Sağlık meslek örgütleri: 'En büyük gereksinimimiz yeni bir sağlık sistemini birlikte inşa etmektir'
TTB Merkez Konseyi, UDEK ve uzmanlık dernekleri, yaptıkları ortak açıklamada, Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı son Ek Ödeme Yönetmeliği’nin hekimler ve sağlık çalışanlarının gelirlerindeki belirsizliği sürdüreceğini kaydetti.
TTB Merkez Konseyi, UDEK, uzmanlık dernekleri, Sağlık Bakanlığı’nın “Beyaz Reform” olarak duyurduğu yeni Ek Ödeme Yönetmeliği’ni bugün düzenlediği çevrimiçi basın toplantısında değerlendirdi.
Toplantının açılış konuşmasını, TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut yaptı. Bulut, Yeni Ek Ödeme Yönetmeliği’nin ardından Yükseköğretim Kurulu’nun hazırlayacağı yönetmeliğin beklendiğini söyleyerek, “Yapılan iyileştirmeler beklentilerimizi karşılamıyor. TTB olarak, emekliliğe de yansıyan bir tek ödeme ve güvenceli bir gelir artışı istiyoruz” dedi.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Adalet Çıbık da yeni Ek Ödeme Yönetmeliği ile hem tıp eğitimine hem de koruyucu hekimlik uygulamalarına balta vurulduğunu kaydetti. Çıbık, toplum sağlığını önceleyen hekimlik uygulamaları açısından Sağlık Bakanlığı’nı sorumlu davranmaya davet etti.
Türk Toraks Derneği Başkanı Dr. Oya İtil, üniversite hastaneleri ile özel hastanelerde de bir iyileştirme yapılması, göğüs hastalıkları uzmanlarının pandemide verdiği emeğe atıfla riskli branş kapsamına alınması, hekim dışı sağlık çalışanlarının da haklarını alması gerektiğini ifade etti. İtil, “Aslında tüm sorunların temelinde sağlığı tüketen, kışkırtılmış bir talep yaratan, şiddeti körükleyen sağlık sistemi var” diye konuştu.
Ortak açıklamayı, TTB-UDEK Genel Sekreteri Dr. Funda Barlık okudu. Barlık, şunları kaydetti:
“PERFORMANSA DAYALI EK ÖDEME SİSTEMİ, SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI’NIN EN ÖNEMLİ BİLEŞENİ OLARAK SUNULMUŞTUR”
“Sağlıkta Dönüşüm Programı, sağlık ortamını piyasanın isteklerine göre dönüştürmüş, sağlık çalışanlarının çalışma ve ücretlendirme şeklini de piyasaya uygun hale getirmiştir. Böylece sağlık çalışanlarının daha kolay kontrol edilebildiği, güvencesizliği dayatan, rekabetçi bir çalışma ortamı oluşturulmuştur. Bu süreçte performansa dayalı ek ödeme sistemi, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın en önemli bileşeni olarak sunulmuştur. Bunun sonucunda hekim ve sağlık çalışanları, hastaların ve toplumun sağlık gereksinimlerine göre değil, kısa sürede daha fazla kâr getiren uygulamalara yönelerek piyasanın sınırsız isteklerine cevap vermek için hasta ve toplum sağlığını tehlikeye atacak şekilde daha fazla çalışmaya zorlanmışlardır.
“TEMEL ÜCRETTE ARTIŞ YERİNE, YİNE GELİRDE BELİRSİZLİĞİ SÜRDÜRECEK BİR TEŞVİK/PERFORMANSA DAYALI ÖDEME SÖZ KONUSUDUR”
12 Ağustos 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği yeni tanımlar getirmiş ve bunlara bağlı olarak yeni hesap formülleri öngörmüş olsa da Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sağlığı rant alanı olarak gören özünü koruduğu görülmektedir. Çoğunluğu performans ek ödemesi almayan hekimlerin maaş artı sabit ek ödemelerinin ekonomik kriz altında iyice ezilmesi nedeniyle performans ek ödemesinden devşirilen yeni bir sabit ek ödeme daha (taban ödemesi) sabit ek ödemenin yanına eklenmiştir. Temel ücrette artış yerine yine gelirde belirsizliği sürdürecek bir teşvik/performansa dayalı ödeme söz konusudur. Emekliliğe yansıyan bir ödeme bugün de getirilmemiştir. Olumsuzlukları çok belirgin olan bu sağlık sisteminin aynı yöntemle ayakta tutulmaya çalışıldığı çok açıktır. Bu nedenle hekimler, sağlık çalışanları, ama en önemlisi hastalar ve toplum sağlığı da olumsuz etkilenmeye devam edecektir.
