, o da 4 gün hastanede kaldı. Benim de kolumu ve kafamı kırdılar. Başıma 25 dikiş atıldı. Saldırırken de en hafif sözleri şuydu; ‘biz ülkücüyüz sizi buradan süreceğiz, sizi burada yaşatmayacağız’ diyorlardı. 12 yıldır bize bunu söylüyorlar. Keleşler ve Çarıklar aileleri etraftan da birilerini toplamış getirmişlerdi, diğerlerini tanımadım.”