Baro'da kim hangi mesajı verdi?
İstanbul Barosu'nda adaylar konuşulmaları yaptı. Seçimler yarın yapılacak.
HACI BİŞKİN/DUVAR- İstanbul Barosu’nun iki gün sürecek Genel Kurulu Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşiyor. Seçimlerde 41 bini aşkın üyenin oy kullanması bekleniyor. Haliç Kongre Merkezi’nin önünde yönetime talip olan adayların stantları da yer alıyor.
İstanbul Barosu başkanlığı seçiminde kavga!
Sabah başlayan Genel Kurul’da baronun ekonomik bütçesi ele alındı. Bütçe giderlerinin konuşulmasının ardından Genel Kurul’da ilk sözü mevcut Baro Başkanı ve adayı Mehmet Durakoğlu gerçekleştirdi. Durakoğlu konuşması sırasında protesto edildi. ‘Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Platformu’ (ÖDAV) üyesi avukatlar “savunmadan taviz yok siz varsınız” pankartıyla Durakoğlu’nu protesto etti.
Durakoğlu’nun ardından Avukat Rıza Türmen kürsüye geçti. Türmen, bağımsız aday Fikret İlkiz’in ‘baroyu en iyi şekilde yönetebileceğini’ söyledi. Türmen “Bugün hukuka, insani değerlere inanıyorsanız hukuk savaşı vermek zorundasınız. Burada baronun büyük bir önemi var. 10 tane adayın olduğu bu dönemde fark yaratmak gerek. Bu farkı Fikret İlkiz yaratacak. Kendisi mücadeleci ve yaman bir avukat” ifadelerini kullandı.
KOCASAKAL ‘DURAKOĞLU’ DEDİ
İstanbul Barosu’nun önceki başkanı Ümit Kocasakal kürsüye çıktığında, salonda sık sık, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganı atıldı.
Kocasakal, yargı bağımsızlığına vurgu yaparak şunları söyledi: “Bugün devlet kayınpeder damat tarafından yönetiliyor. Bunun bir faturası vardır. Hukuken bunun hesabı sorulur. Bütün görüşlere saygılıyım ama bir avukatın en büyük meslek sorunu hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı. Bunu anlamamız lazım. Bunu çözmemiz lazım. Ben hayatım boyunca taraf oldum. Hukukun üstünlüğünden, cumhuriyetten yana her zaman taraf oldum. Çok adaylı bir seçime gidiyoruz ancak bunun yaratabileceği sonuçları zikretmem benim sorumluluğum altında. Bu grubun Önce İlke Çağdaş Grubu’nun vazgeçilmez ilkelerine demokratik değerlere, üniter devlete, Atatürk ilkelerine dayanmakta. Bu grup ortak bir aklı temsil eder. Bu da yol arkadaşım ve kader arkadaşım Mehmet Durakoğlu’dur.”
‘ÜMİT HOCA GELDİ SESİNİ KÜRSÜDE YÜKSELTTİ ANCAK…’
Kocasakal’ın ardından kürsüye Özgürlükçü Avukatlar Grubu’ndan Özden Özdemir geldi. Özdemir, Kocasakal’a seslenerek,” Ümit hoca yine geldi sesini bu kürsüde yükseltti ancak gelin sokakta sesinizi yükseltin diyoruz. Hiçbir zaman sesinizi sokakta yükseltmediniz. Bundan önceki baro yönetimi baro gücünün farkında değil” dedi.
“Bizler Özgürlükçü Avukatlar Grubu olarak bu gücün farkındayız” diyen Özdemir, şöyle devam etti: “İstanbul Barosu özgürlüğün kalesi. Ama bu kalenin içinden çıkın. Burada hapsolmuş durumdasınız. Biz adliyelerde yalnız bırakılan baro istemiyoruz. İcra dairelerinde avukatların iş yapamadığı ve bunları görmezden gelen bir baro istemiyoruz. Tüm meslektaşlarımın cesaretini kullanmaya davet ediyorum.”
