'Gazeteci Kaşıkçı olayına bir de bu pencereden bakalım!..'
Usta gazeteci Uğur Dündar, kayıp gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı köşesine taşıdı.
Uğur Dündar'ın yazısı şöyle:
Üç yıl önce…
Ekim ayı başlarında Lübnan'ın başkenti Beyrut'un Refik Hariri Havalimanı'nda Suudi Prensi Abdül Muhsin Bin Welid Bin Abdülaziz'in özel jetindeki aramalar sonucunda, 2 ton uyarıcı hap ele geçirilmişti.
Evet, yanlış okumadınız! Prensin özel uçağında tam 2 ton sentetik zehir bulunmuştu.
Operasyonu yapan Lübnan makamları, 40 bavul dolusu uyarıcıların, IŞİD'li teröristler tarafından kullanılanla aynı türden olduğunu açıklamıştı.
Böylece zihinlere “IŞİD'in günlerce süren çatışmalar sırasında uyarıcı ihtiyacını Suudi Arabistan mı karşılıyor?” sorusunu yerleştirmişti…
★★★
Benzer bir operasyon, dün Adana Şakirpaşa Havalimanı'nda gerçekleşti.
Narkotik ekiplerinin Suudi Arabistan'a ait bir kargo uçağında yaptıkları aramalarda, 965 bin adet sentetik uyarıcıya el konuldu.
★★★
Peki uçaklar dolusu sentetik zehir nereden geliyor ve niçin Suudi Arabistan'a gidiyor?..
Gerek soruşturmacı televizyon gazeteciliği yaptığımız yıllardan, gerekse uyuşturucuyla mücadele eden değerli uzmanların verdikleri bilgilerden biliyoruz ki; bu tonlarca hap, ya Bulgaristan'da Suudi Arabistan başta olmak üzere diğer Ortadoğu ülkeleri için üretim yapan fabrikalardan, ya da ülkemizin güneydoğusundaki bazı merdiven altı tesislerden gidiyor.
Suudi Arabistan'daki en büyük alıcı olarak da karşımıza Saray çıkıyor!
Onlar bu sentetik tabletleri cinsel uyarıcı olarak tüketiyorlar,
Geri kalanın bir bölümü, cezasının çok ağır olmasına rağmen piyasaya sürülüyor, önemli bir kısmı da, coğrafyamızdaki çatışmalarda Suudi Arabistan adına çarpışan güçlere servis ediliyor!
★★★
Gazeteci Cemal Kaşıkçı olayının tüm acımasızlığını bir kez daha gözler önüne serdiği Suud Hanedanı, düşman gördüğü ülkelerin insanlarını ve savaşçılarını ise, uyuşturucu bağımlısı yapabilmek için büyük gayret ve para harcıyor.
Örneğin Suudi ordusunun yıllardır bombalamasına rağmen hâlâ yenilgiye uğratamadığı Yemen gibi ülkelerin halklarını “Gat” denilen uyuşturucu bitkinin tutsağı haline getirebiliyor.
Benim 80'li yılların ikinci yarısında gittiğim Yemen'de nüfusun yüzde 60-70'i, her gün öğle saatlerinde işi gücü bırakıyor, akşama kadar “Gat” bitkisini çiğniyordu!
Bu rakama resmi dairelerde çalışanlar, hatta sokakta görev yapan polisler de dahildi!..
“Gat”ın çay filizini andıran uçlarının sabahın erken saatlerinde kesilmesi ve öğlene kadar tüm ülkede dağıtımının tamamlanması gerekiyordu.
Konuştuğumuz Yemenli meslektaşlarımız, zor ve maliyetli bu işin gizli finansörünün Suudi Arabistan olduğunu söylüyorlardı. Onların iddiasına göre Suudlar, bunu savaşçı Yemenlileri uyuşturabilmek için yapıyorlardı!..
Oysa aynı bitkinin Suudi Arabistan'a sokulmasının cezası idamdı!..
Nitekim son dönemde uçaklarıyla, tanklarıyla, toplarıyla ve başka ülkelerin asker takviyesiyle saldırdıkları Yemenli Husilerin Suudlara kök söktürmesi, “Gat”la uyuşturma iddiasındaki “korkuyu” doğrulayan bir gelişmeydi…
★★★
Sevgili okurlarım,
AKP iktidarının yakın zamana kadar sıkı ilişki içinde olduğu, Suriye kriziyle birlikte askeri ittifak yaptığı, hatta TSK'yı emrine verebileceği anlaşmalara imza attığı Suudlar, Vahhabiliğin dışındaki tüm mezhepleri reddediyor ve onların mensuplarını kafir sayıyor.
★★★
Türkiye'nin efsaneleşen gazetecilerinden basın şehidi Uğur Mumcu, 1987 yılında kendisiyle paylaşma onurunu yaşadığım Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü alırken yaptığı konuşmada bu gerçeği bakın nasıl açıklamıştı:
(…) “Rabıta” dizisinde, dinsel akımların yurtdışındaki merkezlerini, (Suudi Arabistan) bağlantılarını ve ilişkilerini vurgulamaya çalıştım.
(…) İslam finans kurumları Türkiye'ye yeni yeni geliyorlar. Türkiye'de bugün, yurtdışından maddi yardım alan İslamcı akımlar cirit atıyor. Bunu daha net, daha açık, isim isim açıklayacağım.
Hangi siyasal gücün içinde bulunduklarını, hangi sermaye gruplarının arkasında olduklarını kanıtlamaya çalışıyorum…”
★★★
Sözün özüne gelirsek;
Suudi Hanedanı, Vahhabiliği ihraç edebilmek için uyuşturucu, terör ve para yardımı dahil olmak üzere her yöntemi dener. Ama gazeteci Kaşıkçı örneği bir kez daha gösterdi ki, bu yolda karşısına çıkan tüm engelleri de hiç acımadan yok eder!..