Aladağ faciasıyla ilgili belediyeden itiraf: Ruhsatı yokmuş!
Adana Aladağ'da 11'i çocuk 12 kişinin hayatını kaybettiği Süleymancılar Cemaatine ait yurttaki yangına ilişkin davanın 8. duruşması görüldü.
Adana'nın Aladağ ilçesinde, 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 24 öğrencinin de yaralandığı, Süleymancılar Cemaatine ait kız yurdu yangını ile ilgili davanın 8’inci duruşması görüldü. Duruşma, 30 Nisan 2019'a ertelendi.
Evrensel'den Volkan Pekal'ın haberine göre, önceki duruşmada mahkeme dosyayı Eski Kaymakam Ziya Filizer'in yargılandığı dosya ile birleştirilmesi için Adana’ya göndermiş, Adana 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı kabul etmemişti. Uyuşmazlık üzerine istinaf mahkemesi dosyayı yeniden Kozan 1’inci Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti.
Davada yargılanan 18 kişi, ‘Birden fazla kişiyi taksirle öldürme ve yaralanmalarına sebep olmak’ suçlamasıyla yargılanıyor. Sosyal Haklar Derneği ve Adana Barosundan avukatların takip ettiği davada müşteki avukatları, yargılananların ‘Taksirle öldürme’ suçundan değil ‘Olası kasıtla öldürme’ suçundan yargılanmasını istiyor.
SANIK AVUKATLARI TEDAŞ’I SUÇLAMAYI SÜRDÜRDÜ
Dosyaya dair yayın yasağının getirilmesini isteyen eski İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş’ın avukatı müvekkilinin hukuki olarak olaydan sorumlu olmadığını söyledi. Sanık avukatları yangının bilirkişi raporunda TEDAŞ’ın sorumluluğunda olan ana panodan çıktığı iddiasını sürdürdü.
Bilirkişi raporuna göre TEDAŞ’ın asli kusurlu olduğu savunuldu. Müşteki ailelerden Yunus Demircioğlu, eski İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş hakkında şikayetleri olduğunu belirterek adaletin yerini bulmasını istediler. Adana Barosu ve İzmir Barosu yeniden müdahillik talebinde bulundu.
“MAHKEME ALEYHTE OLAN RAPORU GÖRMEZDEN GELEMEZ”
Müşteki avukatlarından Can Atalay, duruşmalar boyunca gelen bilirkişi raporlarını değerlendirdi. Ağustos ayında hazırlanan kusur derecelendirmesi yapan rapora dayanarak sanıklar hakkına tahliye kararı verildiğini hatırlattı. Bilirkişi Ulvi
Avcıata’nın raporunun Ağustos ayında hazırlanan rapora göre daha detaylı olduğunu ifade eden Atalay, mahkemenin bu raporu değerlendirmeden bir karara varmayacağını söyledi. Raporda bilirkişinin dosyaya giren yurt ruhsatının başka bir yurda ait olduğunu tespit ettiğini ifade eden Atalay, “Bunu davanın başından beri delil karartmak dışında bir şey yapmayan Aladağ Belediyesi'nin Adana 3'üncü İdare Mahkemesine verdiği ifadede söylüyor. Aladağ Belediye Başkanlığının 11.12.2018 günlü yazısıyla yangının meydana geldiği yurdun herhangi bir suretle ruhsatlı olmadığı bildirilmiştir” dedi.
“BİNANIN ISITILMASI ELEKTRİK AKSAMINA YÜKLENMİŞ”
Yurdun aynı zamanda bir işyeri olduğunu ifade eden Atalay, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4’üncü maddesi ile ilgili yükümlülüğünü yerine getirmediği için dernek yönetimi ve yurt yönetiminin sorumlu olduğuna dikkat çekerek “Gerekli tedbirleri almamışlar. 70’lerde yapılan yurdun kaloriferle ısıtılması beklenirken binanın ısınması elektrik aksamına yüklenmiştir. Elektrik projesi yok. Kaçak akım rolesi yok” dedi. Sanıkların sorumluluklarını yerine getirmediği, gerekli tedbirleri almadığı için 11’i kız çocuğu, 12 yurttaşın göz göre göre öldüğünü belirterek yeni bilirkişi raporu almasını isteyen Atalay, “Bu dosya Ağustos raporu ile hükme gidemez. Bu kadar ağır bir olayda delil gizleyen sanıkların durumu takdirinizdir” dedi.
“TAKSİRLE DEĞİL, OLASI KASITLA CEZA VERİLMELİ”
Ocak 2017'de hazırlanan bilirkişi raporunda yangının bakımsız ve yetersiz elektrik kaynağından kaynaklandığını söyleyen Atalay, “Kablolarda kısa devreden kaynaklandığı görülüyor. Yanıcı malzemelerin kullanıldığı binada yangın hızla yayılıyor. Sigorta kutusundaki arktan çıktığı belirtiliyor. Binada yangın algılama sistemi yok. Binada yangın söndürme cihazları bulunmuyor, tatbikat yapılmıyor. Çatıda bulunan ahşap malzemenin yönetmeliğe uygun olmadığı, belediyede kız öğrenci yurduna dönüştürüldüğüne dair hiçbir belge yok. PVC yangını büyütmez ama zehirlenmeye neden olur. Kaçak akım rölesi olsaydı yangının çıkmayacağı tespit edilmiştir” dedi. Türk Medeni Kanunu 339'uncu maddesine göre ailelerin çocuklarını yurda vermesi ile aralarında bir sözleşmenin bağıtlanmış olduğunu ifade eden Atalay, çocukların menfaatini gözetmesi gereken sanıkların olası kasıtla öldürmeden, bu madde olmuyorsa ihmali davranışla öldürmeden ceza alması gerektiğini söyledi.
Sanık avukatları “Yurt açmak için belediyenin yetki ve tasarrufu yok. Ortada kaçak yurt yoktur. Milli Eğitim'den gelen yazılar bunu gösterir. Binanın 3'üncü katı yoktur. Kalorifer tesisatı olan birkaç binadan birisi. Dağıtım şirketi sorumludur” ifadelerini kullandı.
Duruşma, 30 Nisan 2019'a ertelendi.
Davada Cuma Ali Genç, yurdun bağlı olduğu Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneğinin Başkanı İsmail Uğur, Mahir Kılıç, Mahmut Deniz, Mustafa Öztaş, Ramazan Keleş, Ramazan Dede, Mehmet İpek, Zeki Yılmaz, eski Aladağ İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş, Davut Gökçeli, Durmuş Gökçe, Yücel Turaç, Ramazan Arı, Cihan Ünal ve Bayram Aydın taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçu ile yargılanıyor.