‘ATATÜRK KONUSUNDA MANGALDA KÜL BIRAKMIYOR’
Avukat Hareketi adına avukat Cem Alptekin konuştu. Alptekin, “Avukat Hareketinin gücünü, eylem kapasitesini koruyabilecek kararlılıkta ve sokağın gücünü koruyabilecek bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum. Kimse ‘kahrolsun avukatlar’ diyemez. Son sözüm Kocakasal’a, sayın Kocasakal, Atatürk konusunda mangalda kül bırakmıyor. Çıkın anlatın, susurluk raporlarının yok sayan bu çalışmaları ortadan kaldıran anlayışa karşı başvuru yaptık. Siz bir şey yapmadınız. Bu baronun tarihinde karanlık bir sayfa.” şeklinde konuştu.
‘MAHKEMELER ÜRKÜTÜCÜ BİR MEKANİZMAYA DÖNÜŞTÜ’
Genel Kurul 15 dakikalık baro başkanlığına talip olan adayların konuşmalarına geçti. Genel Kurul’da ilk olarak Avukat Hareketi’nin adayı Başar Yaltı konuştu. Yaltı sözlerine, “Avukat Hareketi bir Türkiye hareketi” diyerek başladı. Yaltı konuşmasını şöyle sürdürdü; “Avukat Hareketi sorunları bütüncül olarak değerlendirir. Bu çerçevede Türkiye’nin içerisinde bulunduğu konumu hatırlatmakta fayda var. ‘FETÖ’ siyasi hareketin aymazlığından yararlanıp 2011 yılında yargıyı ele geçirdi. Böylece yargı siyasallaştı. Yargının siyasallaşması yetmedi. Yargıçlar memurlaştı. Mahkemeler ürkütücü bir mekanizmaya geçti. Basın iktidarın eline geçti. Bir korku toplumu oluşturuldu. 24 Haziran seçimlerden sonra Türkiye siyasal İslamcıbir rejime geçti. Anayasa dikkate alınmaz yasalar uygulanamaz oldu. İstanbul Barosu adaletsizliklere ses çıkarmayan bir baro haline geldi. Anlaşılan o ki mevcut baro yönetimi yıllardır kendisini tekrarlamakta. Yaptığımız ankete göre ankete katılanların yüzde 70’i yönetimden memnun değil. Hem şikayet edip hem aynı anlayışa oy vermek aldatıcı bir görüntü. Eğer seçilirsem bir dönem için başkanlık yapacağım. ”
’14 YIL UZUN BİR SÜRE…’
Yaltı’nın ardından Milliyetçi Avukatlar Grubu’nun adayı Kaptan Yılmaz konuştu. Mevcut baronun 14 yıldır baroyu yönettiğini hatırlatan Yılmaz “14 yıl uzun bir süreç. Baroyu 14 yıldır yöneten mevcut grubun bu dönem içerisinde hatırda kalan eylemlerine değinmek isterim. Ergenokon Balyoz davalarındaki tutumları. Her tarafı hukuksuzluk kokan Ergenekon -Balyoz davalarında tepki göstermeyecekti de hangi davaya tepki gösterecekti? Farkımız baroya sadece kendisi gibi düşünenlerle yönetmek değil.” şekilde konuştu.
‘MAHMUT ESAT BOZKURT HUKUKUNA KARŞIYIZ’
Yılmaz’ın ardından Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu’nun adayı Eren Keskin kürsüye geçti. Keskin,” Kaybettiğimiz tüm arkadaşlarımızı saygı ve sevgiyle anıyorum” diyerek sözlerine başladı.
Keskin, “Biz hukuk mücadelesinin siyasi mücadeleden ayrı düşünülemeyeceğini düşünüyoruz. Bugün burada çok şey konuşuldu. Resmi ideolojiyi tartışmaya açan tek bir meslektaşımız olmadı biz geçmişle yüzleşmeden gerçek anlamdan hukuk ortamına ulaşmayız. Biz Mahmut Esat Bozkurt hukukuna karşıyız” dedi.
