Fatih Altaylı: Kabataş olayının benzeri şimdi yaşanıyor
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, "ezanı ıslıkladılar" diyerek hedef gösterilen kadınları yazarak, yine medya yoluyla yayılan Kabataş yalanını hatırlattı.
Fatih Altaylı, "Kabataş 2.0" başlıklı yazısında, "Kimin kazanacağı zerre umurumda değil emin olun. Yeter ki, bu millet biraz daha bölünmesin, biraz daha gerilmesin." dedi.
İŞTE ALTAYLI'NIN YAZISI
Yakın dönem Türk siyasetinin “ajitatif” söylemlerinden biriydi “Kabataş’ta saldırı” iddiası. Şimdi çıkıp birisi “ajitatif” de ne demek demesin.
Onu da açıklayalım.
Ajitatif, TDK’ya göre “Körükleyici, Duygu sömürüsü yapmaya yönelik, İnsanın zihninde ve duygu dünyasında sarsıntı yaratan” demek.
Kabataş iddiası da tam böyleydi işte.
İstanbul’un bir ilçesinin belediye başkanının ailesinden bir hanımefendiye Kabataş’ta saldırmıştı bir grup. Saldıranlar deri pantolonlu, belden yukarısı çıplak, deri eldivenli 100 kişilik bir gruptu.
Kadıncağızı yerlerde sürüklemiş, bebek arabasındaki yavrusunu havalara atıp tutmuşlardı.
Dahası bir de saldırıya uğrayan hanımefendinin üzerine işemişlerdi.
Akıl alır gibi bir vahşet değildi anlatılan.
İnsanlık dışıydı.
İnfial uyandırıcıydı.
İktidarla en ufak bir yakınlık hissetmeseniz bile böyle bir rezalete tepki göstermeden duramazdınız.
Öylesine bir rezaletti.
O sırada bazılarımız “Yahu böyle bir grup olsa bir yerde, en azından sosyal medyada, birinin cep telefonunda fotoğrafı çıkardı. Olayın değilse de en azından böyle bir grubun fotoğrafı, görüntüsü, bir göreni olurdu” derken, İsmet Berkan ve Balçiçek İlter gibi bazı gazeteciler olayı, daha doğrusu olayın güvenlik kamerası kayıtlarını gördüklerini söyleyince bu şüpheler de dağıldı.
Ancak aradan epey bir zaman geçince bölgedeki kamera kayıtları ortaya çıktı ve böyle bir olayın olmadığı, ne böyle bir grubun ne de böyle bir saldırının olayın olduğu iddia edilen zamanda Kabataş’ta olmadığı anlaşıldı.
“Gördüm” diyen gazeteciler “Aslında görmemiştim” diyerek özür dilediler.
Konu bir büyük palavra ve neden uydurulduğu anlaşılmayan bir garip muamma olarak kaldı.
Şimdi de benzer bir olay yaşıyoruz.
“Ahlaksız kadınlar ezanı yuhaladı”.
Olay hemen kürsülere taşınıyor, hemen gerilim tırmanıyor, ertesi gün aynı yerde bazıları “Ezana saygı” yürüyüşü düzenliyor.
Ama olay görüntüleri kesilip biçilmeden izlenince kimsenin ezana saygısızlık yapmadığı, yuhalamaların o sırada müdahaleye hazırlanan polise yönelik olduğu anlaşılıyor.
Meseleyi gündeme getirenler de “Yanlış anlamışız. Yuhalanan ezan değilmiş” diyorlar.
Ama sonuç değişmiyor.
“İçlerinden bazıları da ezanı yuhalamış olabilir” denilerek ajitasyon sürdürülüyor.
Ben de oturup dua ediyorum, şu seçim bir an önce bitse de kurtulsak diye.
Kimin kazanacağı zerre umurumda değil emin olun.
Yeter ki, bu millet biraz daha bölünmesin, biraz daha gerilmesin.