Göç edenler anlatıyor: Korku varsa bilim olmuyor
Genç ve eğitimli kesimden yurtdışına gidenlerin sayısındaki artış gözleri bir kez daha beyin göçüne çevirdi. Göç eden gençler, “Korku ve paranoyanın etkili olduğu bir ortamda bilimsel çalışma olmaz.” dedi
Dilara Şimşek - Mustafa Kömüş/ Birgün CHP’nin geçtiğimiz hafta yayınladığı rapor, yurt dışına göç edenlerin son bir yılda yüzde 63 artışla 113 bin 326’ya ulaştığını ortaya koydu.
Göç edenlerin arasında beyin göçü denilen genç, eğitimli ve kentli kesimin oranı büyük. İktidar, araştırmacı ve bilim insanlarını Türkiye’ye geri çekmek için maddi destek vereceğini açıkladı. Aylık 20 -24 bin lira maaş, ailelerine katkı payı, araştırmalarına ise 500 bin ile 1 milyon lira arasında teşvik vermek için çalışmalar başlattı. Ne var ki yurtdışına giden eğitimli kesim, meselenin maddi destekle ilgili olmadığını söylüyor.
AKADEMİDE ORTAM GÜVENCESİZ
ODTÜ Şehir Planlama Bölümü’nden mezun olan 30 yaşındaki Emre Sevim Almanya’da Sttutgart Üniversitesi’nde doktora yapıyor.
Ankara Üniversitesi’nde doktoraya başladığını söyledi. Fakat KHK ile önemli hocalarının ihraç edildiğini ve emekli olmalarına rağmen derse giren hocalara da derse girme izni verilmediğini ifade etti. Sevim bunun üzerine bölümü niteliğinin düştüğünü belirtti. Bunun dışında akademide son dönemde ortaya çıkan bu güvencesiz ortamın kararında etkili olduğunu söyleyen Sevim “Kişisel olarak şunu söyleyebilirim: Kültür Bakanlığı’nda çalışıyordum. Bunun yanında TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Başkanlığı da yaptım. Son bir sene içinde iki defa soruşturma geçirdim. Bu da bende bir korku yarattı” ifadelerini kullandı.
Türkiye’deki üniversitelerin de AKP döneminde nitelik açıdan düştüğünü ifade eden Sevim “Almanya’da akademide özgürlük hâkim. Bu Türkiye’de yok. Dolayısıyla üniversite fikrine aykırı bir durum bu. Son bir yılda birçok arkadaşım yurtdışına çıktı. Hiçbirinin de sebebi maddi değil, zorunluluktu. Benim de sebebim maddi değildi. Dolayısıyla iktidarın açıkladığı teşvik programı akademinin şu anki ortamıyla kimseyi ikna edemez” dedi.
Umutsuz olmadığını söyleyen Sevim “Eşimle birlikte buradayım ama Türkiye bizim ülkemiz. Bütün planlarımı da dönmek üzerine yapıyorum. Arkadaşlarım, dostlarım, yakınlarım orada. Ancak siyasal ortam bizi buna mecbur bıraktı” diye konuştu.
FİKRİMİZİ BİLE SÖYLEMİYORDUK
Geçtiğimiz yıl Norveç’e yerleşen Ekin Barış Şah, Finansal Matematik alanında yüksek lisansını sürdürüyor. Ankara bir vakıf üniversitesinde araştırma görevlisi olan Şah da gidiş nedenini şu sözlerle anlattı: “Sokağa çıkıp rahatsız olduğumuz şeyleri dile getirememek, sosyal medya üzerinden dahi fikir söyleyememek ve her an FETÖ’cü damgasıyla içeri atılma korkusu ülkenin genelini bir umutsuzluk ve karamsarlık moduna soktu. Korku ve paranoyanın dolaştığı bir ortamda bilim olamaz.”
AYRILMAYI HİÇ İSTEMİYORDUM
Ekin Barış Şah, gidişlerinin nedeninin maddi olmadığını hatırlatarak şöyle dedi: “Doktora yapana 4 bin 500 değil 45 bin lira da verseniz; Wikipedia’nın yasak olduğu, baskı altındaki ülkede kimse akademik çalışma yapmak istemez. Linç kültürünün yaygınlaştığı, herkesin kendisinden olmayandan nefret ettiği ve jurnalciliğin kol gezdiği ülke ortamında boğulduğumu hissettim. Ülkemden gitmeyi hiç istemiyordum. Ama ayrılmak zorunda kaldım. Yüksek lisansımı bitirip, Avrupa’da bir doktora programı bulmaya çalışacağım.” Şah, “Barış Akademisyenleri”nin yaşadığı ihraçlardan ve aydınların aldıkları hapis cezalarından dolayı ülkenin değişeceğine dair tüm umutlarının kaybolduğunu da söyledi.