“BÜTÜN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÖNCELİKLİ TALEBİ EMEKLİLİĞE YANSIYAN YETERLİ ÖDEMENİN YAPILMASIYKEN BU TALEP DE GÖRMEZDEN GELİNMİŞTİR”
Öncelikli sorun, yönetmeliğin hazırlanış biçimidir. Sağlık çalışanlarını ilgilendiren önceki mevzuat düzenlemeleri gibi sağlık emek ve meslek örgütlerinin görüşü alınmadan hazırlanmıştır. Neredeyse bütün sağlık çalışanlarının öncelikli talebi emekliliğe yansıyan yeterli ödemenin yapılmasıyken bu talep de görmezden gelinmiştir. Farklı kurumlardan emekli olan hekimlerin ücretleri arasında çok büyük farklar bulunmaktadır. Emekli olmalarına karşın çalışmak zorunda kalan hekimleri bekleyen ise emekli maaşlarındaki önemli orandaki kesintilerdir.
“YÖNETMELİK, HEKİMLERİN MESLEKİ GELİŞİMLERİNE KATKI AMACIYLA KATILACAKLARI KONGRE VB. BİLİMSEL FAALİYETLERİ YETERİNCE DESTEKLEMEMEKTE”
Nitelik değil niceliğe önem veren bakış açısı ile yönetmelik hazırlayarak gelecek nesillerin sağlığını ve varlığını tehlikeye atan, hizmete katkıdan anladığı doğrudan gelir getiren faaliyet olan Bakanlık, daha önce olduğu gibi, koruyucu sağlık hizmetlerini ve temel bilimleri değerli görmediğini yeni yönetmelikte de itiraf etmiştir. Belirlenen kriterler daha çok hastaların en ucuz yoldan tedavisine odaklanmakta, koruyucu sağlık hizmetlerinin ve bu hizmetleri sunanların önemini göz ardı etmektedir. Oysa performans uygulamasında temel kriter, ‘toplumun sağlık düzeyinin iyiliği’ olmalıdır. Yani sağlık hizmetlerinin performansının doğru bir şekilde değerlendirilebilmesi için verilen hizmetin öncelikle toplumsal düzeyde hedeflerinin olması ve bu hedeflerin değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca yönetmelik, hekimlerin mesleki gelişimlerine katkı amacıyla katılacakları kongre vb. bilimsel faaliyetleri yeterince desteklememekte, hastalık raporlu olma süresinin uzaması hallerinde olduğu gibi sürekli eğitim ve sosyal haklarını da yok saymaktadır.
“YÖNETMELİK SADECE KAMU KURUMLARINDAKİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ BİR BÖLÜMÜNÜ KAPSAMAKTA”
Yönetmeliğin en sorunlu yanlarından biri de kabul edilemeyecek şekilde çifte standart oluşturarak sadece bir grup hekimi kapsamasıdır. Yönetmelik sadece kamu kurumlarındaki sağlık çalışanlarının bir bölümünü kapsamakta, sadece büyük kamu hastanelerinde gelire katkısı olan hekimlere bir iyileştirme sunmaktadır. Özellikle tıbbi mikrobiyoloji, tıbbi biyokimya gibi temel bilimlerdeki uzman hekimler, dahili tıp branşları arasında yer alan tıbbi farmakoloji ve halk sağlığı uzmanları, üniversite hastanelerinde çalışan asistan hekimler, uzman ve öğretim üyesi hekimler, kamuda il ve ilçe sağlık müdürlüklerinde çalışan halk sağlığı uzmanları, kendileri için bir düzenleme yapılmamasına tepki göstermektedir.