Keskin, Ümit Kocasakal’ın konuşması sırasında “Mustafa Kemal’ in askerleriyiz” sloganı atan gruba şöyle seslendi; “Herkes darbeden şikayet etti, darbeden şikayet edenler ‘biz askeriz’ diyor. Biz asker değiliz biz hukukçuyuz. Hukukun erkek egemen tüm yapılardan kurtulmasını istiyoruz. Size kimse inanmaz. ”
‘DEMİRTAŞ, KAVALA, ALTAN, TUĞLUK… BARO SİZE DE SAHİP ÇIKMADI’
Keskin, demokrasiyi, barışı isteyen herkesin cezaevine konulduğunu söyleyerek İstanbul Barosu’nun herkese eşit davranmadığını ifade etti. Keskin, 700’ncü haftadan beri oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri’nin barodan randevu talep ettiklerini fakat baronun randevuya yanıt vermediğini söyledi. Keskin sözlerini şöyle sürdürdü; “Selahattin Demirtaş, Aysel Tuğluk, Osman Kavala, insan hakları savuncusu arkadaşlarım ne yazık ki İstanbul Barosu size de sahip çıkmıyor. Ergenokon’a gösterilen Osman Kavalaya, Ahmet Altan’a, Selahattin Demirtaş’a gösterilmiyor. Siz çifte standart uyguluyorsunuz.”
Keskin konuşması sırasında, İstanbul Barosu Başkanlığı’ na aday olan Talat Canbolat’a dönerek,”Keşke siz aday olmasaydınız. İbrahim Kaboğlu’nun ihraç edilmesi sürecinde imzanız var.” dedi.
Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun adayı ve mevcut İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu kürsüye geçti. Durakoğlu, “Öncelikli hedefimiz yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti. Siyasal iktidar yargıyı kullanıyor. Bu ülkede yargıya güvenenlerin oranı yüzde 30. Avukatlar, olarak yargının güvensizliğini anlatırsanız güvensizlik olarak ortaya çıkar. Teslim olursak tarih bizi asla affetmeyecek. Bu yüzden şimdi baroları kapatmak istiyorlar. Emin olun bunu sadece İstanbul Barosu için istiyorlar. Biz tarih önünde direneceğiz. Bunu yapacağız. Bunu yapmamız gerekiyor” diye konuştu.
Durakoğlu, kendisine yöneltilen eleştirilere yanıt olarak da şunları söyledi: “Biz baroyu birlikte yönetiyoruz. Muhalefetle birlikte yönetmek istiyoruz. Ama gelmiyor arkadaşlar. CMK ücretleri artmış. Biz baroyuz CMK ücretlerini ödemiyoruz. Tutuklanan avukatların avukatları burada ‘baronun başkanı bizimle ilgilenmedi’ desin çıksın burada özür dilerim derim.” Bu sözleri üzerine salondan Durakoğlu’na tepkiler yükseldi.
‘FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA’
Baroda Değişim ve Gelişim Harekatı’nın adayı Talat Canbolat ise şunları söyledi: “Bağımlı avukat kelimesine karşıyım. Bir avukat işçi olmaması gerekir. Avukat yok varsayılmakta. Baronun buna karşı çıkması gerekmekte. Meslek körlüğüne sahip olmayacağız. Herkesime hitap eden baroda gelişim ve değişimin liyakatli kadrolarıyla mümkün.”
Canpolat, kürsüden inerken solanda bulunan bir grup avukat,” Faşizme karşı omuz omuza” sloganları attı.
Canpolat konuşmasını tamamladıktan sonra kürsüye bağımsız aday Fikret İlkiz geçti.
‘AVUKATLAR SAVUNMANIN GÜCÜDÜR’
“Avukatlar savunmanın gücüdür” diyen İlkiz şöyle devam etti: “Bu yaratıcı gücün sahipleri bizleriz. Ekonomi, siyasal iktidar, ideoloji denildi. Ekonomik ideolojik iktidarı sınırlandıran hukuktur. Zor kullanıcı iktidar sizi yargılar. Yargılanan yargının kendisidir. Türkiye’ye özgü bir demokrasi anlayışı geçerli. Kışkırtmak bir demokrasi anlayış değil. Biz özgürlüklerin teminatıyız. Bizim geleceğimiz Türkiye’nin gelecek aydınlığıdır. Devletin tüm organları yargı denetimine tabii tutulmalı. Yıllardır değişen herhangi bir şey yok. İnsan haklarına karşı suç işlemeye devam ediyorlar. Bilin, aklınızda kalsın, asla affetmeyin. Avukatlar gerçeği söyler. Adalete karşı hiç kimseye karşı suç işleyemez.
