İnşaat-İş'ten skandal iddia: Polis ifadeye zorluyor
İstanbul'a yapılan 3. havalimanı inşaatında çalışan işçiler, asgari koşulların yerine getirilmediği gerekçesiyle önceki gün eylem başlattı.
Eylem üzerine güvenlik güçleri, şantiye alanına girdi ve işçilere biber gazıyla müdahalede bulundu. Gece saatlerinde yüzlerce işçi gözaltına alınarak çevre karakollara götürüldü. İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat-İş) de bugün konu hakkında bir açıklama yaparak gözaltına alınan işçilerin, sendika yöneticileri hakkında aleyhte ifade verilmeye zorlandığını açıkladı.
"Dipten doruğa çürümüş bu kan emici düzenin tekerine küçük-büyük demeden çomak sokmaktan gurur duyarız!” denilen açıklama şöyle:
İGA patronları ve devlet, sendikamızın 3. Havalimanı direnişinde gözaltına alınan yöneticilerinin tutuklanması için eşgüdümlü bir faaliyet yürütüyor. Polis, işçilerden, yöneticilerimiz aleyhine ifade almaya çalışıyor, baskı ve gözdağıyla alıyor. Direnişin başladığı Akpınar Köyü’ndeki formenler karakola getirilerek, yöneticilerimiz hakkında ifade vermeye zorlanıyorlar.
Yöneticilerimiz, bir köle ve ölüm kampına dönüşen 3. Havalimanı şantiyesindeki koşulların yaratıcısı İGA patronları ve sırtlarını dayadıkları devletleri tarafından bu direnişin “provokatörü” ilan edilmek isteniyor.
Her toplumsal patlamada, işçi ve emekçilerin direnme hakkını kullandıkları her durumda, illa bir kışkırtıcı arayan, hakkını arayanı hemen “birilerinin ajanı” ve “provokatör” ilan eden yaklaşım, 3. Havalimanı direnişinde de karşımızda.
Evet, böylesine anlamlı bir direnişin “faili”, örgütleyicisi, “provokatörü” olmaktan gurur duyarız!..
Sınıfımızın insanca çalışma ve yaşama hakkı için vereceği her direnişin parçası olmaktan gurur duyarız!..
Dipten doruğa çürümüş bu kan emici düzenin tekerine küçük-büyük demeden çomak sokmaktan gurur duyarız!
Bu konudaki tüm iddialar, başımız gözümüz üstüne!..
Fakat 3. Havalimanı’nda birikmiş öfkenin nedeni de biz değiliz, patlamasına ebelik eden esas fail de biz değiliz! Esas fail, işçileri köle gibi çalıştıran, onurlarını hiçe sayan, onları bir canlı olarak bile görmeyen, kanlarının akmasını bir vidanın ederinden daha önemsiz gören patronlar ve onların sınıfsal çıkarlarını temsil eden devlettir.
Sendikamızın, uzun süredir örgütlenme çalışmaları yürüttüğü ve bugünlerde bir temsilcilik açmaya hazırlandığı bu modern kölelik şantiyesinde patlayan direnişle anında ilişki kurması onun en doğal hakkı ve görevidir. Bizzat patronlar ve onların yaptıklarına seyirci kalan devletlerinin faili olduğu bu işçi direnişinin sesini anında duymuş ve en doğal refleksi göstermiştir.
Sınıfını satmamış, onursuz davranmamış, herhangi bir çıkar gözetmeksizin onun haysiyet mücadelesinin parçası olmuştur!..
Yöneticilerimiz tutuklayacaklarsa bundan tutuklayacaklar!..
Tarih de tanıktır ki, her gün kaç işçinin öldüğü belirsiz bu emek cehenneminde bizim gibi “provokatörlerin” tutuklanması, her türlü baskı ve saldırıya uğraması, sınıfımızın biriktirdiği öfkenin patlamasını engelleyemeyecektir.
Bizler de, her yerde ve her zaman, bu öfkenin sizin o asalak düzeninizle uzlaşmayacak bir nitelik kazanması için çalışacağız!..
-Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!
-İnşaat işçisi köle değildir!
-Kavga, sokak, direniş! Yaşasın İnşaat-İş!