Mafya liderlerine pasaport sağlama ve suikast iddiaları: Mehmet Ağar’ın, suç örgütleriyle 30 yıldır değişmeyen yöntemleri
Türkiye’de işlenen birçok mafya cinayetlerinin perde arkasında Mehmet Ağar'ın adı geçiyordu. Susurluk skandalından geçen 30 yılda, Ağar’ın benzer yöntemlerle suç örgütleri için İçişleri ve Emniyet’teki bağlantılarını kullandığı iddiaları mevcuttu.
GERÇEK GÜNDEM - FURKAN KARABAY
3 Kasım 1996’da Susurluk’taki trafik kazası Türkiye tarihinin en önemli skandallarından birini ortaya çıkardı. Devlet, mafya, siyaset üçgeni tartışıldı, yargılamalar yapıldı. Aradan geçen 27 yılda konuşulanlar yine aynı: Uyuşturucu kaçakçılığı, sokak ortasında mafya infazları, yolsuzluk, rüşvet, devlet görevlileri tarafından kollanan suçlular… Üstelik bazı aktörler bile aynı…
Başta hakkında yakalama kararı bulunan Sedat Peker olmak üzere bir dönem çürümenin içerisinde yer alanların yaptığı itiraflar, mafya-uyuşturucu-siyaset üçgeninde bulunanların yıllardır aynı suçları benzer yöntemlerle işlediğini gözler önüne serdi.
30 YILDA DEĞİŞMEYEN İSİM: MEHMET AĞAR
Mafya-devlet-siyaset üçgeninde yer alan ve 30 yılı aşkın süredir konuşulan eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın faaliyetleri, hakkındaki iddialar çürümenin devam ettiğinin de göstergesiydi.
Susurluk skandalıyla, suç örgütü mensuplarına pasaport ve silah ruhsatı sağladığı ortaya çıkan Ağar’ın, aradan geçen 30 yılda yine aynı eylemleri benzer yöntemlerle gerçekleştirdiği iddia ediliyor.
Mehmet Ağar ve adının karıştığı mafya-uyuşturucu iddialarının yeniden gündeme gelmesinin sebebi ise İstanbul’da, sokak ortasında işlenen suç örgütü cinayetiydi.
Ağar’ın, Palmali Holding’in sahibi Mübariz Mansimov’a suikast düzenlemesi için “polis katili” olarak bilinen mafya babası Nadir Salifov için Emniyet’teki bağlantılarını kullandığı, Avrupa'da hakkında yakalama kararı bulunan İranlı suç örgütü lideri Ahmet Nazari’ye Türk vatandaşlığı sağladığı iddia edildi. Nazari’nin de Peker’e yönelik “suikast düzenleme” iddiasında adı geçiyordu.
SUSURLUK’TA ORTAYA ÇIKAN ÇÜRÜME: AĞAR’IN SUÇ ÖRGÜTLERİYLE İLİŞKİSİ
3 Kasım 1996’da seyir halindeki otomobil, Balıkesir’in Susurluk ilçesinde benzin istasyonundan yola çıkan kamyona arkadan çarptı. Otomobilin içerisinde, Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ, aşiret reisi ve DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak, Mehmet Özbay kimlikli bir şahıs ve Gonca Us vardı.
“Kaza” ile birlikte, devlet içindeki çürüme de ortalığa saçıldı.
“Kazada”, otomobilin sürücüsü Hüseyin Kocadağ, arka koltukta oturan Mehmet Özbay ve Gonca Us hayatını kaybetti. Sedat Edip Bucak ise yaralandı. “Kazanın” ardından Mehmet Özbay sahte kimlikli kişinin Abdullah Çatlı olduğu ortaya çıktı. Çatlı o dönem, 1978'de Ankara'nın Bahçelievler semtinde 7 TİP'li öğrencinin katledilmesi ve Doç. Dr. Bedrettin Cömert'in öldürülmesi olaylarının firari sanığıydı.
Birçok kez tutuklanan, yurt dışında uyuşturucu ticaretine adı karışan, hakkında kırmızı bülten çıkarılan Çatlı’ya, sahte kimlik, silah taşıma belgesi ve yeşil pasaportun o dönem İçişleri Bakanı olan Mehmet Ağar’ın, Emniyet Genel Müdürü olduğu yıllarda verdiği ortaya çıktı. Ağar, 8 Kasım 1996 tarihinde görevinden istifa etti.