2016 yılında yargı bağımsızlığı yandı, kül oldu. Saraylar kim istiyorsa onların olsun. Türkiye’de soruşturmaların bu kadar çok tartışıldığı hiç olmadı. Biz iddianame yazmayız. Kim kime böyle bir hayat reva bulur, cesaret ettiler ama bizim gücümüz var. Hukukun egemen olduğu bir coğrafya ve devlet yaratmalıyız.
Ne yapmalıyız? Bunun cevabı İstanbul Barosu. İstanbul Barosu’nu eleştirdik. Haktır. Ama bir gün bütün bu olanlar olduğunda siz nerdeydiniz diye sorarlar. Bana sordular. Hepimizin barosunu yaratmak istiyoruz. Amacımız bundan ibaret.
Bunların hepsinden önemli zihniyet reformu vardır. Bütün bunlara baktığımız zaman hukuka aykırı hareket etmeyi hiçbir mazeret olamaz.
Eğer barış akademisyenlerinden bahsediyorsak ben bu imzayı atanların tümünün avukatıyım. Biz insanız. Avukatız. Bu zamanları aşacağız. İstediğiniz yargıçları ayağa kaldırarak saygı isteyebilirsiniz. Onlar sizin yargıçlarınız bizim değil. Cumhuriyetin tüm kazanımlarını korumak bizim varlık nedenimiz. Cezasızlık bu ülkenin kaderi değil. Bilşm insanları kunfuracaı şoförler ve en önxe avukatlsr var. Herkese yer açarlar çünkü o güzel insanların isyanları bu ülkenin yarınları için umuttur.”
‘KORKUYLA OY ALAMAZSINIZ’
Önce İlke Çağdaş Avukatlar Yükseliş Grubu’nun adayı Hasan Kılıç, “Korkuyla oy alamazsınız” diyerek aday belirleme sürecinde mevcut baro yönetiminde bir ön seçim yapılmasını talep ettiklerini söyledi. Kılıç, şunları söyledi: “Ülkemizde hukuk ilkesi tahrip edildi. Hukuk politik bir araca dönüştürüldü. Tek adam rejimi tesis edildi. Duruşma salonlarından atılan, gözaltına alınan bugün artık özgürlüğün çığlığı haline gelmiştir. Ben adalet savaşındaki gecelerin adliye koridorların sesiyiz. Tüm baskılara rağmen her şeyi feda eden avukatlarız. Biat edenlere inat bükülmeyenlerdeniz. Özgür, güçlü ve tam bağımsız savunma bizim en büyük projemiz. Bunu mutlaka gerçekleştireceğiz. İnsanları korkutmayız. Oylarını özgür kullanacaklar. Biz haklıyız güçlüyüz. Yaptığımız bir kusuru varsa ben de suçluyum. Ama bunu düzelteceğiz. Mesele budur kişisel değil. Ön seçim talebimiz oldu ama reddedildi. Adalet olmadıkça asaletin faydası olmaz. Barolar yönetim anlayışları hukuk devletinin korunması ile olur baronun internet sitesindeki basın açıklamalarıyla olamaz. Unutulmamalıdır her avukat bir güçtür ve biz bu toplam gücün yansımayız. Unutmasınlar ben ve arkadaşlarım bürokratik oligarşiye ceket ilikleyenlerden olmadık olmayacağız. Farkımız budur. Bu baroyu yeniden İstanbul Barosu yapacağız. Sizin için de yapacağız, bize kızanlar için de yapacağız. Korkuyla oy alamazsınız. Yapmayın bunu.”
‘GİTTİKÇE GERİYE GİDİYORUZ’
Kılıç’ın ardından Avukat Hakları Grubu’nun adayı Gökhan Ahi konuştu. Ahi, sözlerine “Mevcuyu çok iyi biliyorsunuz” diyerek sözlerine başladı: “Bugün 2018 seçimlerine 10 aday seçimlere girmişsse bu Avukat Hakları Grubu’ nun başarısı. Bugünkü yönetim 16 yıldır baroyu yönetiyor. Gittikçe daha geriye gidildiği bir süreç yaşıyoruz. Adliyelerde, cezaevlerinde, öyle bir noktaya geldik ki yetkimiz, kimliğimiz sorgulanır hale geldi. Her türlü şiddeti yaşıyor hale geldik. Bugün baro hiçbir şeye temas etmiyor. Bir avukatın yaka paça gözaltına alınmasında birkaç baro hariç bir sessizlik yaşadık.”
