Şüpheli intihar dosyası kapandı!

Aysun Yıldırım, işyerinin 3. katından “düşerek” yaşamını yitirdi. Olaya ilişkin kamera kaydı bulunamazken ölüm, raporlara ‘şüpheli’ olarak kaydedildi. Savcı, dosyayı edinmek isteyen babaya ‘Ben o olayı kapattım’ dedi.

Birgün'den Erk Acarer'in haberine göre aile, kızlarının intihar ettiğine inanmıyor, en azından ikna olmak istiyor. Yıldırım dosyası, Şule Çet vakasına çok benziyor. Etkin soruşturma yapılmadı ama olay ısrarla kapatılmaya çalışılıyor. Dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan aile avukatı Rukiye Leyla Süren ise, “Çok fazla benzer olay inceledim, ölümün intihar olmadığına yönelik ciddi şüphe ve deliller var” diyor. Bunları maddeler halinde ele alıp, bazı soruları sıralayalım:

ÖLÜM ŞÜPHELİ AMA…

İstanbul Sefaköy’deki bir şirkette çalışan 27 yaşındaki Aysun Yıldırım, 20.02.2018’de işyerinin 3. katından, 16,35 metreden “düşerek” yaşamını yitirdi. Olaya ilişkin kamera kaydı bulunamadı. “Adli Vaka” ve “Olay Yeri İnceleme” raporlarında ölüm “şüpheli” olarak kaydedildi.

SAVCI: BOŞA UĞRAŞMA

Ancak Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı olayı, “intihar” olarak değerlendirip, “Kovuşturmaya yer yok” dedi. Baba İbrahim Yıldırım, birkaç gün önce tekrar savcılığa giderek dosyayı edinmek istedi. Savcıdan şu cevabı aldı: “Ben dosyayı kapattım, sen daha ne uğraşıyorsun!”

İFADELER ÇELİŞKİLİ

İfade verenler, Yıldırım’ın işyeri çevresinden. Arkadaşı O.T.’nin yanı sıra O., S., G., adlı şahıslar ile işyeri sahibi B.B. ve O.’nun eşi B.B.’nin ifadeleri var. Yıldırım’a ulaşılamadığı için işyerine geldiklerini söyleyen şahısların ifadeleri çelişiyor. Birbirinden farklı 4 “işyerine çağrılma hikayesi” var. Birine örnek verelim. İşyeri sahibi B.B. olay sonrasını gören bir tanık beyanına göre; “Annesi aradığı için önce çalışanımı gönderdim” diyor. B.B.’nin tutanağa geçen ifadesinde ise şunlar yazıyor: “Arkadaşı O.T. aradı, çalışanımı gönderdim.”

4 farklı çelişkili anlatımla Aysun’u merak ettikleri için ofise gittiklerini ya da şahıs gönderdiklerini söyleyenlerin, polis tutanaklarındaki ifadeleri ise “alarm çaldığı için iş yerine gittikleri” yönünde. Ancak kapıda herhangi bir zorlama yok.

YİNE PARMAK İZİ YOK

Dosyanın “Çet” olayına en büyük benzerliğinin ana unsuru yine bir pencere. Dosyaya göre; 50 kilo ve 1.60 boylarındaki genç kadın, yerden yaklaşık 1 metre yüksekliğindeki pencereden kendini bırakıyor. Fakat bunun için önce penceredeki jaluziyi açması lazım. İlginç olan şu, ne jaluzi de ne de PVC’de Yıldırım’ın parmak izi yok. Oysa camda başka parmak izine rastlanıyor. O.’nun eşi B.B. olay sonrası pencereyi kapatıyor. Yıldırım’ın çantası ofiste, B.B., onu hiç göremediğini söylüyor.

HTS İSTENMEMİŞ

“Adli Vaka” ve “Olay Yeri İnceleme” raporlarında ölüme “Şüpheli” yazıyor. Sırf bu nedenle bile, HTS ve baz istasyonu kayıtlarının savcılıkça istenmesi gerekiyor. Ama savcı sadece, tanıklardan O.T.’nin kendiliğinden ibraz ettiği mesajı yeterli buluyor: “Allaha Emanet Ol.” İntihar eğilimi sayılan bu mesajı, pek çok kişi sık sık kullanıyor.

AYSUN NİYE İNTİHAR ETSİN?

Anne Hüsniye ve baba İbrahim Yıldırım, kızlarının psikolojik sorunu olmadığını belirtiyor. Genç kadının çantasından 31,50 TL çıkıyor. Babası çaycılık yaparken emekli olmuş, annesi sağlık emekçisi. Ev için borçlanmayı düşünen babaya “Ben yanındayım korkma” diyen bir genç kadın neden intihar etsin?” Yarım saat içinde eve gideceğini söyleyen, sabah için plan yapan biri neden kendini camdan atsın? Yıldırım’ın yakın arkadaşı Y.Y.’nin ifadesinde şu satırlar var: “Yarın kesin görüşelim dedi. Kanaatim Aysun’un intihar etmeyeceği yönünde. Psikolojik sorunu yoktu.”

TELEFON “ŞÜPHESİ”

Düştüğü yerde kan izi olmayan Yıldırım’a ilişkin “olay yeri” incelemesinde çantasından cep telefonu çıkmıyor. Ancak telefonu sonradan, bir poşette, çantası içinde aileye teslim ediliyor. “Biri neden telefonuyla intihar eder?” sorusu da böylece ortaya çıkıyor. Önemli detaylardan biri telefonunun basınç uygulanarak bir noktadan kırılmış olması. Savcılık ne bunu ne de telefon kayıtlarını dikkate alıyor.

ADLİ TIP RAPORU İSTENMEDİ

Adli Tıp, Yıldırım’dan bir yıl saklamak üzere tırnak ve vücut içi DNA aldığını raporunda yazmış. Şüpheli bir dosyada binadakilerin ya da en azından olayda adı geçenlerin “karşılaştırma için” DNA örnekleri alınmalı. Savcılık buna da “Gerek yok” diyor.

ETKİN SORUŞTURMA LÜKS

Bunun; soruşturmadaki en büyük eksik olduğunu belirten avukat Süren, konunun bütününe ilişkin şu ifadeleri kullanıyor: “Şüpheli ölümler neden hep kadınları buluyor. Neden kadınların hemen intihar edeceği düşünülüyor? Etkin soruşturma neden dosyaları için daima bir lüks.”