'E-devlet şifrelerini vermeyen işçiler, işten atıldı'

SİBAŞ'ta sendikalı oldukları için işten atılan işçiler, patronun fişlemesi nedeniyle başka bir yerde iş bulamıyor. Çalıştığı bölümde meslek hastalığına yakalanan da var.

'E-devlet şifrelerini vermeyen işçiler, işten atıldı'

Aydın Söke’de 1995 yılında kurulan SİBAŞ Gıda Sanayi A.Ş. turşu üretimi yapıyor ve yurtdışına ihracat bulunuyor. 233 kişinin çalıştığı firmada işçilerin yüzde 80’i kadınlardan oluşuyor.

Uzun süredir daha çok kadınlar üzerinde kurulan mobbing ve baskı işçilerin tepkisiyle sonuçlandı.

Artı Gerçek'ten Rıfat Doğan'ın haberine göre, geçtiğimiz yıl ocak ayında baskılara ve kötü çalışma koşullarına karşı bir araya gelen işçiler, Türk İş’e bağlı Tek Gıda İş Sendikası’na üye olmaya başladı. Şubat ayında işverenin bunu duymasıyla işçiler teker teker ve gruplar halinde işten atılmaya başlandı. Atılan işçilerin sayısı 80’i buldu.

SİBAŞ patronu, işçileri atarak diğer işçilere gözdağı verse de bu süreç ters tepti ve diğer işçiler de sendikalı olunca Tek Gıda İş işyerinde çoğunluğu sağladı. Sendika ile SİBAŞ mahkemelik olurken, işlerine dönmek için mücadele eden işçilerin direnişi 50. gününü geride bırakıyor.

İşçilerden Meral Yıldız, Halime Ulutaş, Elif Akçanerik ve Tek Gıda İş Sendikası 7 No’lu Şube Başkanı Önder Atabey, işyerindeki baskıları, sendikal mücadeleyi ve işe iade için başlattıkları direnişi Artı Gerçek’e anlattı.

“İŞYERİNİN YÜZDE 80’İ KADIN”

Söze işçilerden Meral Yıldız başlıyor ve süreci şöyle anlatıyor: Aydın Söke’de, 1995 yılında kurulan ve turşu üretimi yapan SİBAŞ Gıda Sanayi A.Ş.’de 80 işçi olarak, anayasal haklarımızı kullanarak Tek Gıda İş Sendikası’na üye olduğumuz için işten atıldık. Yüzde 80 ağırlıklı kadın işçilerin çalıştığı bir işyeriydi. Toplam 233 kişi çalışıyor. 117’si Tek Gıda İş Sendikası üyesi oldu.”

“KÖTÜ ÇALIŞMA KOŞULLARI NEDENİYLE KADIN ERKEK SENDİKALI OLDUK”

Sendikal mücadele verme nedenlerini “kötü çalışma koşulları ve işyerindeki baskılar” şeklinde özetleyen Yıldız, “Baskılar dayanılmaz hale gelmişti, biz de sendikalı olmayı konuşmaya başlamıştık ve bir gün geldi bunu faaliyete geçirmeye karar verdik. Kadın erkek karışık, birlikte karar verdik ve 2018 Ocak ayında örgütlenmeye başladık” diyor.

Yıldız sendikalı olmaya başladıktan sonra yaşananları da şöyle özetliyor: İşveren bunu duyur duymaz bizi parça parça işten atmaya başladı. İlk önce 8 kişi atıldı, ardından 10’ar, 20’şer kişiler halinde işyerinden atıldık.

“E-DEVLET ŞİFRELERİNİ VERMEYEN İŞÇİLER İŞTEN ATILDI”

Kendilerinin işten atılmasının diğer işçilere bir gözdağı olduğunu düşünen Yıldız, işyerinde daha fazla baskı kurulduğunu ifade ediyor: Çok zor şartlar altında örgütlendik, bizim işten atılmamız diğer arkadaşlarımıza gözdağıydı. Biz çıkarıldıktan sonra arkadaşlarımıza mobbing uygulandı, baskı yapıldı. E-devlet şifreleri istendi. Vermeyen arkadaşlarımızı çeşitli bahanelerle çıkardılar. Maaşlarını, tazminatlarını ödemediler.

Yıldız bu baskıcı politikaların tutmadığını ve diğer arkadaşlarının da birleşerek Tek Gıda İş’e üye olmaya başladığını belirterek,“Kısa bir sürede çoğunluğu sağladık” diyor.

“Biz işimizi geri istiyoruz. Ekmeğimizi istiyoruz” diyen Yıldız, “Biz istiyoruz ki işveren kazanıyorsa biz de kazanalım, haklarımızı alalım. Anayasal haklarımızı kullandık, bu davanın arkasındayız, 49 gün oldu. SİBAŞ’a sendika girecek” sözleriyle mücadeleye devam edeceklerini belirtiyor.

