Yargıtay kararı bozdu! Katil zanlısı tahliye edildi
MEB Personeli Ayşe Atasayar’ın ölümüne ilişkin davada Atasayar'ın erkek arkadaşı Yargıtay'ın kararı bozmasıyla tahliye edildi.
2015 yılında sevgilisinin evinde ölü bulunan Ayşe Atasayar’ın ölümüne ilişkin davada Yargıtay, katil zanlısı Murat Akar hakkındaki “kasten öldürme” suçundan verilen 25 yıl hapis cezasını bozarak, sanığın “kasten yaralama” suçundan yargılanması gerektiğine hükmetti.
T24'ün aktardığına göre; Yargıtay’ın kararına uyan ilk derece mahkemesi Akar’ı kasten yaralama suçundan mahkûm ederek tahliyesine karar verdi.
Ayşe Atasayar cinayetini ve yargılama sürecini köşesine taşıyan OdaTV yazarı Sami Menteş’in yazısı (6 Şubat 2019) şöyle:
Ayşe Atasayar, Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışan bir öğretmendi. 6 yaşında bir kızı vardı. 35 yaşına girdiği doğum günü, son günü oldu.
Atasayar, eşinden boşanmış, 6 yaşındaki kızıyla birlikte yaşıyordu. Yine Bakanlıkta danışman olan Murat Akar’la sevgiliydi.
Ayşe, 11 Haziran 2015’te eski eşiyle birlikte eşyalar paylaşmak için buluştu. O gün aynı zamanda Ayşe’nin doğum günüydü. Sevgilisi Murat Akar da, Ayşe’nin doğum gününü kutlamak için Ankara’da bir mekanda yer ayırdı.
Ayşe’yle Murat, kutlamanın yapılacağı mekana gitti. Ancak kutlama çok kısa sürdü. Murat Akar’ın anlatımına göre; Ayşe huzursuzluğu nedeniyle burada oturmadı, Murat ise başka bir arkadaşıyla yemeğe devam etti.
Murat Akar, ifadesinde bundan sonra yaşananları şöyle anlattı:
“Yemek yediğimiz sırada bir arkadaşım aradı. Ayşe’nin kendisini aradığını, içki ve ilaç içip intihar ettiğini söyledi. Bunun üzerine lokantadan kalkıp eve gittiğimde Ayşe’nin mutfakta yüzükoyun yerde yattığını gördüm. Yanında da kırılmış bir rakı şişesi olduğunu, yine masanın üzerinde ilaçların da bulunduğunu gördüm. Onu yerden kaldırdığımda başı yana doğru gitti ve kanepeye kustu. Hemen tuvalete götürdüm. Kucağımda tuvaletin içeriye girerken kapıya kafasını vurdu. Hemen klozeti açtım, yüzünü klozete doğru çevirdim ve oradan kusturmaya çalıştım. Kendinde olmadığı için kafasını da klozete vurdu.”
Akar, ifadesinin devamında Ayşe’nin hastaneye gitmeyi kabul etmediğini, ertesi gün ise Ayşe’nin vücudunun kasıldığını, nefesinin kesildiğini görüp 112’yi aradığını, Ayşe’nin öldüğünü söyledi.
Tanık ifadeleri
Ayşe Atasayar öldüğünde Murat Akar’ın evindeydi. O eve 11 Haziran 2015’te girmiş, 13 Haziran 2015’te ölü olarak çıkmıştı. Tanıklar mahkemede çelişkili ifadeler verdi.
Mesela Ayşe’nin kızının bakıcısı olarak çalışan Lia Abuladze, Ayşe ile 15 Haziran 2015’de saat 17:00’de Murat’ın telefonuyla konuştuğunu, kızını sorduğunu söyledi ancak Ayşe saat 15:00’de hayatını kaybetmişti.
Mesela Murat Akar’ın arkadaşı olan Dr. İbrahim Melih Nurhan, ifadesinde Murat’tan Ayşe’nin bir kan hastalığı olduğunu duyduğunu, onu hemen hastaneye götürmesi gerektiğini söyledi. Ancak Ayşe’nin hiçbir zaman kan hastalığı olmamıştı.
Murat Akar, Ayşe’nin eski eşiyle tartıştığını, eşya taşırken kafasını çarptığını, yüzünde kızarıklık ve morluk olduğunu söylemişti. Ancak mekanın şef garsonu verdiği ifadede “Ayşe’nin lokantaya geldiğinde yüzünde dikkat çekici şekilde bir kızarıklık, yara, bere, morartı yoktu” dedi. Hakim, “emin misin” diye sordu, şef garson “Müşterileri ben kapıda karşılarım, Murat ı ve bayanı ben karşıladım, lokantamızın girişi aydınlıktır, eğer bayanın yüzünde gerçekten kızarıklık ve morluk olsaydı dikkat ederdim” yanıtını verdi.
Davada, Ayşe’nin kullandığı bilgisayar ve telefonun evden Murat Akar’ın gönderdiği kişiler tarafından alındığı da ortaya çıktı.
Adli Tıp Raporu
Adli Tıp Kurumu ise hazırladığı raporda, Ayşe’nin vücudunun çeşitli yerlerinde yaralar olduğu, kanamalar gerçekleştiğini kaydetti. Ölüm nedeni olarak künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması, beyin doku harabiyeti gösterildi.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Adli Tıp Kurumu’na Ayşe Atasayar’ın intihar ya da düşme neticesinde mi yoksa vurma ya da bir başka yere çarptırma neticesinde mi meydana geldiğini sordu.