Olay kamuoyunda da büyük yankı uyandırdı. Devlet, mafya, siyaset ilişkilerinin ortaya çıkartılması, olayın üstünün kapatılmaması için eylemler düzenlendi.
Türkiye’yi sarsan “kazanın” ardından hazırlanan TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Raporu’nda, bazı devlet görevlilerinin uyuşturucu, kumarhane, haraç ve adam öldürme gibi eylemlere karıştığından bahsedildi. Azerbaycan'daki Emperyal gazinoların sahibi Ömer Lütfi Topal’ın, 28 Temmuz 1996'da otomobiliyle evine giderken İstanbul Yeniköy'de uğradığı silahlı saldırıda öldürülmesinde ise Mehmet Ağar’ın ismi yeniden gündeme geldi.
Bir dönem “Özel Harekat'ta görevli polisler” olduğu iddia edilen Ercan Ersoy, Ayhan Çarkın ve Oğuz Yorulmaz, cinayetle ilgili detayları itiraf etti. Topal’ın öldürülmesinde kullanılan silahın şarjöründe ise Ağar’ın ruhsat verdiği Çatlı’nın parmak izleri tespit edildi.
HAPİS CEZASI ALDI
Mehmet Ağar, yargılamaların sonucu 2011 yılında, "cürüm işlemek amacıyla silahlı teşekkül oluşturmak" suçundan 5 yıl ceza aldı, 2 senesini cezaevinde geçirdi.
Aradan geçen 10 yılın ardından Sedat Peker’in açıklamalarıyla, Susurluk skandalının benzeri çürüme ortaya çıktı. İddiaların merkezinde, yine bir İçişleri Bakanı, yine uyuşturucu, yine suç örgütleri ve yine Mehmet Ağar vardı.
Peker önce Mehmet Ağar’ı, FETÖ’den ceza alıp tahliye edilen Palmali Holding’in sahibi Mübariz Mansimov Gurbanoğlu’na kumpas kurmakla suçladı. Sonra suç örgütleri ve uyuşturucu ağından bahsetti. Kolombiya'da yakalanan tonlarca kokainin Mehmet Ağar vasıtasıyla Türkiye’ye sokulacağını ileri sürdü ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, “Sen demedin mi ‘Sedat Peker'e dosya hazırlıyorlar. Ben tehlikeli bir durum olursa haber vereceğim’ demedin mi? Koruma polisimi sen vermedin mi” dedi.
Nitekim İçişleri Bakanı olduğu dönemde Ağar’ın Susurluk skandalları öncesi suç örgütlerine yardım ettiği gibi Soylu’nun da aynı koltukta oturduğu sırada Peker’e koruma sağladığı ortaya çıktı.
BAĞLANTILAR YİNE ONU GÖSTERİYOR
Peker’in ifşalarının ardından; Ağar’ın, 90’lı yıllarda olduğu gibi İçişleri ve Emniyet’teki yetkisini kullanarak mafya liderlerinin suç işlemelerine, üzerlerinin örtülmesine yardımcı olduğu iddiaları konuşulmaya başlandı. Geçen hafta işlenen mafya cinayetindeki isim ve onu öldürenlerin bağlantıları Ağar’a çıkıyordu.
Mafya lideri Rövşan Canıyev’in adamı Azerbaycanlı Elnur Gasımov, Ataşehir’de sokak ortasında infaz edildi. Gasımov’u öldürenler ise Azerbaycanlı “Lotu Quli” lakaplı Nadir Salifov’un adamlarıydı.
Azerbaycanlı mafya lideri Rövşan Canıyev ile Nadir Salifov’un suç örgütleri arasında yıllardır süren savaş vardı. Salifov’un adamlarını Türkiye’de öldürten Canıyev, 2016 yılında İstanbul’da UZİ silahlarla çapraz ateşe alınarak infaz edilmişti. Canıyev’i öldürenler Salifov’un adamlarıydı.
Öldürülen Canıyev’in cenazesini ise Ağar’ın kumpas kurduğu öne sürülen ve dünyanın en zengin iş insanlarından Palmali Holding’in sahibi Mübariz Mansimov Gurbanoğlu, özel uçağı ile Azerbaycan’a götürdü. Salifov’un yanında ise Mehmet Ağar vardı.
Mafya savaşları Türkiye’ye nasıl taşındı? Sokak ortasında infazlar, ölüm fermanları, pazarlıklar...