“BİR YILDIR İŞ ARAYAN İŞÇİLER VAR”

Halime Ulutaş da “SİBAŞ işçisiydim, şimdi SİBAŞ direnişçisiyim” diyor. Direniş sırasında maddi nedenlerle yaşanan sıkıntılara da değinen Ulutaş, “Bir yıldır arkadaşlarımız iş bulamadı. Maddi zorluklar yaşıyoruz, direniş alanına bile giderken sıkıntılar yaşıyoruz ama sağ olsun sendikamız bize bazı konulara yardımcı oluyor. Bakmakla yükümlü olduğumuz ailelerimiz var. Bunun bir mali külfeti oluyor” diyor.

“PATRON BİZİ FİŞLEYEREK DİĞER İŞYERLERİNE GİRMEMİZİ ENGELLİYOR”

Ulutaş, patronun işten çıkarılan işçileri fişlediğine dikkat çekerek, “Sendikalı olduğumuz için işveren bizi fişleyerek diğer işyerlerine girmemize de engel oluyor. Bazı işverenler, orada da sendikal mücadele veririz diye bizi işe almıyor” ifadelerini kullanıyor.

“2 çocuk annesiyim, tek başıma ev geçindirmeye çalışıyorum ve bir yıldan beridir işsizim” diyen Elif Akçanerik de Ulutaş gibi başka işyerlerine girmelerine patronun engel olduğunu belirterek, “Köyümüzün altında bir fabrika daha var ama SİBAŞ patronu tarafından buraya girmemiz de engelleniyor. Olacak işler de sendikalı olduğumuz için olmadı” diyor.

“HER TÜRLÜ ZORLUĞA RAĞMEN MÜCADELEYİ SÜRDÜRÜYORUZ”

“Yeri geliyor, iki çocuğumla gidiyorum. Mücadelemizi her türlü zorluğa rağmen sürdürüyoruz” sözleriyle konuyu direnişlerine getiren Akçanerik, sendikalı olmanın önemini şu sözlerle ifade ediyor: Amacımız meyve veren ağacı taşlamak değil, meyvesini yemek. Asgari ücretle çalışıyoruz. Biz onun üstünde maaş istiyoruz. Sosyal haklarımız olsun istiyoruz. İşverene karşı bizi savunacak birileri olsun istedik.”

“KADINLAR OLARAK AŞAĞILANIYORDUK”

Çalıştığı sürede kadınlar olarak aşağılandıklarını belirten Akçanerik, meslek hastalığına yakalandığını ve acı biber olan bölüme gidemeyeceğimi söylemesine rağmen üretim sorumlularının kendisini zorla o bölüme gönderdiğini söylüyor. Bir gün bu duruma itiraz ettiğini ve “ağzımdan burnumdan kan geliyor” dediğini dile getiren Akçanerik, “Ben bunu deyince o buna karşılık olarak ‘gidemeyeceksen kapı orada’ tehdidini savurdu. Kapıyı gösteriyorlardı sürekli’ diyor.

“BİZE İNSAN GÖZÜYLE BAKMIYORLARDI”

Kadın işçilerin sürekli mobbing altında çalıştığını ifade eden Akçanerik, “Bize insan gözüyle bakmıyorlardı. Köle olarak bakıyorlardı. Sürekli mesaiye kalıyorduk, çocuklarımızın yüzünü göremiyorduk. O şekilde bile onları memnun edemiyorduk. Küçücük bir kavanoz kırıldığında bunun hesabını soruyorlardı. Hasta olduğunda bile zorla mesaiye bırakıyorlardı. İnanmazsınız ama parmağın derisi attı” sözleriyle yaşadıklarını anlatıyor.

Akçanerik, işe geri dönmeleri durumunda, kendisini bir daha o kadar ezmelerine izin vermeyeceğini belirterek, örgütlendikten sonra ne kadar çok haklarının olduğunu öğrendiklerini dile getiriyor.

TEK GIDA İŞ SENDİKA ŞUBE BAŞKANI: KAZANACAĞIMIZA İNANIYORUZ

Tek Gıda İş Sendikası 7 No’lu Şube Başkanı Önder Atabey de işe iade için açtıkları dava sürecine ilişkin şu bilgileri veriyor: Bugün (dün) direnişin 49. günündeyiz. İşe iadelerle ilgili davada 29 Mart’ta bilirkişi keşfi var, 28 Mayıs gibi de mahkemeden karar bekliyoruz. Yüksek yargıya itirazlar olacak, en geç yıl sonunda bu sürecin tamamlanmasını bekliyoruz. İşe iadelerin hepsini kazanmayı bekliyoruz.

Etiketler
e-Devlet Sendika