‘HEPİNİZ, HEPİMİZ SAHTEYİZ’
Genel Kurul’da son olarak kürsüye çıkan bağımsız aday avukat Çiğdem Koç, “Bana ‘delirdin mi?’ diyen oldu. Çünkü hala bu ülkede avukatlık yapıp da sağlığı yerinde olanlara gıptayla bakıyorum” dedi.
Koç, birkaç serzenişi olduğunu belirterek şunları dedi: “Meslek dayanışması dediğimiz şey çok tuhaf bir hale geldi. Fotoğraf çekmek. Ömer Kavili tutuklandığında herkes koştu. Başkan dedi ki onların avukatı çıksın konuşsun ben Selçuk Kozağaçlı’nın Kemal’ in avukatıyım. Kimse yoktu Kemal’in duruşmasında. Kemal’in iddianamesi en tiksinti iddianameydi. Tutukluyken de tahliye olurken de kimse yoktu. İstanbul Barosu bir baro olarak oraya gitmedi.
Selçuk Kozağaçlı’ya gelelim… Selçuklar da avukatlık yaptığı için tutuklandılar. 5 gün boyunca duruşma yapıldı. Başkanımız ilk gün oradaydı. Ama bazı şeyler çok simgesel. Selçuklar tahliye oldu sonra tekrar tutuklandılar. Selçuk duruşmaya kendisi geldi. Bir de saldırdılar ona. Selçuk’a vurmasınlar diye Mahmut Tanal onu korudu. Böyle simgesel bir durumda olmayanları affetmeyeceğim. Hepiniz, hepimiz sahteyiz. Hande Kader’e kimse gelmedi… Fetö PDY duruşmalarında baro odasına kendimiz kapattık. Orada Ankara Barosu da, İstanbul barosu da yoktu. İlker Başbuğ için adalet istiyorsunuz Selahattin Demirtaş, Ahmet Altan için adalet istemiyorsanıza bu iki yüzlülüktür.”
Koç, baro başkan adaylarından Talat Canpolat’a dönerek şöyle konuştu:” İnsanlar barış istediler. Devletten istediler. Kimi muhattap alsınlar. Biz Tahir Elçi’yi bu yüzden kaybetmedik mi? Daha kaç kişiyi kaybedeceğiz? Eğer onlar için adalet istemiyorsanız buna da iki yüzlülük derim.”
‘FEYZİOĞLU’ NU KAPSÜLE KOYUP UZAYA FIRLATMAK İSTİYORUM’
Koç, avukatlık mesleğinin sorunlarını anlatırken şöyle devam etti: “Avukatlık mesleğinin en büyük sorununa kimse değinmedi. Onu da ben söyleyeyim. Avukatlık mesleğinin en büyük sorunu Metin Feyzioğlu (Türkiye Barolar Birliği Başkanı)’dur. Kendisini kapsüle koyup uzaya göndermek istiyorum. Ben arkafaşlarımı dışarı istiyorum. Kim seçilirse seçilsin tutuklu avukat arkadaşlarım serbest bırakılıncaya kadar bu mücadeleye devam edeceğim. Bir kadın olarak bu baroyu ben yönetirim demek çok büyük bir onur. Tutuklanmayın.”
Talat Canpolat, kendilerine yönelik eleştirilere ilişkin 1 dakikalık söz hakkı verilmesini istedi. Talebi kabul edilen Canpolat, “Çiğdem hanımın görüşlerine katılmasam bile ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunuyorum” dedi.
İstanbul Barosu’nu 2 yıl boyunca yönetmeye talip olan adaylar şöyle:
Mehmet Durakoğlu (İstanbul Barosu Başkanı, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu), Kaptan Yılmaz (Milliyetçi Avukatlar Grubu), Başar Yaltı (Avukat Harekatı), Fikret İlkiz (Bağımsız), Hasan Kılıç (Önce İlke Çağdaş Avukatlar Yükseliş Grubu) Çiğdem Koç (Bağımsız), Gökhan Ahi (Avukat Hakları Grubu), Talat Canbolat (Baroda Değişim ve Gelişim Harekatı), Eren Keskin (Özgürlükçü Demokrat Avukatlar), Cem Kaya Karatün (Ortak Hedef Platformu).