MANSİMOV'U ÖLDÜRECEK "POLİS KATİLİ"Nİ MEHMET AĞAR MI BIRAKTIRDI?
Canıyev’in kardeşi Salifov’dan intikam almak için Şirinler Çetesi’yle anlaştığı günlerde Emniyet tarafından operasyon düzenlendi. Salifov’un da gözaltına alındığı operasyonda Şirinler suç örgütüne mensup kişiler tutuklandı. Ancak Salifov serbest bırakıldı.
İddiaya göre Mehmet Ağar “polis katili” olarak bilinen Salifov için Emniyet’teki nüfuzunu kullanmıştı. Nadir Salifov ile yakın ilişkisi olduğu bilinen ve yan yana fotoğrafları da bulunan Sedat Peker, Ağar’ın, Berat Albayrak’a yakınlığıyla bilinen dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı devreye soktuğunu öne sürdü
Olayın ardından Nadir Salifov sınır dışı edildi. Ancak tekrar Türkiye’ye elini kolunu sallayarak geldi. Salifov’un Türkiye’ye gelmesinin sebebi ise Canıyev’in cenazesini özel uçağıyla Azerbaycan’a götüren Mübariz Mansimov’ı öldürmekti. İddialara göre bunu Mehmet Ağar talep etmişti.
“BENİM ÖLÜMÜM İÇİN 500 BİN DOLARA ANLAŞMIŞLAR”
Erdoğan’ın kardeşi Mustafa Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan’la da iş ilişkileri bulunan, AKP’li yıllarda Forbes'in dünyanın en zengin 500 iş insanı listesine giren Mansimov, FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla 17 Mart 2020'de tutuklanmıştı. Mansimov sorgusunda, Ağar’ın Fethullah Gülen ziyaretlerinden bahsetmiş, mallarına nasıl çöktüğünü anlatmıştı.
Mansimov ayrıca hakim sorgusunda, “Beni öldürmek için mafyayı kiraladılar. Ucuza anlaşmışlar benim ölümüm için 500 bin dolara anlaşmışlar” demişti.
İddialara göre Nadir Salifov, Sedat Peker ve çevresi tarafından Mansimov’a suikast düzenlememesi üzerine ikna edildi. 2020 yılında ise Salifov, yakın koruması tarafından öldürüldü.
AĞAR, PEKER’E SUİKAST İÇİN HAREKETE GEÇTİ İDDİASI
Mehmet Ağar’ın, 90’larda olduğu gibi Emniyet ve İçişleri nüfuzunu kullanarak suç örgütü mensuplarıyla yakın ilişki kurduğu iddiaları bulunan isim sadece Nadir Salifov değildi.
Ağar hakkında yakın dönemde İranlı suç örgütü lideri Ahmet Nazari’yi Türkiye’ye getirdiği ve T.C. kimliği çıkarttığı iddiası mevcuttu. Ağar hakkındaki iddia ise İran vatandaşı Ahmed Nazari’yi Türkiye’de sakladığını, sonra da vatandaşlık verdirdiği yönündeydi.
Sedat Peker, haziran ayı sonunda Emre Olur aracılığıyla yaptığı sosyal medya paylaşımlarında, Ağar'ın Avrupa'da yakalama emriyle aranan İran vatandaşı Ahmed Nazari'ye Türk vatandaşlığı verdirdiğini öne sürdü. Peker, Ahmed Nazari’nin, Mehmet Ağar’ın oğlu AKP’li vekil Tolga Ağar’ın şirketlerinde de adı geçen, kendisine suikast için yollandığını öne sürdüğü Murat Boyracı’ya Dubai’de konaklama sağladığını iddia etti.
Peker’in iddialarının ardından, Ahmed Nazari’nin Türkiye’de “Nazari Gayrimenkul” adlı şirketinin olduğu ve 2020’de Türk Vatandaşlığı’na geçtiği ortaya çıktı.
Ağar hakkında, Susurluk sonrası da mafya liderlerine suç işlemede yardım ettiği iddialarını güçlendiren gelişmeler vardı. Türkiye’de işlenen birçok mafya cinayetlerinin perde arkasında, uyuşturucu ticareti bağlantılarında ve yolsuzluk iddialarında Ağar’ın adı geçiyordu.
Susurluk skandalından geçen 30 yılda, Ağar’ın benzer yöntemlerle suç örgütleri için İçişleri ve Emniyet’teki bağlantılarını kullandığı iddiaları daha da güçlü söyleniyordu.