Öldürülen çevreci çiftin kapattırdığı mermer ocağı için yeni ÇED başvurusu
Ali Ulvi (61) ve Aysin Büyüknohutçu (61) çiftinin, mahkeme yoluyla kapattırdığı, evlerine yaklaşık 300 metre uzaklıktaki mermer ocağı için yeniden ÇED başvurusu yapıldı.
Antalya’nın Finike ilçesinde geçen yıl öldürülen Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu çiftinin mahkeme yoluyla kapattırdığı mermer ocağının yeniden yapılan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusuna ilişkin toplantıya katılan bölge halkı ve çevreciler, başvuruya tepki gösterdi.
Finike ilçesinde doğaya zarar veren taş ve mermer ocaklarına karşı yürüttükleri mücadeleyle tanınan ve geçen yıl mayıs ayında öldürülen Ali Ulvi (61) ve Aysin Büyüknohutçu (61) çiftinin, mahkeme yoluyla kapattırdığı, evlerine yaklaşık 300 metre uzaklıktaki mermer ocağı için yeniden ÇED başvurusu yapıldı.
Alacadağ Mahallesi Kızılcık mevkiinde mermer ocağı kapasite artışı ve kırma eleme tesisi açma talebine ilişkin bir toplantı yapıldı. Kamuoyunun görüşlerini almak, itirazları değerlendirmek amacıyla yapılan toplantıya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Müdür Yardımcısı Mehmet Akın başkanlık etti.
Toplantıya CHP İlçe Başkanı Okan Tanır, Finike Orman İşletme Müdürlüğü yetkilileri, Toroslar ve Akdeniz Kıyıları Çevre Koruma Derneği (TORAÇDER) Başkanı ve Finike Meyve Üreticileri Tarımsal Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Fahrettin Çağlayan, dernek avukatı İsmail Doğan Tunçbilek, TORAÇDER yönetim kurulu üyeleri, muhtarlar ve bölge halkı ile mermer firmasının teknik personeli katıldı. Mermer firması tarafından projeye ilişkin yapılan sunumu, vatandaşlar sık sık itirazlarını dile getirerek durdurdu.
‘Büyüknohutçu çiftine saygısızlık’
TORAÇDER Derneği Avukatı İsmail Doğan Tunçbilek, taş ocağının kapatılması için mücadele eden Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu çiftinin öldürüldüğünü hatırlatarak, “Yapılması planlanan taş ocağı faaliyeti ÇED başvurusunun mevzuat ve halkın kabul edip etmemesinden önce burada esas tartışılması gereken nokta, bu taş ocağının kapatılması için mücadele eden iki masum insan olan Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu’nun öldürülmüş olmasıdır. Taş ocakları zan altındadır. Cinayet henüz kamuoyunun vicdanını rahatlatacak şekilde aydınlanmamıştır. Kapatılan taş ocağının tekrar açılmaya çalışılması her şeyden önce bu iki insanın manevi şahsiyetlerine ve insanlığa yapılan bir saygısızlıktır” dedi.
‘Ocak evime 50 metre’
Alacadağ Mahallesi’nde oturan emekli Doğan Çağrı, “Doğma büyüme bu köylüyüm. Kızılcık Yaylası’nda evim var. Benim gibi memur insanların yazlıkları var. 50-60 nüfusumuz var. Bu bölgede 16 kilometre yerde 13 taş ocağı var. 14’üncü ocağı açmaya çalışıyorlar. Biz bu ocağı istemiyoruz. Yaşamak istiyoruz. Açılmak istenen ocak benim evime 50 metre uzaklıkta. Toz toprak içinde değil insan gibi yaşamak istiyoruz. 13 taş ocağı yetmiyor mu artık? Karşıyım. İstemiyoruz” diye konuştu.
‘Ağaçlarımız kurudu’
Alacadağ sakinlerinden emekli Sadık Çağrı, “Bize dedelerimizden, babalarımızdan kalan topraklarımız var. 100 yıldır burada yaşadılar. Emekli olduk, dinlenmek için buraya geldik. Askerinden, öğretmeninden, orman müdüründen bir sürü arkadaşımız var. Bütün ağaçlarımız kuruma durumuna geldi. Hemen 50 metre yukarıya taş ocağı açılmak isteniyor. Kendi sağlığımızı, bitkilerimizin sağlığını tehlikeye atmak istemiyoruz” dedi.