Adli Tıp Kurumu 1. Adli İhtisas Kurulu verdiği raporda, “Yaralanmaların lokalizasyonları, özellikleri ve ağırlıkları göz önüne alındığında kişinin kendiliğinden veya başka herhangi bir madde uyuşturucu (uyutucu-ilaç-alkol) etkisi ile kontrolsüz bir şekilde düşme husullerinin mümkün olmadığı, bir başkası tarafından sert ve künt bir cismin vücuda direk havalesi ya da vücudun sert ve künt bir zemine çarptırılması ile husullerin mümkün olduğu mütalaa olunmuştur” ifadeleri yer aldı.
Raporda, Ayşe’nin kanında alkole ya da ilaca rastlanılmadığı belirtildi. Yaraların ise bir başkası tarafından gerçekleştirildiği vurgulandı.
“Ayşe’ye fiziksel şiddet uygulayarak onun vücudunun baş dahil çeşitli yerlerine vurduğu…”
Mahkeme, Murat Akar’ı 25 yıl hapse mahkum etti. Kararının gerekçesinde şunları kaydetti:
“Ayşe’nin intihar ettim diyerek Murat’ın arkadaşına mesaj çekmesi üzerine, sanık Murat’ın saat 22:45’de kızgınlık ile eve gittiği, onun hakkında yapmış olduğu programa uymaması ve sevgi gösterisine karşılık vermemesinin verdiği kızgınlıkla ya da mahkememizce tespit edilemeyen bir nedenle Ayşe’ye fiziksel şiddet uygulayarak onun vücudunun baş dahil çeşitli yerlerine vurduğu, Ayşe’nin bu fiziksel şiddet nedeniyle hırpalandığını ve birçok yara almış olmasına rağmen sanık, kendisi hakkında adli soruşturma açılmasını önlemek için onu evden bırakmadığı ve sağlık kurumlarına müracaatını engellediği, 40 saat yaklaşık iki gün boyunca maktul ile evde kaldığı en son Ayşe’nin beyin kanaması nedeniyle kasılması üzerine paniğe kapıldığı ve sağlık kuruluşuna haber verdiği ancak sağlık elemanlarının gelip müdahale etmelerine rağmen maktulün beyin kanaması neticesinde öldüğü mahkememizce kabul edilmiştir.”
Yargıtay kararı bozdu, Akar bugün tahliye edildi
40 saat süren eziyet sonucu Ayşe Atasayar, geride 6 yaşındaki kızını bırakarak hayata gözlerini yumdu. Murat Akar ise cezaevinde 25 yıllık hapis cezasını çekiyordu. Derken, Yargıtay dosyayı görüştü. 1. Ceza Dairesi, 21 Kasım 2018 günü oybirliğiyle verdiği kararda, 25 yıllık hapis cezasını bozdu.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, kararında şu ifadeleri kullandı:
“Sanık ile maktulün sevgili oldukları, dönem dönem sanığın evinde birlikte kaldıkları, 11.06.2015 günü akşamı sanık ile maktulün dışarıda yemek yeme, kutlama meselesinden dolayı aralarında tatsızlık meydana geldiği, daha sonra her ikisinin sanığın evinde tekrar bir araya geldikleri, çıkan tartışmada sanığın maktule yönelik kasten yaralama eyleminde bulunduğu, maktulün aldığı darbeler neticesinde beyin kanaması geçirerek 13.06.2015 günü öğleden sonra öldüğünün anlaşıldığı olayda, kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan…”
Yargıtay, delillerin yanlış değerlendirildiğine hükmetti. Murat Akar’ın kasten yaralama suçundan cezalandırılması gerektiğini hükmetti.
Bugün dava yeniden görüldü. Mahkeme bu sefer kasten yaralamadan ceza verdi. Murat Akar da tahliye edildi…
Yolsuzluk iddiaları
Murat Akar’ın adı MEB’in FATİH Projesi’ndeki yolsuzluk iddiasıyla gündeme gelmişti. Eski İstanbul Milletvekili Nur Serter, dönemin Milli Eğitim Bakanı'nın cevaplaması istemiyle TBMM’ye verdiği önergede, “Murat Akar’ın yeni aldığı villanın FATİH Projesi kapsamında ihaleleri alan firmalarca verildiği bilgisi doğru mu?” diye sormuştu. Serter, bir başka soru önergesinde ise ölen Ayşe Atasayar'ın banka hesabında yüklü miktarda para olduğunu doğru olup olmadığını gündeme taşımıştı. Ama bu sorular, büyük bir sessizlikle geçiştirildi.
Ve son…
Bu habere bir son yazmamız gerekiyor;
Ayşe Atasayar, 35 yaşına girdiği gün bir eve kapatıldı, 40 saat boyunca çıkamadı. Hayata gözlerini yumduğunda geride 6 yaşındaki kızı kaldı.
Mahkeme Murat Akar’a Adli Tıp raporlarına dayanarak 25 yıl hapis cezası verdi.
Yargıtay, mahkemenin kararını bozdu ve kasten yaralamadan ceza verilmesi gerektiğini söyledi.
Bugün görülen duruşmada, mahkeme Yargıtay’a uydu. Murat Akar’a kasten yaralamadan ceza verdi ve tahliye etti.
Ayşe artık yok, Murat özgürce sokaklarda dolaşabilecek. Küçük çocuk ne durumda bilmiyoruz. Ortadaki iddialar ise sessizliğin karanlığında yok edilmeye çalışılıyor.