İşte, Altaylı'ya göre Gezi ile Sarı Yelekliler'in farkı
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, Gezi Direnişi ile Fransa'da günlerdir süren Sarı Yelekliler eylemini benzetenlere yanıt verdi. Ve iki eylemin farklarını yazdı.
Altaylı, bugünkü "Gezi ile ne alakası var!" başlıklı yazısında, "Her kalkışmayı, her protestoyu, her iktidar karşıtı eylemi aynı kefeye koyup değerlendirmek ise cehaletten öte bir şey değildir." dedi.
İŞTE ALTAYLI'NIN O YAZISI:
Fransa’da bir süredir sokakları ateş topuna çeviren gösterilerle ilgili olarak Türkiye’de hayli hatalı değerlendirmeler yapılıyor.
Olaylar Türkiye’de 2013 yılındaki Gezi olayları ile paralellik kurularak değerlendirilmeye çalışılıyor. Elma ile bırakın armudu, çilek ne kadar birbirine benziyorsa, Gezi olayları ile Fransa’daki olaylar arasındaki benzerlik ondan bile azdır.
Fransa’daki olaylara katılanlarla ilgili yapılan bir araştırmada yanıt veren katılımcılar şu sonuçları veriyor:
Destek verenlerin;
Yüzde 13’ü yönetici ve üst düzey entelektüel
Yüzde 17’si orta gelirli profesyonel
Yüzde 27’si işçi ve çalışan
Yüzde 16’sı emekli
Katılımcıların son Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy dağılımları ise şöyle:
Yüzde 20 Melenchon
Yüzde 9 Hamon
Yüzde 16 Fillon
Yüzde 5 Macron
Yüzde 42 Le Pen
Eğitim durumları da aşağıdaki gibi:
Yüzde 27 lise altı
Yüzde 25 lise
Yüzde 12 üniversite
Bu tablodan da Gezi mezi çıkmıyor.
Avrupa’daki başka bir sorun ortaya çıkıyor.
***
Böyle olsaydı benzeyebilirdi
Fransa’da meydana gelen olayları Türkiye’ye uyarlamak istersek ancak şöyle bir benzetme yapabiliriz.
Diyelim ki, Kemal Derviş Türkiye’de Cumhurbaşkanlığına seçildi.
Daha sonra uluslararası finans çevrelerinin istediği türde bir politika güttü.
Bu arada işsizlik rakamları yükseldi.
Türkiye’de göçmenler giderek etkin hale geldiler ve çok fazla talepte bulunmaya başladılar.
Ekonomi politikaları beklenen sonuçları vermedi ve ekonomide olumlu gelişmeler olmadı.
Bunun üzerine büyük bölümünü milliyetçilerin ve muhafazakarların oluşturduğu gruplar sokaklara dökülüp gösteri yapmaya, ortalığı yakıp yıkmaya başladılar.
Her kalkışmayı, her protestoyu, her iktidar karşıtı eylemi aynı kefeye koyup değerlendirmek ise cehaletten öte bir şey değildir.
Türkiye’deki Gezi protestoları, en azından başlangıç itibarıyla demokrat, liberal, aydın ve iyi eğitimli kesimin başlattığı ve ekonomik nedenlere değil, özgürlük temeline dayanan bir hareketti.
Sonrasında burada “ekmek” gören bazı örgütler tarafından zıvanadan çıkarılıncaya kadar “temiz” bir mesaj içeriyordu.
Ancak birkaç gün içinde kimi siyasi örgütler ve kendilerine nereden aldıkları belli olmayan bir hakla “Gezi Heyeti” adını veren bir grup tarafından sahiplenilmeye kalkınca Gezi de ilk günlerdeki halini ve havasını kaybetti.
Fransa’daki olayların ise ne başlangıç ne de gelişme olarak Gezi ile uzak yakın alakası yok.
Birincisi her şeyden önce Fransa’daki olaylar “yaşam tarzına müdahale” talepli değil.
Daha çok ekonomik talepler üzerine kurulu.
Özgürlük talepli bir hareket ise hiç değil.
Solun, aydınların başlattığı ve destek verdiği bir mesele de değil.
Tam aksine, bütün Avrupa’da olduğu gibi aşırı sağın, neredeyse faşist olarak adlandırılabilecek grupların başını çektiği ve zıvanadan çıkardığı bir eylemler bütünü.
Temelinde çok ciddi bir yabancı karşıtlığı ve ırkçılık da hakim unsur olarak göze çarpıyor.