Çağın Türker davasında korkunç iddia

İstanbul Karaköy’de Mizah dergisi sahibi Çağın Türker’in atılan bir yumrukla öldüğü iddiasına ilişkin soruşturmada, Türker ailesinin avukatı, olayda ‘muşta’ kullanıldığını iddia etti.

Çağın Türker davasında korkunç iddia

Savcılığa dilekçe sunan ailenin avukatı, görüntülerde elinde muşta olduğu görülen F.B.’nin tutuklanmasını talep etti.

Mizah dergisi sahibi ve ünlü senarist Çağın Türker, geçtiğimiz ay Beyoğlu Karaköy’de, kız arkadaşının da içinde olduğu arkadaş grubuyla gittiği bir balık restoranında çıkan kavgada başına aldığı darbeyle hayatını kaybetti. Olayın ardından kavgaya karıştığı gerekçesiyle gözaltına alınan 4 şüpheliden katil zanlısı Yusuf Ş. tutuklandı, 3 şüpheli ise sorgularının ardından serbest bırakıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca olaya ilişkin yürütülen soruşturma sürerken Türker ailesinin avukatı savcılığa başvurarak olayda ‘muşta’ kullanıldığını ve muştayı kullanan şahsın tutuklanmasını talep etti.

İstanbul Cumhuriyet Savcılığına 10 sayfalık dilekçe sunan ailenin avukatı, olayın ardından polis tarafından yapılan ilk tahkikatın eksik yapıldığını öne sürdü. Polisin olayı cinayet soruşturması titizliğiyle ele almadığını öne süren avukat, bu nedenle olayda kullanılan ‘muşta’nın gözden kaçırıldığını kaydetti.

"Maktulü kasten öldüren şahsın dışarıda serbestçe dolaşmasına sebebiyet verildiği görülmektedir"

Güvenlik kameraları detaylı incelediğinde F.B.’nin elindeki parlaklığın ‘muşta’ olduğunun görüldüğünü öne süren avukat dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:

"Kamera görüntülerinin polis tarafından detaylı ve ayrıntılı incelenmediği, kamera görüntü tutanağına yazılmadığı, kamera görüntülerinde polis tarafından ismi F.B. olarak belirtilen şahsın elinde muşta silahı varken ölen maktulün hemen arkasından maktule saldırı yapacak şekilde koşarken görüldüğü halde, bu önemli hususun kamera incelme tutanağına yazılmadığı, savcılığa bildirilmediği, olayı gerçekleştiren bu şahsın ifadesinin şüpheli olarak alınmadığı, bilgi sahibi olarak alındığı, elindeki muşta ile gecenin o saatinde maktulün peşinden neden koştuğunun kendisine sorulmadığı ve savcılığa gönderilen soruşturma dosyasında da şahsın olayı gerçekleştiren şahıs olmasına rağmen ifadesinin bilgi sahibi olarak alındığı ve serbest bırakıldığı, böylelikle olayı gerçekleştiren ve maktulü kasten öldüren şahsın dışarıda serbestçe dolaşmasına ve belki de kaçmasına sebebiyet verildiği görülmektedir."

"Şüpheli ve arkadaşlarının bir kısmı avukat katibi olarak çalışan şahıslardır"

Olayın ardından biri, bir hukuk bürosunda çalışan şüphelilerin daha az ceza almak için ifadelerinde birliğe gittikleri anımsatılan dilekçede, "Şüpheli ve arkadaşlarının bir kısmı hukuk bürolarında avukat katibi olarak çalışan şahıslardır.

Bunlar ölüm olayını öğrenince önceden bir araya gelip konuşarak bu olaydan en zararsız şekliyle kurtulabilecekleri şekliyle bir senaryo hazırlamışlar, buna uygun ifadeler vererek maktulün kendilerine küfrettiğini söyleyerek haksız tahrikten yararlanabilecek şekilde bir ifade verme yoluna gitmişlerdir. Maktule bir tokat attıklarını söyleyerek yaralama ve öldürme kastının olmadığını kanıtlamaya çalışarak olaydan en zararsız şekilde kurtulma yoluna gitmişlerdir" denildi.

"Hastane raporunda kafaya arkadan darbe aldığı belirtilmekte"

Dilekçede şu ifadelere yer verildi:

"Dosya içerisinde bulunan S.B.Ü. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 1 Eylül tarihli adli raporunda ‘Darp sonrası getirildi. Kafaya arkadan tek bir darbe almış’ ifadesinin yer aldığı hastane tutanaklarının tümünde maktul Çağın Türker’in kafasına arkadan bir darbe alarak yaralandığı belirtilmektedir. Tanık Dilge Eraslan’ın Karaköy polis merkezinde alınan tanık ifade tutanağında ‘Taksiye binmek için yürürken Çağın’a bir darbe olduğunu hissettim ve biranda yere düştü, kafasını çarptı ancak kan bir şey yoktu.

Yere düştükten sonra bir hırıltı geldi, ben bayıldığını zannettim’ şeklinde yazılmıştır. Olay sonrası tutulan tutanaklar ile verdiği ifade arasındaki bu çelişkiyi kendisine sorduğumuzda; ‘Ben maktul Çağın Türker’in arkadan bir darbe aldığını söyledim. Kafasını yer çarptığını söylemedim. Polis niçin böyle yazmış bilmiyorum’ demiştir.”

"Ölüm kafayı çarpma sonucu gerçekleşmiş gibi izlenim yaratılmıştır"

"Görüleceği üzere maktulün ölümü kafaya arkadan silahla (muşta) vurma sonucu gerçekleştiği halde polis tarafından düzenlenen fezlekede sanki ölüm yere düşerek kafayı çarpma sonucu gerçekleşmiş gibi bir izlenim oluşturulmuştur. Bu doğru değildir.

Kamera görüntüleri detaylı incelendiğinde F.B.’nin yalan söylediği ifadesinde anlattığı hususların doğru olmadığı" aktarılan dilekçede, görüntülerde elinde muşta olduğu görülen ve bilgi sahibi olarak ifadesi alınan F.B.’nin gözaltına alınarak tutuklanması, olayın gerçekleştiği yerde bulunan diğer dükkanların güvenlik kamera görüntülerinin incelenmesi ve şüpheliler hakkında kasten adam öldürmek ve kasten adam öldürmeye yardım etmek suçundan iddianame düzenlenmesi talep edildi.

Etiketler
Soruşturma