“UZMANLIK EĞİTİMİ ALAN ASİSTANLAR ARASINDA, BRANŞLAR ARASINDA GELİR FARKLILIĞI OLMAMALI”
Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerindeki ana dal ve yan dal asistanları arasındaki gelir farkı yanında, üniversitelerdeki asistan hekimlerin durumu, Sağlık Bakanlığı ile afiliye olan üniversiteler ve afiliye olmayan üniversiteler arasında belirgin farklılık göstermektedir. Asistanlığın uzmanlık eğitimi öğrenciliği, yani eğitim alınan bir süreç olduğu ve tüm asistanların ana dal ve yan dal uzmanı olur olmaz Sağlık Bakanlığı tarafından devlet hizmeti yükümlülüğüne tabi tutuldukları unutulmamalıdır. Dolayısıyla uzmanlık eğitimi alan asistanlar arasında, branşlar arasında gelir farklılığı olmamalı; ana dal asistanları kendi içlerinde, yan dal asistanları da kıdem artışına bağlı kendi içlerinde döner sermaye, gelir, performans, katsayı gibi unsurlardan bağımsız tek kalemde genel bütçeden karşılanan tatmin edici bir maaş almalıdırlar. Aksi takdirde tıp fakültesi mezunları, uzmanlık branş seçimlerini gelir getirme durumuna göre belirleyeceklerdir. Uzun bir süredir en köklü üniversite hastanelerinde dahi ana dal ve yan dal asistan kadrolarının boş kaldığı bir gerçektir. Bunlardan da önemlisi, bu yönetmelik ile tıp fakültesi eğitiminde çok önemli bir role sahip temel bilim öğretim üyelerinin emeği göz ardı edilmektedir.
“MEVCUT SAĞLIK SİSTEMİNİ YAMALAMAKTAN BAŞKA BİR GÖREVİ OLMAYAN YÖNETMELİK, DEVAM EDEN KRİZ ORTAMINA CEVAP VEREMEYECEK, HIZLA ESKİYECEKTİR”
Katsayılarda bazı değişikler yapılmış olsa da tıpkı eskiden olduğu gibi çalışma barışını bozacak, adalet ve eşitlik ilkeleriyle açıklanamayacak bir şekilde branşlar ve meslekler arasında farkın çok açıldığı yönetmelikte, idari görevdekilere de ayrıcalıklı ek ödeme uygulamaları devam etmektedir. Daha önceki ek ödeme yönetmeliklerinden de bilindiği gibi, yayımlanan ek ödeme yönetmelikleri sağlam temeller üzerinde oturmamakta ve ömürleri kısa olmaktadır. Yeni yayımlanan yönetmelik de içinde birçok eksikliği içermektedir. Tepkiler geldikçe eksiklikler giderilmeye çalışılsa bile mevcut sağlık sistemini yamalamaktan başka bir görevi olmayan yönetmelik, devam eden kriz ortamına cevap veremeyecek, hızla eskiyecektir.
“EN BÜYÜK GEREKSİNİMİMİZ, HEPİMİZİN HAKLARINI ALABİLECEĞİ, TOPLUM SAĞLIĞINI ÖNCELEYEN YENİ BİR SAĞLIK SİSTEMİNİ BİRLİKTE İNŞA ETMEKTİR”
Sağlık emek ve meslek örgütlerinin yaklaşık bir yıldır devam eden yoğun mücadelesi sonucunda, hekimlerin bir bölümünün yoksullaşmasının geçici ve kısmi olarak engellenmesi önemli olmakla birlikte, yaratılan haksızlık, çifte standart ve tehditler kabul edilemez. Geçici çözümler üretecek bile olsa, yönetmeliğin derinleştirdiği haksızlıklara son verecek şekilde ivedi olarak düzeltilmesi şarttır. Sağlık sistemi koruyucu, tanı ve tedavi edici hizmetlerin bir bütünü olarak ele alınmalıdır. En büyük gereksinimimiz, hepimizin haklarını alabileceği, toplum sağlığını önceleyen yeni bir sağlık sistemini birlikte inşa etmektir. Bu amaçla TTB Merkez Konseyi ve uzmanlık derneklerinin birlikteliği olan TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu olarak yapılan yanlışlıkları ortaya koymaya ve çözüm yolları oluşturmak için çalışmaya devam edeceğiz.”
Açıklamaya imza koyan sağlık meslek örgütleri şunlar: TTB Merkez Konseyi, TTB UDEK Yürütme Kurulu, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Akademik Geriatri Derneği, Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği, İşyeri Hekimleri Derneği, Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği, Sualtı ve Hiperbarik Tıp Derneği, Türk Algoloji (Ağrı) Derneği, Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği, Türk Biyokimya Derneği, Türk Dermatoloji Derneği, Türk Gastroenteroloji Derneği, Türk Histoloji ve Embriyoloji Derneği, Türk Klinik Biyokimya Derneği, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği, Türk Nöroloji Derneği, Türk Oftalmoloji Derneği, Türk Pediatri Kurumu, Türk Pediatrik Onkoloji Grubu, Türk Radyoloji Derneği, Türk Yoğun Bakım Derneği, Türk Yoğun Bakım Uzmanları Derneği, Türkiye Acil Tıp Derneği, Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği, Türkiye Romatoloji Derneği, Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği.