'Doğu Akdeniz’de İkinci bir Sevr ile karşı karşıyayız'
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Akdeniz’deki sondaj çalışmalarına ilişkin konuştu: Akdeniz'de İkinci Sevr!
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yaptığı doğal gaz ve petrol aramalarına yönelik değerlendirmelerde bulundu. Gürdeniz, “Mavi Vatan Türkiye’nin geleceğidir, güvenliğidir. Doğu Akdeniz’de İkinci bir Sevr ile karşı karşıyayız. Bu zinciri sadece askeri faaliyetlerle kıramayız. Bu nedenle Türkiye, Akdeniz’deki varlığını her şekilde sürdürmelidir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığı tartışma konusu olmamalıdır. Sondaj çalışmalarına dair yapılan eleştiriler, maalesef sondaj mantığıyla çelişmektedir” dedi.
Cumhuriyet'ten Çağdaş Bayraktar'ın haberine göre Amiral Gürdeniz, son günlerde Meclis gündeminde de olan Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğal gaz arama çalışmalarının gerekliliğini Cumhuriyet’e değerlendirdi. Gürdeniz, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de uzun yıllar varlığını sürdürebilmesi için mevcut çalışmaların sürdürülmesi gerektiğini, henüz bir rezerv bulunmadığı için çalışmaların sonlandırılmasının son derece yanlış olduğunu vurguladı.
‘Haklarını altın tabakta sunarlar’
Gürdeniz, Doğu Akdeniz’deki çalışmaların sürdürülmesinin Türkiye açısından önemini anlamak için Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuveyt’ten vazgeçiş örneğini anımsamak gerektiğini belirtti. Gürdeniz, şunları kaydetti:
“İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey, 1911’de “Temel hedefimizi daima hatırda tutmamızın önemli olduğuna inanıyorum; bu da Basra Körfezi’ndeki ve onu tamamlar nitelikteki Mezopotamya’daki İngiliz çıkarlarını korumaktır” derken; dönemin Sadrazamı, Mahmut Şevket Paşa ise, 1913’te “Kuveyt ve Katar gibi çölden ibaret iki kaza yüzünden İngiltere ile ihtilaf çıkaramayız." diyerek bu toprakları İngilizlere bırakmıştı.Kendi öz hak ve çıkarlarının farkında olmayan ve sahip çıkamayan milletler, başka milletlere bunu altın tabakta sunarlar. Osmanlı'nın çöküş döneminde bu gibi çok sayıda örnek göstermek mümkündür.”
‘Yatırım yapmadan kazanç beklenemez’
Gürdeniz, Erdemli’de yapılan sondaj çalışmalarında rezerve rastlanmamasının, diğer çalışmalar esnasında da rezerv bulunamayacağı anlamına gelmediğini, bu varsayımın son derece yanlış olduğunu kaydetti. Gürdeniz, şöyle konuştu: "1959’da Hollanda’nın Groningen Bölgesi’nde petrol bulunduktan sonra bu bölgeye komşu Kuzey Denizi’nde araştırmalar başlatıldı. Aramalarda rezerve rastlanmaması üzerine çalışmalar durma noktasına gelmişken, 1969 Kasım ayında Norveç’e ait kıta sahanlığı içinde “Ekofisk” isimli bölgede 1700 metre derinlikte zengin petrol kaynakları keşfedildi. Çalışmaları sonlandırmaması Norveç’in kaderini değiştirdi. Akdeniz’de de bu durum böyle. İsrail’in Tamar ve Leviathan; Güney Kıbrıs’ın Afrodit; Mısır’ın Zohr ve Noor sahalarında örneklendiği üzere peşi sıra rezervler keşfediliyor. Bunun anlamı açıktır. İlla ki Türk sahasında da bu rezervler mevcut. Onlar olmasa bile gelecek kuşakların kullanacağı gaz hidratlar mevcut. Bunların varlığı değil ne zaman keşfedileceği söz konusudur. Bazı yatırımları yapmadan kazanç beklenemez.”
‘Deniz mutlaka kazanır’
“Mavi Vatan varlık gösterdiğiniz sürece sizindir, mutlaka girişken olmalısınız” diyen Gürdeniz, Türkiye’nin kendine ait olan yerlerde sismik, hidrolojik ve biyolojik araştırmalar; balıkçılık ve tatbikatlar yapmasının bir zorunluluk olduğunu belirtti. Denizlerdeki jeopolitik ve stratejik çıkarların günlük siyasi ya da ekonomik argümanlara terk edilemeyeceğinin altını çizen Gürdeniz, “ Zira deniz sonunda mutlaka kazandırır. Usulsüzlük ve yolsuzlukların kararlılıkla üzerine gidilmelidir. Ancak usulsüzlük veya yolsuzlukla ilgili iddialar asla ve asla denizin stratejik kullanımına engel teşkil etmemelidir” dedi. dedi.
"İkinci bir Sevr ile mücadele şart"
Türkiye’deki ekonomik bunalım nedeniyle sondaj faaliyetlerinden vazgeçilmesinin “evde aş yok diye çok verimli olan ama ekim yapılmayan tarladan vazgeçilmesine” benzeten Gürdeniz, “Evde aş yok diye, yaşayan nesillerin günlük çıkarları için gelecek nesillerin tarlasından vazgeçiyorsunuz. Kurtuluş Savaşı’nda bu paradigma işleseydi kimse silahını alıp savaşa gitmezdi. Baştan teslim olurduk” dedi. Günümüzde, Türkiye’nin, Doğu Akdeniz başta olmak üzere tüm denizlerdeki mücadelesinin “ikinci bir Sevr ile mücadele” olduğunu vurgulayan Gürdeniz, “Yunanistan ve Güney Kıbrıs, AB ve ABD desteği ile bizden 100 bin kilometrekare alan çalmaya kalkıyor. Buna sadece donanma varlığı ile cevap veremeyiz. Pahalı da olsa sismik ve sondaj faaliyetlerle sürekli cevap vermemiz gerekiyor. Devletler sadece çıkarlarını korumaz, aynı zamanda çıkarlarını geliştirir de. Muhalefetin önceliği Doğu Akdeniz kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarının ilanı için hükümete baskı yapmak olmalı” dedi.
‘Akdeniz, Mustafa Kemal’in direktifidir’
Gürdeniz, Türkiye’nin Akdeniz’de sonsuza kadar varlığını sürdürmesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
Akdeniz, Büyük Taarruz’da Mustafa Kemal’in Türkiye’ye verdiği direktiftir. Bu hedef, şimdi Mavi Vatan’ı ve ötesini kapsıyor. Türkiye 21’inci yüzyılda da Mavi Vatanı’na sahip çıkacaktır. Türkiye, Anadolu’nun periferisi(çevresi) olan Hint Okyanusu ile Atlantik dahil, Türk ticaretinin ve çıkarlarının olduğu her alanda deniz varlığını göstermek ve geliştirmek zorundadır. Unutulmamalıdır ki bizim gibi yarımada devletleri için savunma denizde başlar.”