Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan'a gönderilmesine şerh düştüğü için 'sürülen' hakim, sessizliğini bozdu
2018 yılında İstanbul'da öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan'a gönderilmesine şerh düşen bu nedenle Kahramanmaraş'a atanan hakim Nimet Demir, kaleme aldığı yazıda yargıdaki sorunlarına değindi.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2018 yılında Suudi Arabistan'ın İstanbul başkonsolosluğunda öldürülmesiyle ilgili Türkiye'de yürütülen dava, geçtiğimiz aylarda Suudi Arabistan'a devredilmişti.
Davanın Arabistan'a gönderilmesine şerh düşen Hakim Nimet Demir ise Kahramanmaraş'a atanmıştı.
TOPA TUTTU
Kahramanmaraş'a sürülen Demir, yargının sorunlarına ilişkin kaleme aldığı yazıda dikkat çeken ifadeler kullandı.
Yazısı Karar'da yayımlanan Demir, yargıdaki sorunların çok yönlü olduğunu belirtti.
''Sorunumuzun, daha doğrusu krizimizin adı, yargı'' diyen Demir, ''Çoğunlukla yargı sorununu ele alan hukukçular probleme yargının bağımsızlığı yönünden yaklaşır, bağımsızlığı ise idari yeterliliğe indirger, formel açıdan idari bağımsızlığı sağlayacak çözüm önerileriyle işi kotaracaklarını zannederler. Oysa ben aynı kanaatte değilim. İdari bağımsızlık, sorunun bir parçasıdır, ancak tamamı değildir.
Ayrıca idari bağımsızlığı sadece formel açıdan ele almakta yanlıştır. Yargının idari bağımsızlıktan başka mali ve akademik bağımsızlık sorunları da bulunmaktadır. Bu sorunları hallettiğimizi var sayalım. Dört başı mamur bir yargıya kavuşmuş olacak mıyız? Tabi ki hayır. Günümüz itibariyle yargı sadece idari, mali ve akademik bağımsızlıkla yetinemez. Güçlü ve yaratıcı olması da gereklidir'' ifadelerini kullandı.
''YÜRÜTME VE YARGI ARASINDA PATRON-İŞÇİ İLİŞKİSİ VAR''
2017 yılındaki referandum sonrası yapılan değişikliklerle yürütme ve yargı arasındaki ilişkin patron-işçi ilişkisine döndüğünü belirten Demir, şöyle yazdı:
''Bilindiği gibi 2017 yılında yapılan yasal değişiklikle, yargının idari işlerini deruhte eden Hakimler ve Savcılar Kurulu yeniden kurgulanmıştır. Bu kurguya göre HSK 13 kişiden oluşmaktadır. Adalet Bakanı ve yardımcısı kurulun üyeleridir. Geriye kalan 11 üyeden dördünü Cumhurbaşkanı, 7 tanesini ise Türkiye Büyük Millet Meclisi seçmektedir. Meclisteki çoğunluğun yürütmenin elinde bulunduğu gözetildiğinde, HSK’nın oluşumunda yürütme organının tam anlamıyla belirleyici olduğu görülmektedir. Bu belirleyicilik yürütmeyle yargı arasında tam bir efendi-köle, patron-işçi ilişkisine vücut vermiştir.''
''YARGININ BİR KRİZ YAŞADIĞI MALUM''
Yargıdaki krize dikkat de çeken Demir, ''Özgür, güçlü ve yaratıcı olması gereken yargımızın bir kriz yaşadığı malum. Bu krizin aşılması için yasama ve yürütmenin de kabullenecekleri köklü değişiklikler gerektiği, bu değişikliklerin yakın bir zamanda gerçekleştirilme iradesini görmediğimi belirtmek isterim'' diye yazdı.