‘Her birimiz ya akciğer kanseri ya astım’
TORAÇDER Derneği yönetiminden Bayram Taşel ise şöyle dedi: “Daha önce Karaçay başında bir ÇED toplantısının proje değiştirilerek, içerisine kırma eleme sistemi koyarak yeniden ÇED alma müracaatı yapmışlar. Burada Meyve Üreticileri Tarımsal Birliği, Ziraat Odası ve köylüler, muhtarlar buna tamamen karşı. Dolayısıyla bu bölgelerde suyun nasıl tüketildiğini, küçükbaş hayvanların nasıl akciğer problemi yaşadığını, arıcılığın tamamen son bulduğunu bu toplantıda yükselen itirazlarından net olarak gördük. Bizim bir isteğimiz var. Bu maden yasası ya iyi denetlenmeli, ocak sahipleri de kurallara uygun faaliyet göstermeli ve çevreye vereceği zarar minimuma indirebilmeli. Ama mermer ocakları taahhütlerini yerine getirmiyor. Şu an kurmak istedikleri kırma eleme sisteminin bir benzeri Yeşilköy Mahallesi’nde var ve 2 kilometre çapındaki bölgelerde nar ve meyvelerin olmadığı Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tespit edilmiş ve tazminat davaları açılmıştır. Burada da aynı şeyler olacak. Buradaki köylüler, devlet bizim arazilerimizi alsın, bizi başka yere nakletsin çünkü biz burada artık yaşayamıyoruz. Her birimiz ya akciğer kanseriyiz ya da astım hastasıyız. O nedenle devletin bu konularda çözüm bulması lazım. Arıcılar balını aldıktan sonra kavanozlarda tortu birikiyor. Bunun için arıcılar buraya kovan bile getiremiyor.”
‘İzin verilmesin’
Alacadağ köyünde oturan Abdullah Dinç de “Bu toplantı daha önce yapıldı. Bu yer mahkemelik. Mahkeme kararını verdi. Ruhsatı iptal etti. Bunun yanı sıra biz bu köyde yaşayanlar olarak karşı çıktık. Bizim burada ağacımız var, sebzemiz var. Bunlardan çoluğumuzu çocuğumuzu besliyoruz. Bizim isteğimiz, burada bir daha ocak açılmasına izin verilmesin” dedi.
Toplantıda söz alan vatandaşlar, köyde açılması planlanan taş ocağını kesinlikle istemediklerini, tozu zehir gibi soluduklarını belirterek, “Elinizi vicdanınıza koyun ona göre rapor hazırlayın. Ya da bize bir yer versinler biz gidelim” ifadelerini kullandı.
‘Ölmediler, aramızdalar’
Toplantı yapılan alana ayrıca ‘Ali Ulvi Büyüknohutçu ölmedi aramızda yaşıyor’, ‘Aysin Büyüknohutçu ölmedi aramızda yaşıyor’, ‘Oksijenime kıyma, sana da gerek’, ‘Temiz doğa sağlıklı toplum’, ‘Rantı değil halkı düşün’, ‘Yaşam ağacı sediri kesme’ yazılı dövizler asıldı.
Ne olmuştu?
Finike’de 9 Mayıs 2017’de yaşadıkları dağ evinde 61 yaşındaki Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu öldürülmüş halde bulundu.
Cinayetle ilgili bölgeye yeni taşınmış 31 yaşındaki Ali Yamuç gözaltına alındı ve cinayeti itiraf ederek tutuklandı. Yamuç’un eşi Fatma Yamuç da bir hafta sonra cinayete iştirak suçlamasıyla tutuklandı.
Katil zanlısı Ali Yamuç, ilk ifadesinde hırsızlık amacıyla eve girdiği ve cinayeti işlediğini belirtirken, savcılık ve mahkemedeki ifadelerinde ise bir mermer ocağının 50 bin lira karşılığında azmettirici olduğunu anlattı.
Ali Yamuç’a ait olduğu ve cezaevinde yazıldığı öne sürülen bir mektupta ise katil zanlısı bir başka mermer ocağı firması sahibine hitaben cinayet karşılığında kendisine söz verilen 100 bin liranın ödenmesini istedi.
Yamuç’un daha sonra cezaevinde intihar ettiği bildirildi. Ancak çevreci çiftin avukatları intiharı şüpheli buldu.