Çiftçiler tohum darbesine direniyor!
Yerel tohumların ticarileştirilmesine karşı çıkan meslek odaları ve sivil toplum örgütleri ortak hareket etme kararı aldı.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı yerel tohum yönetmeliğine yönelik tepkiler sürüyor.
Yerel tohumların patentlenmesine karşı çıkan çok sayıda meslek odası, sendika ve ekoloji platformu Ankara'da bir araya gelerek ortak açıklama yaptı. Aralarında akademisyenler ve 16 kuruluşun bulunduğu ortak açıklamada, yerel çeşitlerin toplumun ortak varlığı olduğu ve şirketlere devredilemeyeceğine vurgu yapılarak, "Bu yönetmelik yerel çeşitlerimizin orijinini koruma altına alan değil, ticarete konu eden bir kayıt ve tescil sistemidir. Kamu adına yerel çeşitleri kayıt altına alarak koruyan bir düzenleme ve uygulamaya ihtiyaç vardır. Ancak getirilen bu ticari sistem yerel çeşitleri Anayasaya aykırı bir biçimde ticarete ve özel mülkiyete konu etmektedir" ifadelerine yer verildi.
19 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Yerel Çeşitlerin Kayıt Altına Alınması, Üretilmesi ve Pazarlanmasına Dair Yönetmelik’ yerel tohumlarla ilgili yeni düzenlemeler getiriyor.
Türkiye’de yetiştirilen tarla ve bağ-bahçe bitkileri ile diğer bitki türlerine ait yerel çeşitlerinin genetik erozyonlarını engellemek amacıyla çıkarıldığı belirtilen yönetmelik, “tohumluklarının çoğaltımı, pazarlanması, yerinde idamesi ve sürdürülebilir kullanımı ile ilgili kurallar getirerek, ticareti yapılacak yerel çeşitlerin kayıt altına alınması, tohumluk üretimi ve tohumluklarının piyasaya arzı ve bu konudaki denetimlere ilişkin usul ve esaslar” hakkında düzenlemeler içeriyor.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNDEN ORTAK TAVIR
Oda Tv'den Yusuf Yavuz'un haberine göre, sivil toplum örgütleri ve ekoloji platformları yönetmeliğin kimi maddelerinin yerel tohumların patentlenerek ticari şirketlerin malı haline geleceği endişesiyle düzenlemeye eleştiriler getiriyor. Ankara'da Ziraat Mühendisler Odası (ZMO) Genel Merkezi'nde bir araya gelen 16 sivil toplum kuruluşu ve akademisyenler, yerel tohum yönetmeliğiyle ilgili ortak bir tutum geliştirme kararı aldı.
ÜRETİCİ VE TÜKETİCİ ÖRGÜTLERİ BİR ARAYA GELDİ
Aralarında Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), Gıda Mühendisleri Odası (GMO), Kimya Mühendisleri Odası (KMO), Peyzaj Mimarları Odası (PMO), Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği, Tarım Orkam-Sen, Türkiye Ziraatçılar Derneği, Çiftçi-Sen, Tüm Köy-Sen, Tema Ankara Temsilciği, Ekoloji Kolektifi Derneği, TÜKODER, Tüketici Hakları Derneği, TÜDEF Federasyonu, Ekoloji Birliği, GDO'ya Hayır Platformu gibi kuruluşların yanısıra Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ruhsar Yanmaz ve Prof. Dr. Melahat Avcı Birsin'in de bulunduğu katılımcıların ortak açıklaması şöyle:
'YEREL ÇEŞİTLER ÖZEL MÜLKİYETE KONU EDİLEMEZ'
“Anayasamızın 168. Maddesine göre tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Yönetmelikte tanımlanan yerel çeşit kavramı Anayasamızda 168. Maddede tanımlandığı biçimiyle tabii servet niteliğindedir. Tabii servetlerin özel mülkiyete konu edilmesi mümkün değildir. Sadece kanunla nasıl kullanılacağı düzenlenebilir. Bu yönetmelik yerel çeşitleri ticaret yoluyla özel mülkiyete konu etmiştir. Bu anlamıyla Anayasanın 168. Maddesine açıkça aykırıdır. Yerel çeşitler üzerinde ister sivil toplum kuruluşu ister meslek kuruluşları yoluyla tescil ya da kayıt altına alarak özel mülkiyete konu edilemezler. Yerel çeşitlerin kayıt ve koruma altına alınması Anayasal anlamda da bir zorunluluk ve bir ödevdir. Yıllardır bu alanda yerel çeşitlerin koruma altına alınmasına ilişkin bir kayıt ve koruma sistemi 'bilinçli' olarak hayata geçirilmemiştir.
'GETİRİLEN BU SİSTEM ANAYASAYA AYKIRI'
Bu yönetmelik, yerel çeşitlerimizin orijinini koruma altına alan değil ticarete konu eden bir kayıt ve tescil sistemidir. Kamu adına yerel çeşitleri kayıt altına alarak koruyan bir düzenleme ve uygulamaya ihtiyaç vardır. Ancak getirilen bu ticari sistem yerel çeşitleri Anayasaya aykırı bir biçimde ticarete ve özel mülkiyete konu etmektedir. Bu yönetmelikle getirilen kayıt ve tescil sistemiyse, sertifikasyona tabi, üretici belgesine bağımlı, alt birliklere üyeliğe eklemlenmiş ve tohumluk üretimi sınırlandırılmış bir sistem kurmaktadır. Bu sitem, adil ve eşit olmayan bir tarımsal ticari sistem kurmakta ve tekelleşmiş şirketleri korumaktadır.
'BU DÜZENLEME KÜÇÜK ÇİFTÇİYİ KORUMUYOR'
Bu düzenleme ile tarımsal üretimde küçük çiftçiyi korumayan, tarımsal üretimde fiyat mekanizmalarına dahil olamayan, gıda üretiminde tüm üretimi ve denetimi tekelleştiren ve gıda kontrolünü şirketlere veren bir üretim sistemi ortaya çıkartmaktadır. Bunun sonucunda, çiftçilerin binlerce yıldır yerel çeşitlere dayalı gerçekleştirdiği üretimi gerçekleştiremeyecek, aile işletmeleri dağıtılacaktır. Tohum takas etkinliklerinde değiş tokuş edilen tohumları değiş tokuş eden sivil toplum kuruluşları da, tescil sahipleri tarafından dava tehdidiyle karşı karşıya bırakılacaktır. Bu nedenle, servetin yönetmelik yoluyla elden çıkarılmasına toplumun sessiz kalmayacağını düşünüyoruz.”